Bay Ekrem İmamoğlu

Bay Ekrem İmamoğlu

.

A+A-

s-021.jpg

Şaban Aslan

İstanbul da CHP den, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olarak seçildin. Kendi imanın kadar çok iyi biliyorsun ki, Kürtler hiçbir menfaat gözetmeksizin kayıtsız şartsız sana destek verdiklerini. Kürtler başkaları gibi menfaat peşinde koşmadılar. TBMM’de milletvekili bulunduran hiçbir partiden değilim. Kürdistan Özgürlük Partisi’nin kurucularındanım. Kendi partimde siyaset yapıyorum. Sen CHP’lisin, ama CHP’yi benim kadar tanımıyorsun ve bilmiyorsun. Sana bir örnek veriyorum.

Muğlalı Olayı veya 33 Kurşun Katliamı, 1943 yılının temmuz ayında Van'ın Özalp ilçesinin sefo deresinde 33 kişinin hayvan kaçakçılığı iddiası ve Üçüncü Ordu komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı' nın emriyle yargısız olarak kurşuna dizilmesi ve 32'sinin ölümü, birinin kaçması ile sonuçlanan olaydır. Hastanelerdeki doktorların heyet olarak verdikleri sahte raporlarla Orgeneral Mustafa Muğlalı cezaevine girmedi. Ancak 14 Mayıs 1950’de yapılan milletvekili seçimlerin sonucunda CHP iktidarı kayıp etmesiyle Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle, Diyarbakır milletvekili merhum Mustafa Ekinci’nin başvurusu üzerine, Mustafa Muğlalı cezaevine girdi ve cezaevinde öldü. Bay Ekrem sana 33 kurşun kitabını okumanı tavsiye ediyorum.

İkinci bir olay: 1988 ve 1989 öğretim yılında Muğla ilinin Fethiye ilçesinin Bayır köyünde öğretmenlik yapıyordum. O yılında, siyasi partiler kapatılmıştı. CHP yerine SODEP kurulmuştu. Muğla da SODEP’li Belediye Başkanı, Muğla’nın göbeğinde büyük bir iş hanı binasını yaptırdı. Binanın çatısında her harfi 15 -17 yaşlar arasındaki bir çocuk boyunda büyük harflerle Orgeneral Mustafa Muğlalı iş hanı yazdırmıştı. Eğer sende katillerle övünüyorsan yazıklar olsun sana diyorum.

Bay Ekrem şunu da çok iyi biliyorsun. Türkiye genelinde, yerel seçimlerde bilhassa büyük şehirlerde, Kürtlerin verdikleri destekle bazı Belediye Başkanlıklarını kazandınız. Ama bu önümüzdeki yerel seçimlerde havanı alacaksın. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi ve diğer Kürt partilerin bilhassa büyük şehirlerde seçime girdikleri zaman akla karayı iyi seçeceksin. Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanın marifetini yazmama gerek yoktur.

 

Bunu da bilen lazım. Mustafa Kemal, İttihat ve Terakki Partisinin içindeydi. Her gece ayrı bir evde gizli toplantı yapıyorlardı. Yüzbaşı Ragıp komutasındaki askerler 40 tane Bulgar gerillayı çembere aldıkları zaman teslim olun çağrısına Bulgarlar küfür ederek kurşun sıkıyorlardı. Kurtulamayacaklarını anlayan teslim olmamak için bir birlerin kafalarına sıkarak intihar ettiler.En sonda kalan da kendi kafasına sıkt.

Bu da yetmedi, İttihat ve Terakkiciler, kiralık bir katil buldular. Paris’te, Kürt Şerif Paşa’yı evinde öldürmekle görevlendirilmişti. Kiralık katil, Kürt Şerif Paşa’nın evine gidiyor. Evdekilerden birisi karşılıyor. Buyurun diyor. Şerif Paşanın bir mektubu var, kendisine vermem lazım der. Kürt Şerif Paşa durumu anlıyor. Öbür gün aynı kişi Şerif Paşanın evine gidiyor. Şerif Paşa’nın damadı karşısına çıkıyor. Yine diyor mektubu Şerif Paşa’ya vermem lazım der. Şerif Paşa’nın damadı silahını çekerek kiralık katili öldürüyor.

Sonuçta 6 Nisan 1909 günü akşamı Hasan Fehmi Bey, Mülkiye Kaymakamı arkadaşı Ertuğrul Şakir ile Beyoğlu’ndan dönerken Galata Köprüsü’nün Eminönü tarafında, başının arkasından tabancayla vurularak öldürüldü. Arkadaşı ise yaralandı. Hasan Fehmi, Serbesti gazetesinin Baş yazarıydı ve kalemi kuvvetliydi.

Ertesi gün özellikle öğrenci gençler öfkeyle ayağa kalktı. Osmanlı hükûmet merkezi olan Babıâli’nin bahçesini doldurarak “Katili isteriz” diye bağırdılar. Başbakan Hüseyin Hilmi Paşa, katili ya da katilleri bulacağına söz vermedi. Fakat HasanFehmi Beyin katili hiçbir zaman bulunamadı. Bu nedenle Hasan Fehmi Bey Türkiye’de öldürülen ilk gazeteci olduğu gibi, aynı zamanda cinayet faili meçhul kalan ilk gazetecidir. Aslında cinayeti işleyen İttihat ve Terakkicilerdi.

İhsan Sabri Çağlıyangil olayın özünü gizleyerek. Dersim katliamı ile ilgili uzun bir yazı yazmış.Yazı şöyle başlıyor. Atatürk gelmeden, Seyit Rıza idam edilecekti. Şeytan köprüsü mevkiinde Fırat nehri üzerinde bir köprü yapılmış. Başına da karakol, karakolda 33 askerimiz var. Kürtler bir baskın düzenleyip 33 askerimizi şehit ediyorlar. Karakolu da yakıyorlar. Dersim isyanı böylece başlıyor. O dönemde, Dersim ayaklanmasında askerlik yapan ayrı ayrı üç kişi ile konuştum. Konuştuğum kişilerden ikisi Diyarbakır da, birisi Ordu’nun Aybastı ilçesinden dı.

Selahattin Demirtaş bugün cezaevindedir. Babası öldü. Bana göre ölüm doğa kanunudur. Cesaret edip bir başsağlığı mesajını göndermedin. Yazıklar olsun sana.

Kısa yazdım. Saygılarımla.

Şaban Aslan

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.