PKK: Kürtlere İhanetin, Devletlere Hizmetin Kirli Tarihi
Kürt halkının onlarca yıldır süren acılarının, umutlarının ve direnişinin en büyük engellerinden biri, “özgürlük” iddiasıyla ortaya çıkan ama gerçekte ihanetin ve devletlere hizmetin adı haline gelen PKK’dır. Bu örgüt, kurulduğu günden itibaren halkın kanını sömüren, gençliğini yiyip tüketen, davayı kirli pazarlıkların malzemesi yapan bir yapıdan başka bir şey olmamıştır. Bugün hâlâ bazı çevreler PKK’yı “direniş örgütü” gibi göstermeye çalışsa da gerçek, kanlı bir ihanet tarihidir.
Kurucularının Yarısını Öldüren Bir Örgüt
1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde Abdullah Öcalan’ın başkan seçilmesiyle kurulan PKK’nın 22 kişilik kurucu kadrosundan 17’si, Öcalan tarafından “hain” damgası vurularak ya öldürüldü ya da kaçmak zorunda bırakıldı.
Bu tablo, PKK’nın özünü yeterince açık gösteriyor: Biat etmeyeni yok eden, farklı düşünceyi hainlik sayan, kendi yol arkadaşlarını bile infaz eden bir örgüt. Kendi kurucularına bunu yapan bir yapının halka, Kürt gençlerine, özgürlüğe ne verebileceği sorusunun cevabı zaten ortada.
Öcalan’ın İtirafı: 18 Bin Kürdün Kanı
Öcalan bir kitabında şunu söylüyor:
“Ben devletten daha çok PKK ile uğraştım. Bize uymayan, disiplinsiz hareket eden 18 bin kişiyi öldürttüm.”
Bu itiraf, PKK’nın Kürt gençliğini nasıl öğüten bir makineye dönüştüğünün belgesidir. On binlerce Kürt genci bağımsızlık hayaliyle dağa çıkarken, ölüm fermanlarını Öcalan ve ekibi imzalamış, ardından da ailelerine “çocuğunuz şehit oldu” yalanı gönderilmiştir. Bu, sadece ihanettir; hem halka hem davaya hem de insanlığa.
Kürtlere İhanet, Devletlere Hizmet
PKK’nın tarihi, Kürtlerin özgürlük davasına hizmet değil; tam tersine onu boğmak için kullanılan bir aparatın tarihidir.
• Kendi içindeki muhalifleri öldürmüştür.
• Kürt gençlerini birbirine kırdırmıştır.
• Halkı devlete karşı daha da kırılgan hale getirmiştir.
Üstelik PKK yalnızca içeriden değil, bölge ülkelerinin ve küresel güçlerin çıkar hesaplarıyla da yönlendirilmiştir.
• İlk yıllarında Türkiye’nin gözetiminde büyütülmüş, göz yumulmuştur.
• Sonra Suriye’nin kucağına oturmuş, oradan yönlendirilmiştir.
• İran’la dönem dönem işbirliği yapmış, onların amaçlarına da hizmet etmiştir.
• Ve en sonunda tekrar Türkiye’ye dönerek her türlü itirafı yapmış, teslim olmuştur.
Bugün ise PKK, kendi halkının çıkarlarını değil; küresel ve bölgesel güçlerin hesaplarını gözeten bir araçtır. Dün Sovyetler’in, sonra Şam’ın ve Tahran’ın; bugün ABD’nin; yarın kimin çıkarına uygunsa onun taşeronu… Ama hiçbir zaman Kürt halkının gerçek iradesi değildir.
Devletin “Temiz Sicilli Memuru” Apo
Abdullah Öcalan’ın öğrencilik yıllarında defalarca eylemlerden gözaltına alınıp her seferinde serbest bırakılması tesadüf müdür? Üstelik sicili tertemiz tutularak tapu memurluğuna kadar yükselmiştir. Onu her defasında kurtaran savcıların arasında, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını isteyen Baki Tuğ gibi isimlerin olması manidardır.
Aynı zamanda Öcalan’ın yolu “Komünizmle Mücadele Derneği” çevresiyle kesişmiştir. O dernekten çıkan isimler ise dikkat çekicidir: Recai Kutan, Fethullah Gülen, Süleyman Demirel, Turgut Özal… Bu bağlantılar, PKK’nın karanlık geçmişinde devletlerin ve derin yapıların gölgesini inkar edilemez kılıyor.
Kullanılan ve Tüketilen Kürt Gençliği
PKK, devletlere karşı mücadele ettiğini söylerken aslında onların ekmeğine yağ sürmüştür.
• Her infaz, Kürt halkının umudunu zayıflatmıştır.
• Her iç tasfiye, halkın güvenini yok etmiştir.
• Her ihaneti, Kürt davasını uluslararası güçlerin pazarlık masasına meze yapmıştır.
Sonuç: Halk İçin Değil, Halkın Kanıyla Var Olan Bir Örgüt
PKK’nın tarihi, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin tarihi değil; Kürtlere ihanetin, devletlere hizmetin ve gençlerin kanıyla ayakta duran bir örgütün tarihidir. Bugün hâlâ Kandil’de görev başında olan Cemil Bayık ve Duran Kalkan, ya da İmralı’da devletin gözetiminde örgütünü yöneten Öcalan, bu kirli tarihin yaşayan son tanıklarıdır.
Kürt halkının ihtiyacı, kendi evlatlarını birbirine kırdıran, ihanetle ayakta duran bir örgüt değil; adalet, özgürlük ve barışı gerçekten savunacak bir iradedir.
Çağrı
Artık bu gerçeği görmek zorundayız: PKK, Kürt halkının iradesi değil; küresel ve bölgesel güçlerin projesidir. Kürt halkı kendi geleceğini, kendi iradesiyle, kendi vicdanıyla inşa etmelidir. Hiçbir ihanet örgütü, halkın iradesinin yerine geçemez. Gerçek özgürlük, ancak bu zinciri kırmakla mümkün olacaktır.
Mahmut Uzun


YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.