Gerçek Bir Ulusal İttifakın Önünü Kesmeye Yönelik ‘‘İttifak’’ Girişimi

Gerçek Bir Ulusal İttifakın Önünü Kesmeye Yönelik ‘‘İttifak’’ Girişimi

Öyle görülüyor ki 2015’te olduğu gibi,bugün de güdümlü bir ‘‘ulusal ittifak’’ oluşturulmak isteniyor. Bu girişimin bir ittifaktan çok, gerçek bir ulusal ittifakı mecrasından saptırmak amacını taşıdığı açıktır.

A+A-

 

Rocivan Yeşil

Ulusal İttifak, Ulusal Kongre tartışmaları tekrar gündemde. HDP, DBP ve DTK öncülüğünde ‘‘ulusal ittifak’’adı altında bir çalışma başlatıldı.  ‘‘10 parti ve hareket’’in yapmış oldukları ilk toplantı sonrasında yapılan açıklamada bu girişim için ‘‘Kürdistani ittifak oluşturma girişimi’’ tanımı yapıldı.

Bu toplantı ve tartışmaların yapıldığı bir süreçte, 16 Aralık 2019 günü Ahval Sitesinde Burhan Ekincinin DTK Eski Eşgenelbaşkanı Hatip Dicle’yle  yaptığı bir röportaj yayınlandı.Bu röportajda Hatip Dicle, 2015‘‘Ulusal Kongre’’ çalışmalarının MİT ve Öcalan’ın bilgisi ve kontrolünde yapıldığına dair çok somut bilgiler veriyor.(https://ahvalnews.com/tr/kurtler/burhan-ekinci-yazdi-devletin-baskisi-kurtlerin-kazanimlari).

MİT’in 2015’teki ’‘Ulusal Kongre’’ çalışmalarının  başından beri içinde olduğunu çok dar bir kesim biliyordu, ama toplumun büyük bir çoğunluğu bundan habersizdi.

Sakın bu kez de bu işin arkasında Türkiye ve/veya İran çıkmasın? Amaç, farklı parçalardaki Kürt yurtsever hareketlerini kontrol altına almak, başarılarını sekteye uğratmak ve şimşekleri Güney Kürdistan üzerine çekmek olmasın?

Sorunun bu boyutu ayrı bir değerlendirme konusu olmak kaydıyla, biz daha çok bugün sözü edilen  ‘‘ulusal ittifak’’ girişiminin bileşen ve içerik itibariyle neden bir ulusal ittifak olmadığına dair görüşlerimizi dile getirmeye çalışalım.

Evet, HDP, DBP ve DTK’nın öcülüğünde ‘‘10 parti ve hareket’’in katılımıyla başlatılan ‘‘ulusal ittifak’’ girişiminde HDP’nin kendisini ‘‘Türkiyeli parti’’ olarak tanımlamasına karşın ‘‘Kürt ulusal ittifak’’ını hedeflediğini iddia eden  bir çalışmanın içinde yer alması, hatta bu çalışmaya ‘‘öncülük’’ etmesi bir çok Kürdistani parti tarafından  eleştiri konusu oldu. PAK ve PSK ortak bir açıklamayla bu girişime katılmayacağını açıkladı.HAK-PAR da katılmadı.Belki diğer bazı nedenlerin yanı sıra bu eleştiri ve tutumların da etkisiyle, HDP  söz konusu çalışmada biraz geri plana çekildi,  onun yerine DBP ve  DTK’nın daha çok öne çıkması eğilimi ağırlık kazanmaya başladı.

Söz konusu ‘‘ittifak’’ çalışmasında yer alan kimi kesimler, ‘‘bu ittifak ulusal bir ittifak değildir’’ yönündeki eleştirilere, ‘‘Daha işin başındayız. Programımız ve yol haritamız daha belli olmadan neden ulusal ittifak olmadığımız eleştirisi yapılıyor’’türünden tepki vermektedirler.

Bu girişimin ‘‘ulusal ittifak’’ niteliğinde olmadığını tespit etmek için yapılacak toplantıları ve ortaya çıkacak program ve siyaset belgelerini beklemeye gerek var mıdır acaba?

Kedi kaplana benzese de, kedi yavrusunun kaplan olamayacağını bilmek için, kedinin doğum yapmasını beklemeye gerek olmadığı gibi, bu girişimin de ulusal bir ittifak olamayacağını tespit etmek için yapılacak toplantıları beklemeye gerek yoktur.

 

 Türkiye Devleti’nin ‘‘Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’’  şiarını, ‘‘ortak vatan, demokratik ulus, demokratik cumhuriyet’’  önermesiyle güncelleyen ve kendisine ‘‘Türkiyeli Parti’’  diyen, HDP’nin öncülük ettiği bir ‘‘ittifak’’ın, ‘‘Kürdistani ulusal ittifak’’ olamayacağını bilmek için, bir takım program ve belgelerin hazırlanmasını beklemeye neden ihtiyaç duyulsun  ki?

Azadi Hareketi ve PDK Platform ‘ulusal ittifak’ girişiminden çekildiler

18-19 Ocak 2020 tarihinde HDP, DBP, DTK öncülüğünde, bu 3 oluşumun çevresinde yer alan kimi ‘sivil’ kuruluş ve şahsiyetlerin de katılımıyla bir Çalıştay gerçekleştirildi.

Bu Çalıştay öncesi Azadi Hareketi kamuoyuna yapmış olduğu bir açıklamayla, söz konusu Çalıştay’a katılmayacağını kamuoyuna duyurdu. PDK Platform da Çalıştay’a katılmadı, ama henüz bu konuda herhangi bir açıklama yapmadılar.

Çalıştay ‘8 parti ve grup’ tarafından gerçekleştirildi.

Çalıştay sonucunda kamuoyuna bir açıklama yapıldı. Yapılan açıklama, tüm ‘süslemelere’ karşın, bu girişimin bileşen ve içerik olarak bırakalım bir ‘ulusal ittifak’ı; tam tersine, gerçek bir ulusal ittifakın önünü kesmeye yönelik bir girişim olduğunu bir kez daha gösterdi.

Çalıştay salonuna bir ‘süs bitkisi’ gibi konulan Kürdistan Bayrağı’nın, bir haftalık ‘iç tartışma’ sonucunda, bir grubun dayatmasıyla, neredeyse ‘zor’la salona konulması ise trajedinin bir başka boyutunu göstermektedir.

Girişimin adının hiç de kendi gerçekliğiyle alakası olmayan ‘Kürdistani İttifak Girişimi’ olması, aslında HDP, DBP, DTK tarafından reddedilen  Kürdistan Bayrağı’nın salona süs bitkisi gibi, kerhen konulması, açıklamalara birkaç Kürdistani’ söylemin yamalanması; bu girişimi gerçekten de ‘Kürdistani İttifak’ yapmaz.

Bu gerçekliğin, HDP, DBP, DTK tarafından da çok iyi bilindiğini, asıl amaçlarının kamuoyunu yanıltmak, daha kapsamlı, nitelikli bir Kürdistan, milli ittifakın zeminlerini tahrip etmeye yönelik olduğunu dünden bu güne HDP, DBP, DTK’nın yaptıklarını, söylediklerini göz önünde bulunduran herkes çok kolayca görebilecektir.

HDP, DBP, DTK’nın öncülük ettiği bu ‘ulusal ittifak girişimin’ asıl hedefinin, Kürt ulusal potansiyelini, verilen tüm bedelleri, tüm milli değer ve sembolleri, değişik görüntü ve söylemler altında, ‘Türkiyeci’ siyasete angaje etmek olduğu açıktır.

HDP, DBP, DTK’nın öncülük ettiği bu ‘ulusal ittifak girişimin’ asıl hedefinin, Kürtlerin kendi milli kimliğiyle ayrı bir millet, ayrı bir ülkenin temsilcileri olarak Kürdistan, Türkiye ve dünya kamuoyunun ve devletlerin karşısında bir taraf olarak durmasını engellemek olduğu açıktır.

DBP ve DTK ‘‘ulusal’’ ve‘‘Kürdistani’’ oluşumlar mıdırlar?

Altı milyon Kürdün oyunu almasına rağmen, Kürtlerin milli demokratik siyaset ve prensiplerini reddeden HDP ve yandaşı oluşumlar, Kürt potansiyelini ve halkımızın ulusal bilinç ve değerlerini  ‘‘taktik siyaset’’ adı altında dejenere ederek asimilasyonun gelişmesine hizmet eden bir rota izliyorlar.

Demokratik Bölgeler Partisi(DBP)’nin kendisini ‘‘Bölge Partisi’’ olarak isimlendirmesi onun bir ‘‘Kürdistani parti’’ olması için yeterli midir? DBP veya DTK’nın hangi program ve siyaset belgelerinde, hangi seçim deklarasyonlarında, hangi   resmi tanıtma veya propaganda belgesinde  ‘‘Kürt ulusal partisi’’ ya da Kürdistani bir organizasyon olduğu belirtiliyor? Buna bir tek örnek gösterilmesi mümkün mü?

DTK, zaten HDP, DBP ve sivil bazı organizasyonlar ile şahsiyetlerin içinde yer aldıkları bir ‘‘üst organizasyon’’ değil midir? Yani aslında bu ‘’8 parti ve hareket’’in oluşturmaya çalıştıkları ‘‘ittifak’’ın bir kopyası değil midir? Durum bu iken yeni bir DTK’ya neden ihtiyaç duyuluyor ki?

HDP, DBP ve DTK’nın  bir siyasal çizginin aynı amaca hizmet eden, birbirinden pek farklı olmayan oluşumları oldukları ve birinin diğerine rağmen hiçbir adım atmayacağı herkesçe malum bir gerçekliktir.

İradesi kendi elinde olmayan HDP, DBP ve DTK ile yapılacak hiçbir protokolün uygulanma ve devam etme garantisi de, kıymet-i harbiyesi de yoktur. HDP, DBP ve DTK’nın altına imza attıkları bir çok protokolü daha sonra yok saydıklarına dair yaşanmış bir çok örnek vardır.

 

HDP, DBP ve DTK, bazı çevreleri aksesuar olarak kullanmak istiyor

HDP, DBP ve DTK, geçmişte Kürt siyasetinde belli bir emek ve  ismi olan geleneklerin emek ve değerlerini kendi kişisel çıkarları için kullanmak isteyen bir takım çıkar çevrelerini kendi etrafında toplamak istiyor. Söz konusu ’’8 parti ve hareket’in ‘ulusal ittifak’ iddiasıyla başlattıkları girişime katılmayan PAK ve diğer partilere karşı kimi haksız ve hatta bazen de haddini aşan bir yaklaşımla ‘Bunlar kendilerini ne sanıyor, ne güçleri vardır’ yönlü saldırılar yapılıyor.

HDP, DBP ve DTK,   bu çıkar çevrelerinin ciddi hiçbir güçlerinin olmadığını, kendi en yakın çevrelerinde bile itibarı olmayan kesimler olduğunu çok iyi biliyor. HDP, DBP ve DTK’nin amacı bu geleneklerin isimlerini kendi yanlarında bir aksesuar olarak kullanmak ve  bir illüzyonla toplumu yanıltmaktır.

 

Bir milletvekilliği veya bir belediye başkanlığı için HDP’nin etrafında toplanmak ulusal ittifak değildir

Kendi yönetici, üye ve taraftarları  bazında bile hiçbir etkileri kalmamış olan, HDP, DBP ve DTK dışındaki bu ‘‘5 parti ve hareket’’in  bir parlamenterlik için, bir belediye başkanlığı veya belediye encümen üyeliği için, kişisel ya da grupsal birtakım  çıkarlar için HDP, DBP ve DTK’nın etrafında toplanmış olmalarını,  hangi programla süslenirse süslensin,  topluma ‘‘ulusal ittifak’’ olarak sunmak; aslında  gerçek bir ulusal ittifakın içini boşaltmaya ve önünü kesmeye yarar.

Bilindiği gibi 7 Haziran 2015 seçimlerinde önce HDP,  PAK’a seçim işbirliği teklifi getirdi. PAK, Kürtlerin en temel milli demokratik taleplerini içeren bir programa evet demeleri kaydıyla, Türkiyeli bir parti olduğunu söyleyen HDP ile seçim ittifakı yapabileceğini HDP’ye bildirdi. HDP ise buna yanaşmadı. PAK da kendi siyasal prensiplerini bir tarafa bırakarak sadece birkaç milletvekilliği için herhangi bir ittifaka girmeyeceğini kamuoyuna açıkladı.

24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde PAK’ın da aralarında bulunduğu beş parti ‘‘Kürdistani Seçim İttifakı’’nı oluşturdu ve Kürtlerin bazı temel ulusal demokratik taleplerini içeren bir programla Türkiyeli bir parti olduğunu söyleyen HDP’ye O’nu Türkiyeli bir parti kabul ederek seçim ittifakı teklifi götürdü. HDP önce altı maddeden oluşan bir ortak deklarasyonu kabul etti. Daha sonra geri adım atarak hiçbir izahatta bulunmadan, bu altı maddeyi kendi seçim deklarasyonuna koymadı ve Kürdistani partilerle prensipler temelinde seçim ittifakı yapmaya yanaşmadı. Bununla da yetinmeyerek kamuoyuna ‘‘Biz milletvekilliği sayısında anlaşamadığımız için ittifak gerçekleşmedi’’  yönlü iftira ve yalana dayalı açıklamalar yaptı.  HDP, bu beş parti ile prensiplere dayanmayan bir seçim anlaşmasına gitmek istedi. Birkaç milletvekilliği vererek ‘‘ittifak’’ yapmak ve bu yolla bu partileri kendi siyasal prensiplerini çiğnemeye sürüklemek istedi. PAK da haklı olarak böylesi bir teklifi reddetti.

PAK kişisel ve grupsal menfaatler için siyasi prensiplerini çiğneyen bir parti değildir

Evet ‘‘siz kim oluyorsunuz, gücünüz nedir’’ diye soranlara cevabımız şudur: PAK,  bir takım kişisel, grupsal menfaatler için, bir milletvekilliği, bir belediye başkanlığı veya bir belediye encümen üyeliği  için  kendi siyasal kişiliğini ezdirmez.

PAK, birkaç milletvekilliği ve belediye başkanlığı  için iftira ve yalanları görmezden gelenlerin, bir milletvekilliği veya bir belediye başkanlığı için ‘‘kraldan daha kralcı’’ kesilenlerin,‘‘ortak vatan, demokratik ulus, demokratik cumhuriyet’’ tezlerini süsleyerek topluma sunmaya çalışan dolaylı asimilasyoncuların ve buna destek verenlerin  partisi değil.

PAK,  iradesi kendi elinde olan, kendi kendisini yönetenlerin  partisidir. PAK  ‘‘ulusal ittifak’’ ilüzyonuyla, olmayan bir şeyi varmış gibi göstermeyi ve  toplumu yanıltmayı reddedenlerin  partisidir.

PAK başkalarının gölgesinde büyüyemeyeceğini bilen, dünün tecrübelerinden yararlanarak, bugünün güncel politikasını ulusal demokratik talep ve değerler çerçevesinde biçimlendiren ve yarının hedeflerine doğru bir navigasyonla ulaşmaya çalışanların partisidir.

PAK, bir milletvekilliği, bir belediye başkanlığı için, Kürdistani partilerin emek, bedel, değer, onurlu direniş ve mücadelelerini yok saymaya, değersizmiş gibi göstermeye çalışanlara, gerçek Kürdistani tutum, değer ve bedelleri gösteren, hatırlatan bir radar gibidir. İşte PAK’ın gücü de, haklılığı da, ve davaya olan inanç ve bağlılığı da buradan gelmektedir. 

 

Kürdistani güçlerin dağınıklığı da  ulusal ittifakla ilgisi olmayan illüzyonlara daha uygun zemin yaratmaktadır

Kürdistani program ve prensiplere sahip parti ve grupların dağınıklığı, bir ittifaktan yoksun oluşları da, ‘‘ulusal ittifak’’ niteliği taşımayan kimi ittifak girişimlerinin, toplum nezdinde ‘‘ulusal ittifak’’mış gibi gösterilmesine ve öyle algılanmasına maalesef daha uygun bir zemin hazırlıyor. Kürdistani parti ve güçlerin önündeki en yaşamsal görevlerden biri de ülkemizin her parçasında gerçek bir ulusal demokratik ittifak için harekete geçmektir.

Ulusal demokratik bir ittifak, Kürdistan halkının siyasi bir statü ile kendisini yönetmesini benimseyen, Kürtlerin ulusal demokratik hak ve özgürlüklerini savunan, milli değer ve sembollere saygı duyan  partilerin, karşılıklı güven ve birbirlerini saygıyla kabullenmeleri esası üzerinde oluşturulan bir ittifak olmalıdır. Bu konuda da, başta PAK, PSK ve HAKPAR olmak üzere, diğer tüm Kürt yurtsever parti, hareket, gelenek ve kadrolarının omuzlarında tarihsel bir görev düşüyor.

Öyle görülüyor ki 2015’te olduğu gibi,  bugün de güdümlü bir ‘‘ulusal ittifak’’ oluşturulmak isteniyor. Bu girişimin bir ittifaktan çok , gerçek bir ulusal ittifakı mecrasından saptırmak amacını taşıdığı açıktır. Kürtler arası düşmanlık siyasetini reddetmeyi temel bir prensip olarak benimsemek kaydıyla, bu türden manipülatif ‘ulusal ittifak’ girişimlerinden uzak durmak, ulusal demokratik mücadelenin gereklerini yerine getirebilmek için izlenecek en akıllı yoldur.

PAK ve PSK’nin çağrısıyla 12 Ocak 2020 tarihinde Diyarbakır’da düzenlenen, HAK-PAR temsilcilerinin gözlemci olarak katıldıkları, çok sayıda Kürdistani kadronun katılarak, görüş ve önerileriyle büyük katkı sundukları toplantının gerçek bir ulusal ittifak  yolunda bir adım olması  dileğiyle…

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum