Bilal G Shadi

Bilal G Shadi

Yazarın Tüm Yazıları >

Bekir Bozdağ'a Açık Mektup

A+A-

Sayın Kürt kardeşim!

Medyada şöyle bir haber okudum:

“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bozdağ’ın “Andımız” kararına ilişkin “Danıştay anayasa ve yasayı alenen çiğnemiştir” demesine tepki göstererek Bozdağ’a Kürt kimliği üzerinden yüklendi”.

 

Haber şöyle devam ediyor:

“Bahçeli, “Sayın Bozdağ Kürdüm, özgürüm diyebilir. Dilini tutan yoktur. Sus otur yerine diyen de yoktur. Buyursun, mizaç ve meşrebine müzahir değerlendirmesini yapsın. Türk milleti kendisini en güzel ve yüksek mevkilere taşımıştır. Ama kendisi Türk milletini küçük düşürmeyi aklından geçirmesin. Andımızı fıtrat ve köküne uygun okumak isteyen varsa kendi bilir. Ancak Türk milletinin Andına kimse karışmasın, hiç kimse ortalığı karıştırmasın. PKK’lıyım, bölücüyüm, Kürdistan için çalışırım diyen varsa cezası bellidir, sonuçlarına katlanacaktır”.

Bahçeli bununla da yetinmiyor, sizi alenen tehdit etmekten de geri durmuyor:

“Uyarıyorum, Sayın Bozdağ buna çok dikkat etsin. 81 ilde basın açıklaması yapan malum bir sendikanın başkanı da durum muhasebesi ve özeleştiri yaparak milliliğini göstersin” diyor.

Sayın Kürt kardeşim,

Ben sizi bu devlete itirazsız hizmet eden biri olarak biliyorum. Bu devlete hizmet adına canınızı vermeyi bile göze aldığınıza tanığım. Daha dün, 15 Temmuz gecesi TBMM’sinde, yanı başınıza bomba düşerken, patlamanın olduğu tarafa bakarak korkusuzca konuştuğunuzu hatırlıyorum.

Kurulduğu günden beri biz Kürtlerin kötü tecrübelerle hatırladığı o mecliste, bedeninizi inancınız için adeta siper edercesine elinizi kürsüye vurarak, ‘kimseden korkmayız, kanımız pahasına da olsa, meclisimizi savunacağız’ demiştiniz.

Sayın Bozdağ, bugün de korkmuyorum diyorsunuz. Fakat sesiniz pek pes çıkıyor!

Bugün korkmadığınız, adına ‘Öğrenci Andı’ denilen, yazarının adı ayyuka çıkmış, zamanla darbeciler tarafından ekler yapılarak bütün öğrencilerin okuması gereken katmerli ırkçı, aşağılayıcı bir metin. Rejimin o yıllarda türettiği kodları arızalı ve Anadolu ruhuna hiç yakışmayan tek tip insan yetiştirme amaçlı, dil teorileri, tarih tezleri ve türetenlerin zihniyetlerini ortaya koyan bir metin. Buna karşı çıkmanız, bugüne kadar devlete hizmet etmiş biri olarak sizin için büyük bir ilerleme. Hangi saiklerle itiraz ediyor oluyorsanız olun, olumlu bir gelişme. Sevindirici bir tutum.

Beni asıl düşündüren, bütün bu tarihin iç yüzünü çok iyi bilen, bunun üzerine siyaset inşa eden kesimlerin suskunluğudur; başta dava arkadaşlarınız olmak üzere konunun bilincinde olan herkesin sizi yalnız bırakmaması gerekiyordu.

Sayın Bozdağ, belki tahmin edemezsiniz ama gerçekten çok üzüldüm. İnanıyorum ki benimle birlikte bütün Kürtler, bir ırkçının sizin şahsınızda bir milleti aşağılamasından üzüntü duymuşlardır. Bu sadece size değil biz bütün Kürtlere yapılan bir hakaret ve tehdittir. Bu haksızlık kökü kurutulmamış ırkçılık virüsünden kaynaklanıyor ve her zaman bir sıçrama tahtası olarak kullanılmıştır. Çok kötü tecrübelerimiz var bu konularda.

Sayın Bozdağ,

Devletin bu kan kaydı ve kafa tası ölçme sicilinin evveliyatı çok eskidir. Mesele ‘Andımız’ ve sair değil, tamamen sizin şahsınız üzerinden bir halka karşı yapılan ırkçı bir saldırı ve çok ağır bir insanlık suçu meselesidir.

Brayê mın, bilmeni istiyorum ki, kabahatin çoğu bizde.

Yine bilmeni istiyorum ki, çok olmadı, geçen yılı hatırlarsın, Eylül ayında Güney Kürdistan’da Kürtler, kendi kaderlerini belirlemek için sandık başına gittiler ve %93 oranında bağımsızlıktan yana oy kullandılar.

Bu, Kürdistan tarihinde ilk defa gerçekleşen oldukça meşru ve ana sütü kadar helal bir eylemdi. Deyim yerindeyse Kürt halkı, bütün dünyanın merak ettiği ‘Kürtler ne istiyor’ sorusuna en net yanıtı verdiler ve bundan sonraki mücadeleleri için tertemiz bir sayfa açtılar.

Bildiğin gibi, Kürtler, gelecekleri ile ilgili karar vereceklerdi, kimsenin toprağında ve damarlarında dolaşan kanında gözleri yoktu. Ne var ki bu süreç tamama eremedi. Kimileri içerden kimileri dışardan el ele verip, tarihimizde eşi benzeri olmayan bir ihanet sonucunda şiddete başvurmak suretiyle haklarımızı gasp ettiler. Bu olay neticesinde başımıza gelenleri, üzüntümüzü asla unutmadık, unutmayacağız.

Kürtlere karşı yapılan toplu saldırıyı işgali de unutmadık, unutmayacağız.

Çünkü bütün bölge ülkeleri ve dünyanın gözleri önünde yapılan ve hiçbir inanca, ideolojiye, medeniyete sığmayan ahlakdışı dışı bir saldırıydı.

Bıra,

Madem ki bu ülkede kanının seceresi tutuluyor, bari o zaman soydaşlarının tarihlerindeki o en temiz sayfasına sahip çıksaydın!

Bırak sahip çıkmayı, hizmet etmekte kusur etmediğin bu devletin bir memuru olarak, çok ağır sözlerle hakaret ettin sen de Kürtlere! Buna hakkın yoktu. Bunu yapmasaydın, çocuklarının, torunlarının yüzüne daha bir gururla bakardın. Bu davranışın beni çok üzmüştü, şimdi maruz kaldığın saldırıda üzdüğü gibi.

Bunu bilmeni isterim.

Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Muhammed’in Türk olduğunu iddia edecek kadar klinik vaka olan (bakanlık, tarih profesörlüğü, istiklal mahkemelerinde üyelik yapan doktor) vasfı dahil, kökeni adına atmadığı takla kalmayan bu zihniyetle çocukların her sabah, Türk'üm diye bağırmalarına ne gerek var? Kendilerinden kuşku mu duyuyorlar?

Türkler Türklüğü, Kürtler de Kürtlüğü ile övünebilmelidir. Bu kadar tecrübeden sonra, bir kez olsa dahi, sizden de bu realiteye göre davranmanızı beklemek bilmem fazla mı olur? 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.