Şefik Çolak

Şefik Çolak

Yazar
Yazarın Tüm Yazıları >

Yahudi-Kurd Kongresi, Yakındoğu’da Kalıcı Barış Adımı Olabilir Mi?

A+A-

 

Sömürge ulusun önemli sorunlarından biri dostluk ilişkisi geliştireceği ve ittifak yapabileceği devlet veya devletler bulamamasıdır. Sömürgeci devletler yakın coğrafyada bulunan devletlere bazı tavizler vererek veya olanaklar sunarak olası dostlukları engellerler.

 

Kurdistan diğer sömürgelerden farklı özellikler taşımaktadır. Kurdistanı sömürgeleştiren bir değil dört devlettir. Bunlar Kurdistan konusunda stratejik ortaklık kurmada uzmanlaşmışlar.

 

Bu dört sömürgeci devletin diğer ortak özelliği de sistemlerinin devamı için yarattıkları başka yapay düşmanlarının olmasıdır. Bunların başında geleni İsrail ve onun sahibi bölgemizin kadim halklarından biri olan İbranilerdir. Yunanlılar, Ermeniler ve Azeriler de farklı zamanlarda öne sürülen düşmanlar olarak değişik ülkelerde karşımıza çıkarılmaktadır.

 

İbraniler Kurdler gibi haksızlığa uğramış, tarihsel miraslarına el konulmuştur. Kurdlerden farklı olarak yaşadıkları topraklardan zorla koparılmışlar. Göç ettikleri yerlerde de büyük zenginlikler yarattıkları haldekatliamlardan kendilerini koruyamamışlar. Kendi topraklarında olmadıkları için korumasız kalmışlar ve yarattıkları muhteşem miraslarına ilgili devletler ihtiyaç duyduğunda el koymuştur. Sermayelerinin başkalarına transfer edildiği dönemlerin savaş öncesi ve sonrasında olduğunu unutmayalım.

 

Kurdler ve İbraniler bölgenin zalim ve emperyal devletleri tarafından sürekli itibarsızlaştırılmakta ve sevilmemeleri sağlanmaya çalışmaktadır. Kurdlere karşı düşmanlık hukuku geliştirmeleri varlık gerekçeleridir. İbranilere karşı düşmanlık zalimlik hukukları gereğidir. Dini motiflerle düşmanlığı süsleyerek destekçilerini hayali hedeflere yönlendiriyorlar ve sürekli gerçekçi olmayan korkunun girdabına sokuyorlar.

 

Kurdler ve İbraniler tarihin hiçbir döneminde birbirlerine zarar vermemişler ve savaşmamışlar. Aynı kökenden gelmelerinin ve üretken halklar olmasının önemli etkisi olması lazım. Yurtlarından zorla göç ettirilen İbraniler gittikleri yerlerde de dönemsel katliamlar yaşamışlar. Bunun tek istisnası Kurdlerdir. Kurdlere sığınan İbranilerinkatledildiğine dair tarihte hiçbir kanıt yoktur. Tam tersine onlar kurdlerle insani ilişkilerin en güzelini yaşamışlar.

 

Günümüzde İbraniler ve Kurdler bölgenin emperyal devletlerinin hedefindeler ve en ağır saldırılarla baş başalar. Zorunluluktan kaynaklanan ticari ilişkilerinin olması gerçeği değiştirmez. Bölgenin halkları sistematik olarak onlara düşman yapılmaya çalışılmaktadır. Farklılık ise şudur ki Kurdler Emperyal devletlerin kavramlarına inandırılarak İbranilere düşman yapılmaya çalışılmaktadır. Şimdiye kadar başarılı oldular.

 

Son yıllarda Kurdler yönünden ibre tersine dönmeye başlamıştır. Yeni durum Kurdistan’ın işgalcilerini ve dostlarını çıldırma noktasına doğru sürüklemektedir.

 

Her iki milletin benzerlikleri saymakla bitirilemez. Düşmanları, sorunları, handikapları ve çözüm yolları hemen hemen aynıdır. Tek farklı yanları Kurdlerin ağırlıkla Müslüman olması, İbranilerin ise Yahudi inancına sahip olmasıdır. Kurdler’de İbranilere yönelik düşmanlığın gelişmesi inançlar gereği değil sömürgeci devletlerin devlet dininin gereğidir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, aşağıdaki linkte görülebileceği, organizasyon şeması incelendiğinde nasıl bir devlet dini ile karşı karşıya olduğumuz görülür. Müslüman Kurdlerden istenen ise bu organizasyon gereği şekillendirilen dine hizmettir.

 

Sorunlarının çözüm yolu benzer olan iki milletin beraber hareket etmesi ve güç paylaşımında bulunması yararlı sonuçların doğmasına vesile olur. Bunu bilen devletler engel olmak için bütün kozlarını kullanıyorlar. Ellerinde Kurdlere karşı çok önemli bir koz olan ve zaman zaman kendileri için kullandıkları bir Kurde, Kurdler adına, “Benim projem yoksa emperyalist İsrail’in projesi” dedirtiyorlar. Kendi planlarına desteği Kurdlere huzurlu ve mutlu geleceğin yolu olarak sunuyorlar. Kurdler “ben kimin sömürgesiyim” sorusunu kendilerine sormayı denediği anda kendilerini aynada görebileceği netlikte gerçekle yüzleşecekler.

 

Kurdlerin ve İbranilerin sorunları ortak ama olanakları farklıdır. Birinde eksik olan diğerinde fazlasıyla var. Farklı olanaklar bir araya gelir ise muhteşem güç ve zenginlik yaratır. Her iki milletin genetiğinde üretici olmak vardır. Kurdistan’da herkese yetecek kadar doğal kaynaklar ve iş gücü varken İsrail’in elindeki sermaye ve teknoloji iki milletin ihtiyaçlarını karşılayacak seviyenin üstündedir.

 

İttifaklar, İş birlikleri ve konsorsiyumlar karşılıklı faydalar için kurulur ve ihtiyaçtan kaynaklanır. Kimin ne kadar kazançlı çıkacağından önce ortaklığa sunulan katkı ve partnerlerin bu katkıya ihtiyaç duyup duymayacağı önemlidir. Kurdlerin ve İbranilerin birbirlerine sevgi besleyip beslemediği önemli değildir. İki tarafın karşılıklı olarak birbirlerine ihtiyacı vardır. Beraber hareket etmeleri halinde faydalı çıkma şansları yüksektir.

 

Önümüzdeki 5-10 yıl içinde Kurdler Rojava ve Başur é Kurdistan’da kaybederse İsrail büyük kayıplar karşı karşıya kalır. Aynı şekilde İsrail kaybederse Kurdler telafisi olmayan kayıplarla yüzleşmek zorunda kalırlar. İki halkın bunun bilincinde olduğunu görmemek art niyetli değil ise ancak körlükle açıklanabilir.

 

Kurdler devlet solcularının ve devlet dinine inananların eleştirilerinden korkmamayı alışkanlık haline getirmelidir. İlişki kurmak yapılmış olan yanlışlıklara ve işlenen suçlara ortak olmak anlamına gelmediği gibi destek anlamına da gelmez. Golan Tepelerini gündeme getirenlere “Efrin için ne yaptınız” sorusunu sormak yeterli cevap olmalıdır. Dini gerekçelere dayalı kavramlarla bize saldıranlara “Kurdceyi yasaklamanın dini gerekçeleri nelerdir” diye soralım. Kurdlüğünü öne çıkaran dindarlara yapılanları dindarlar açıklama şansına sahip olamayacaklar. 

 

Aşağıdaki linkte görebileceğiniz mitingde “katil İsrail Ortadoğu’dan defol” diye slogan atanlar acaba başka devletlere karşı aynı tutumu geliştirdiler mi? Yapmışlar ise başım üstüne. Yapmayanların “benim işgalcim iyidir” düşüncesinde olduğunu bilmeliyiz ve onların da bilmesini sağlamaya çalışmalıyız. 

 

Aşağıdaki linkteki haberde görülebileceği gibi Berlin’de Yahudi-Kurd Kongresi düzenlenecektir. Düzenleyen ve katkı sunanlara teşekkür etmek ve başarılar dilemekten daha fazlasını yapmak görev olarak karşımıza çıkabilir. Bunu yapmamız halinde Rojava ve Başur é Kurdistan’da yeni işgalleri önleme şansını yakalarız. Aksi takdirde istemesek de katkı sunmuş oluruz.

 

Uluslararası hukukun meşru gördüğü İbrani-Kurd ittifakı gerçekleştirilebilir ise dünya için iyi bir örnek olacağı gibi haksızlığa uğramış halkların önünü açacaktır. Başarılı yürütülmesi Müslümanları da devlet dinlerinin yalana dayalı boyunduruğundan kurtarmaya ön ayak olacaktır.

 

Şefik Çolak

Endüstri Mühendisi

24.08.2025

 

Not: İsrail’de Siyon adında bir dağ vardır. Kurdler için Ağrı Dağı veya Zagroslar ne ise İbraniler için de Siyonaynı şeydir. Google sordum Siyonizm nedir. Cevap şudur. Siyonizm, Yahudi halkının atalarının vatanı olan İsrail topraklarında kendi kaderini tayin etme ve devlet kurma hareketidir.

 

https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/TeskilatSemasi/4

https://portal.netewe.com/berlinde-kurt-yahudi-kongresi-duzenleniyor/

https://www.youtube.com/watch?v=JafdDLerTI8

 

Önceki ve Sonraki Yazılar