Ali Kemal Yıldırım

Ali Kemal Yıldırım

Yazarın Tüm Yazıları >

TÜRKLER

A+A-

Aşağıdaki yazı Transnational Press London tarafından yayınlanan ‘’Tarihsel Arka Planı Ile Alevilik Kürtler ve Türkler’ adlı kitabımın 24-26. Sayfalarından alınmıştır.

 

Din tarihi açısından, Ortadoğu halkları ile karşılaştırıldığında, Türkler çok geç dönemde kendilerine ait kavramlara sahip olurlar:

Türkçe olabilecek olan Tengri ancak milattan önce III. Yüzyılda karşımıza çıkıyor.Aynı zamanda hem gökyüzü ve hem de ulu Tanrı’yı anlatan bu sözcük, Türk ve Moğol dillerinin ortak sözcüğüdür.[1]

Sasani Kralı V. Behram (Behram Gor MS 420-438) döneminde, henüz İran’ın yakın komşusu olmayan Türk Hakan’ı yönetimindeki güçler, imparatorluğun doğu bölgelerini işgal ederler. Azerbeycan bölgesinde avda bulunan Şah, Hazar denizi boyunca geri dönüp Horasan’ı aşarak doğuda steplerden gelen Türkler ile savaşa tutuşur; Türk Hakan öldürülür, karısı ailesi ile birlikte esir alınır.[2]

Memleketi Orta Asya olan İrani Sogdianlar sonrası, Orta Hindistan’ı işgal eden Beyaz Hephthalit Hunlular’ı, 5. Yüzyılda daha toleranslı olan T’u-Chúeh(Türkler) halkı yenilgiye uğratır. Konu ile ilgili bilgi veren Kore’li gezginci Huei-ch’ao; Balk ve Bämiyän bölgesinde, T’u-Chúeh’in 8. yüzyılda her yerde komandoyu elinde bulundurduklarından bahseder.[3]Türk Devletleri Tarihi’’nin yazarı Ahmet Demir, bunu T’u-küe olarak telafuz eder ve Çince’de r harfinin bulunmadığını aktarır.[4] MÖ 170 yılında Orta Asya’ya iskitler hakimdir. Bu dönemde Türkler daha doğuda Moğolistan’ın kuzey bölgesinde yoğun olarak varlık gösterirler.[5]

Çin Hanedanlık tarihinde “Türk’’ ismi; ilk kez MS. 552 yılında, Çin İmparatorluğunun doğu kısmında kendilerini Kök-Türk olarak adlandırılan topluluğun isyanınından bahsederken anılır. Kök Türkler; Gök Tanrısı, Yer Tanrıçası ve kendi atalarının ruhlarına ibadet ederdi. 6. Yüzyılda, Türkçe’nin yeterli gelmemesi nedeniyle, Sogdian diline çevrilerek Hakan’a gönderilen Budist kutsal metinleri Nirvãna-sūtra vasıtasıyla, bu halk dönüştürülmeye çalışılır. Ancak Türkleri kendi dinine geçirmekte etkili olan; gelişkin yerleşik toplum geleneğine sahip Sogdianlar olacaktır. Sonraları steplerin imparotorluğu çökünce, Uygurlar çoğunluğu Budist olan Qočo’ya yerleşirler. Qoço’da Uygurlar Budizm etkisine girerler. MS 762 yılından sonra Sogdian Maniciler’in etkisine giren Uygur Han’ı (Khan), bu yeni dini Budizm yerine imparatorluğunun resmi dini yapar. Bu dönemde Türkler arasında hem İran Hiristiyanlığı olan ‘Nasturilik’ ve hem de Zervancılık belli bir yaygınlığa kavuşmuştur.[6]

Yunan kaynaklarının bildirdiğine göre MS. 6. Yüzyılda Transoxania’da[7] görünmeye başlayan Silziboulos yönetimindeki Türkler ile Sasani hükümdarı Khusrau arasında, Hepthalitler’e (Beyaz Hunlar) karşı işbirliği yapılır. Oxus’un kuzeyindeki toprakların yönetimi Türkler’e kalır. Bundan sonra Hephthalitler üzerinde Türk egemenliği başlar. Bu gelişmeler sonrasında, yinede, 569-70 yılları arasında Türkler ile düşmanlık başlar.[8]

A. Von Gabain; M.S 565 yılında Hephthalitler’in (Hunlular), Sasani ve Türk ortak gücü tarafından yenilgiye uğratıldığını ve böylece Hephthalitler üzerinde Türk egemenliğinin başladığı görüşünü paylaşır. Çin kaynaklarına göre Hunlular göçebe olarak Türkler ile aynı şekil bir yaşama sahiplerdi. Hunlular, Kushãn yazımından esinlenen özel bir yazı geliştirirler. Turfan’da bulunan örnekler, yazımda kullanılan dilin Orta dönem İran dili olduğunu ispatlar. Bu durum, Hunlular’ın en azından bir kısmı tarafından kullanılan dilin de, Orta dönem İran dili olduğunu gösterir.[9]

Ortak düşman olan İranlılar ve Balkanlar’da bulunan Avarlar’a karşı, Batı Türkistan’lı bir Türk heyeti görüşme için MS. 568 yılında Istanbul’a gelir.  Bizansızlar ile bu ittifak girişiminden bir sonuç çıkmaz.[10] Khusrau, Gurgan bölgesinde Türkler’e karşı savunma amaçlı uzun bir duvar ve kaleler inşa eder.[11] Khusrau’nun oğlu IV. Hurmizd Türkler ile dostluk sağlamak için bir Türk prenses ile evlenir.[12] Bizansızlar’ın kışkırtması ile Türkler, Sasani imparatorluğunun Kuzey Doğu bölgesini işgal ederler. Aynı zamanda Araplar, aşağı Irak havzasında saldırı yapmaktadirlar. Mihrãn ailesinden Sasani Şahı Behram Chõbin MS. 588-589 yılında Batı Türkler’inin vassalı olan Beyaz Hun kralını öldürüp ordusunu yenilgiye uğratır.[13] Bizansızlar, Sasani ailesinden II Khusrau ve Ermeniler’in yardımı ile yenilgiye uğratılan Behram Chobin[14] (Bahram VI), doğuya geçerek Türkler’e sığınır. Khusrau bunun karşılığında Ermeni Bagratuni ailesinin başı Smbat’ı valilik ile ödüllendirir.[15]

Çin’de savaşan devletler döneminde Türk derebeylikleriyle yapılan kontratlar, Orta Asya’nın yerlisi Sogdianlar ya da komşuları Türkler vasıtası ile yürütülüyordu. Böylece Türkler, Çin ile ticari ilişkilerde aracı rolü görüyordu. Araplar’ın işgali ile bölgeye sığınmış olan Sasani asilzadeleri Buhara ve Semerkant’ta Fars dilinin yayılmasına katkı sağlarlar.[16] Çin kaynaklarına göre Hunlular göçebe olarak Türkler ile aynı şekil yaşamı paylaşıyorlardı. Hunlular Kushãn yazımından esinlenen özel bir yazı geliştirdiler. Turfan’da bulunan örnekler yazımda kullanılan dilin Orta dönem İran dili olduğunu gösterir. Bu durum, en azından Hunlular’ın bir kısmı tarafından kullanılan dilin, Orta dönem İran dili olduğunu gösteriyor.[17]

Nicholas Ostler; Türkler’in İslam Dünyası ile ilk olarak, Orta Asya’da Farsça konuşan halk vasıtasıyla karşılaşmış olmalarından dolayı  İslam’ı Fars gözü ile gördükleri bilgisini verir. Türkler etkili olmaya başladıklarında Farsça yönetim dili olur iken, Arapça dini fonksiyonlarla sınırlandırılır. Selçuklular vasıtası ile sağlanan Türk kontrolü ile halifenin ruhani sorumluluğu ile sultanın koruyucu olarak geçici iktidarı arasında fonksiyonlar bakımından bir ayrım oluşturulur. Sultan; savaş için Türk ordusuna, yönetim işleri için ise Farsça konuşanların yönetim uzmanlığına muhtaçtır.[18] Esas olarak Moğol işgali ile birlikte, bu dildeki sözcüklerin Türkçe’nin hanesine yazılması sayesinde Türkçe gelişecektir. Ostler’in kendisi de bu yönde imalarda bulunur.[19]

Firdewsi 11. Yüzyılda bitirdiği Şahname adlı eserine, önceki dönemlerden, özellikle de Khwadäy-nämag’dan (Hudaname)  kalma, İran ve Turan arasında kavgayı konu alan epik materyalleri uyarlıyarak eserine işler. 6.yüzyıldan itibaren Turan halkı ile ilgili anlatımlar, göçle Orta Asya’nın doğusundan batı ve güneye sarkmaya başlayan Türkler’den çok öncesine dayanır. Bu anlatımlar, Firdevsi’nin Şahnamesi ile birlikte, bu tarihten sonra, yanlış olarak yeni gelen Türkler ile ilişkilendirilir.[20] Halbuki kaynaklar, başlangıçta, Turan halkı olarak, devlere inanan İran’ın doğusundaki Hint-Aryan halkının kast edildiğini gösteriyor. Türklere yapılan yakıştırma,Turan isminin bir kötülük semboli olarak İran sahasında kullanılıyor olmasından ileri gelmiş olmalıdır.

Türk tarihi hakkında verilen bu kısa bilgiler; Türkler’in esasen Orta Asya’lı değil, daha doğulu olduğu ve ilk olarak 6. Yüzyıldan sonra bir  İran’ı Sogdian ülkesi olan Orta Asya’ya doğru yayılmaya başladığını göstermektedir. Onların göçebe olarak geldikleri bu bölgelerde, başta Buhara ve Semerkant olmak üzere, İrani Sogdian ülkesinde yerleşik toplum düzeni ve onun bir gereği olarak gelişkin bir felsefi ve dini miras bulunmaktadır. Bu süreçte Türkler etkilenen ve giderek de asimile olmaya başlayan kesim olacaktır. Bu nedenle Türkler daha İslam ile ilişkiye girmeden önce, bölgenin İslam öncesi İrani dinlerinin önemli oranda etkisi altına girmişlerdir. Bu değişim onların İslam’a uyum göstermesini de kolaylaştırmış olmalıdır. İlber Ortaylı bu hususta şunları söyler:

Maveraünnehir ve şimalindeki Türklükle eski İran’ın Zerdüştü kültürü birbirinin üstüne oturmuş ama sulh ile... Birbirlerini tahrik etmediklerinden izlerini bugün bile görüyorsunuz.[21]

 

 

[5] https://en.wikipedia.org/wiki/Scythia

[7] Bugünkü Orta Asya’nın Buhara ve Semarkant dolayları

[8] Prof. R.N Frye, The Political History of İran Under Sasanian; The Cambridge History of İran 3(1); s.156

[9] Prof. A. Von Gabian, İrano-Turkish Relatıons in the Late Sasanian Perıod, The Cambridge History of İran 3(1); s.613-624

[10] Prof. R.N Frye, The Political History of İran Under Sasanian; The Cambridge History of İran 3(1); s.158-159

[11] Age; s.160

[12] Age; s.162

[13] Age; s.163

[14] Behram Chobin’in diğer ismi Mehrbandak İran’ı yöneten yedi asil aileden biri olarak Ray kentinden Arşakiler ile ilişkilendirilen Mehrān/Mihran ailesi mensubu idi. Mehrbandak, Mehr’e yani ‘Güneşe ibadet edenler’ anlamına geliyor.

[15] Prof. R.N Frye, The Political History of İran Under Sasanian; The Cambridge History of İran 3(1); s.165

[16] Age; s.176

[17] A Von Gabian, İrano-Turkish Relation in the Late Sasanian Period, The Cambridge History of İran 3(1); s.613

[18] Nicholas Ostler, Empires of the World, Harper Perennial, London 2005; s.101

[19] Age; s.108

[20] Prof. A Von Gabian, İrano-Turkish Relation in the Late Sasanian Period, The Cambridge History of İran 3(1); s.613-624

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.