Şefik Çolak

Şefik Çolak

Yazar
Yazarın Tüm Yazıları >

Her Kurd Önemlidir ve Saygı Duyulmayı Hakkediyor Kurdlere Karşı Sorumluluk Duymak Bunun ölçütü Olmalı

A+A-

Şefik Çolak

Ortadoğu ve Yakındoğu’da atalarımız yaşadığı gibi şu anda yaşayan biz Kurdler de yaşamımızı devam ettiriyoruz. Gelecekte de çocuklarımız ve torunlarımız kendi topraklarımızın üzerinde yaşamını sürdürmek durumunda kalacaklar. Koşullar gereği göç etmek (gönüllü veya zorla) zorunda kalan akrabalarımız da atalarının tarihsel miraslarında yeterli yararlanma şansı bulamadıkları için bulundukları yerlerde mutlu olma olasılıkları oldukça düşük seviyede seyredecektir.

Kurdistan ve çevresinde farklı hesapları olanların etkinliğini artırmaya, her gelişmeye karşı tutum değiştirmeye çalışması ve aralarında çözümsüz sorunları olanların geçici ittifaklar kurmak durumunda kalması nedeni ile gelişmeleri takip etmek ve yeni duruma göre analizleri yenilemek kolay olmamaktadır. Aslında dünyadaki yeni nizam anlaşılır ise geleceği tahmin etmek sanıldığı kadar zor değildir. Geleceği en iyi gören, ona göre pozisyon alan ve olası gelişmeleri engelleyen değil yön verme şansını yakalayanlar sonuçta kazançlı çıkacaktır.

Bizim için önemli olan Kurdler ve gelecekleridir. Kimseye düşmanlık yapmamak tarihte olduğu gibi genetik özelliğimiz olmuştur. MED İmparatorluğu hariç geçmişte hiçbir Kurd Devletinin başka bir milletin ülkesi üzerinde süreklilik amaçlayan işgal girişimi olmamıştır. Medleri değerlendirme ayrıca yapılabilir. Başka bir halkın toprağına göz dikmeyelim ama kendimizin olanı da başkaları ile (özellikle Kurdlere düşmanlığı varlık esasları haline getirenler) paylaşma yolunu girmemeliyiz.

Bölgemiz Kurdistan sorunundan dolayı çözümü kolay olmayan sorunlar yaşamaya devam etmektedir. Kurdler mutlu olmadığı gibi bölge halkları da en az Kurdler kadar mutlu değiller. Kurdlerin iyi savaşçı olduğu söylenir ama unutmayalım ki Kurdler savunmada iyi savaşçılardır. İbraniler, Kurdler ve kısmi olarak Araplar artık savaştan bıkmış durumdalar. Üretkenliklerinden ve doğal kaynaklarından dolayı sahip oldukları zenginliğin kendilerine sunduğu konforlu yaşam olanaklarından yararlanamıyorlar.

Üretme becerilerinin sağladığı zenginlik sonucu vatandaşlarının mutluluğu için çalışan devletlerin de bölgenin doğal kaynaklarına gereksinimi vardır. Bu kaynaklar birçok devlet için hayati öneme sahiptir. Yanlış anlaşılmasın, bazılarının söylediği gibi sömürme amaçlı da değildir. Her şeyi ideolojik sloganlarla açıklamaya çalışanların revaçta olduğu dönemin sonlandığını artık görmenin zamanı geçmiştir.

Hürmüz boğazının veya Süveyş Kanalının kapanması durumunda dünya ekonomisinin nasıl etkileneceğini anlamak için ekonomist olmak şart değildir. Önümüzdeki on yılın sonunda bölgenin istikrar içinde olması Kurdlerin, İbranilerin veya Arapların yararına olduğu gibi ilişki içinde olan güçlü devletlerin de yararınadır. Bizler gerçeği görmeli ve ona göre siyasetimizin rotasını çizmeliyiz. Kurd siyasetçileri ve askeri yetkilileri, zamanın gereğini yerine getirmeli, ekonomistleri ve mühendisleri ile sıkı çalışma içinde olmalı. Kaynaklara ihtiyaç duyan ekonomisi ve askeri gücü olan devletler bizim tutumumuzdan bağımsız olarak oluşmakta olan istikrar düzeninden vazgeçmeyecekler. Onların çıkarlarının en düşük maliyetle Kurdlerin çıkarları ile uyum içinde olduğunu görmek kapsamlı analizleri gerektirmeyecek ölçüde açıktır.

İttifaklar kurmamız gerekenler de alternatifsiz değiller. Kurdistanı sömürge durumunda tutmaya çalışan bölge devletleri de boş durmuyor. Zorla el koydukları kaynakların yarattığı getirinin bir kısmından feragat ederek batılı devletlerin ihtiyaçlarını, bekledikleri maliyetlerin altından, karşılamaya çalışacakları şüphesizdir. Alternatif sunarken ahlak, etik veya ideolojilerin sınırları içinde kalmayacakları görülüyor. Bunların çözümlerinin uzun süreli olmadığını başta BM ve ABD çok iyi bilir ama görmezlikten de gelmezler.

Kurdistan sorununun çözümü Kurdlerin elindedir. Kurdler kurmay bir zihniyete sahip olurlar ise çözüme yol verirler. Başka halklar ve devletlerle sağlıklı ilişki kurmadan çözümün olması olası değildir. Diplomaside hiçbir ulus Kurdlere platonik aşk içinde olmaz ve olmayacak. Çıkarların uyuşmasına bakılır ve karşılıklı verilecek tavizlerin anlamlı olması şarttır. Kurd menfaatini önceleyen doğru siyaset yürütüldüğü zaman ittifak kurulmak istenilen devletler kendileri ittifak için Kurdlerin kapısını çalacaktır.

Karşılıklı taviz vermek kötü olmadığı gibi çoğunlukla tıkanan kapıların açılmasını kolaylaştırır. Hesapsız ve karşılığı alınmayan tavizler vermek ise her zaman kaybettirir ve daha büyük tavizler vermek zorunda bıraktırır. Bunun tek istinası Kurdün Kurde taviz vermesidir. Bu durumda Kurdler ve Kurdistan’ın kazançlı çıkması kaçınılmaz olur. İsmail Beşikçi’nin ( https://www.rupelanu.org/ismail-besikci-kurd-kurde-taviz-verirse-kurd-buyur-kurdistan-buyur-30950h.htm ) yazısının üstüne konulacak çok söz var ama azaltılacak her şey bizlerin zararınadır.

Kurd siyasetçileri Kurdlerin kendilerine doğal yollarla verdiği yetkiyi (Kurdlerin özgürlüğünü sağlama mücadelesi veren yapıların içinde yer almaları nedeni ile) sonuna kadar kullanmalı ve Kurdistan’ın yararını önceleyen tutum geliştirmeliler. Yetkiyi kullanırken hata yapmaları mümkündür. Hata yapmaktan korkanlar alternatifleri değerlendirme şansını istemeseler de kaçırırlar. Kurdler kendilerini Kurdlere karşı sorumlu hissetmeli.

Her yetki aynı zamanda sorumluluk gerektirir. Kurdlere hesap vermeye hazır liderler hata yapsalar da bir süre sonra kendilerini yanlıştan arındırma becerisini mutlaka gösterirler. İki asırdır Kurdler ve liderleri dönemin geçerli dünya düzenini kurmay anlayışla yeterli düzeyde anlamadılar veya değerlendiremediler. Olağanüstü emeklerine rağmen başarılı olamadılar. Başarılı olmadıkları halde kalplerimizde eşsiz bir yer tutmaya devam ediyorlar.  Bunun nedeni Kurdlere karşı kendilerini sorumlu hissetmeleri, sorgulanmaya açık olmaları ve hesap vermeye çalışmalarıdır.

Sorumluluk kabul etmeme “liderimiz her şeyi bilir” anlayışının sonucudur. Bu anlayış Kurdleri asıl hedeften uzak tutar. Hesap vermeme egemenlik sisteminin Kurdlere dayattığı tercihtir. Planlıdır ve farklı anlayışa sahip olan Kurdlerin birlikte hareket etmemesi amaçlanmaktadır.  Sorumluluk taşımayanlar sadece Kurdleri hedeflerinden uzaklaştırmazlar, Travma yaşamalarının ortamını da oluştururlar. Binlerce örnek tartışılabilir. Hendek olayları Kurdlere travma yaşatan olaylardan biridir. Sur bombalanırken Urfa Kapı ’da kahvede çay içmek zorunda kalan Kurdün ruhsal durumunun normal kalması beklenemez.

Son zamanlarda CHP ile AKP ve MHP iç iktidar mücadelesi için çetin bir savaş içindeler. Birbirlerini siyasi ve ekonomik arenadan tasfiye etmeye çalışıyorlar. Konu Kurdler ve Kurdistan olması durumunda insanlık tarihinin en şovenist anlayışına sahip olan CHP, PKK’nın silah bırakma törenine katılma koşulunu tartışıyor ve devlet daveti olması durumunda katılma kararı veriyor. ( https://www.rupelanu.org/10-soruda-pkk-ile-yeni-surec-silah-birakmanin-baslamasindan-sonraki-adimlar-neler-ola-32465h.htm ) Devletinin menfaati için çelişkileri ve kavgalarını kenarı koyup unutmaya hazır olduğunu deklere etmekte sakınca görmüyor.

Kurdler şovenist değil ve bir yerleri işgal etme hevesi içinde olmamalı ama kendi ulusunun ve ülkesinin çıkarını öncelemelidir. Bu ayıp değil takdire layık tutumdur. Tek tip olmaya gerek yok ama ülke çıkarında birleşme vatanseverliğin gereğidir.

Kurde ve Kurdistan’a karşı sorumluluk duymak liderliğin ölçütü alınmalıdır.

Kurdlere sunulan bu lider siyasetinden kurtulma dileği ile….

Şefik Çolak

Endüstri Mühendisi

18.07.2025

Önceki ve Sonraki Yazılar