Yol Ayrımı; Askeri Uçak ve Milletin Özgür İradesi

Yol Ayrımı; Askeri Uçak ve Milletin Özgür İradesi

Yaşar Abdulselamoğlu

A+A-

Askeri uçak ilk kez tarihte yeni bir ulus-devlet inşa edecekti. Uçaklardan bu devleti kabul ederseniz, sizi öldürmeyeceğiz” bildirileri dağıtıyorlardı İngiliz subayları Kürtlere, ezidi aşiretlerine, türkmenlere…

1991 yılında “Uçuşa Yasak Bölge” ilan edildi; Irak çöktü.Belli ki, onca aradan sonra da hala “ulus-devleti” askeri uçaklar “ayakta” tutuyordu.

Bütün Irak tarihi milletin iradesini askeri uçakların bastırması tarihi olarak görebilirsiniz. Şimdi, bir yol ayrımı var; askeri uçakların belirlediği zorba yola karşı insanların özgür iradesinin belirlediği yeni bir yol.

Hangisi kazanacak?

Ortadoğu’da ağalık rejimlerinin hakimiyet hezeyan ve hırslarının gücünü büyütenler, Askeri Uçağın yoluna devam diyorlar. Kürtler ve onlarla birlikte Kurdistan Bölgesindeki herkes “milletin iradesine saygı yolu” diyor; 25 Eylül 2017 Referandumu bu yolun ifadesi: askeri uçağa tapanlarla özgür iradeyi esas alanların birbirinden ayrılma zamanı.

Kürtler bugüne kadar kendilerine sürekli olarak baskı uygulayan ve telkinde bulunan uluslararası güçlerin dayatmaları ve vaatleri ile Irak’la birlikte kalmaya devam ettiler. Bu gerekçe ve dayatmaların bugün hiç bir bahanesi kalmadı. Öne sürülen konjüktürel –Irak seçimi, şii güçlenmesi, teröra karşı savaşın zayıflaması, Bölge’nin istikrarsızlaşması gibi argümanlar ve hele Bölge üzerinde tam bir kolonyal zihniyetle egemenlik nostaljisi taşıyanların milliyetçi hezeyanları Referandumdan vazgeçilmesi veya ertelenmesi için geçerli gerekçe olamıyor. Kürtler Irak’la Yolun sonuna geldiler. Kürt çocukları kendi semalarında Demir Kuş – askeri uçağı daha fazla görmek istemiyorlar.

“Ben sana Suriye’de PKK-YPG’ye karşı, sen bana Kürdistan Bölgesinde Barzaniye karşı destek ol” fitnesi ile İran Türkiye’yi kandırıyor.

İran Türkiye’den boşalan alana tamamen girmek istiyor. Derdi Kürdistan’da Türkiye’nin imkanlarını elinden almaktır.

Türkiye Kürdistan Bölgesi Bağımsızlık Referandumu’na karşı “İptal etme Kampanyası’nın” başına geçti. Batılı devletlerin bazı kuşku ve itirazlarınını da gerekçe göstererek New York Toplantıları öncesinde Kürtleri rencide edecek dayatmalara başlanıldı. Bu Kampanya Referandumu ortaya çıkaran bütün gerekçelere karşı lakayıt, hiç bir argümana dayanmayan; sırf “toprak bütünlüğü” söylemini kullanan ve Kürtleri Demir Kuşlarla, ekonomik ambargo tehditleriyle “yola getirmeye” çalışan bir politika belirlediler. Referanduma sert karşı çıkmayan Türkiye’nin son tavrı İran ve Irak’ın yapamadığını Türkiye yapabilir anlayışıyla yeni bir baskı arayışı olarak geliştirildi. İran Türkiye’yi Kürtlere karşı böyle bir cepheleşmenin içine çekmesi Bölge’deki aktörler arasında yeni seçenek ve denge arayışlarına sebep olabilir. Bunu referandum sonrasında daha iyi göreceğiz.

Askeri uçakla ayakta tutulabilen “toprak birliklerini” kutsallaştırma siyasetinin arka planı Bölge üzerinde işgalci egemenlik hak talebi olarak kendisini gösteriyor. Türkiye son tavrıyla bu zihniyeti çok açık bir şekilde ortaya koydu.

Referandumu “İptal et” tavrı dünyada bütün Kürtleri karşıya alan, onların iradesini rencide eden bir tavırdır ki, tatbikat psikolojik savaşı, tezkere, ve referandum öncesi tedbir ve kampanya faaliyeti ile kendisini ortaya koymuştur. Türkiye’nin bu tavrı belki referandumu ertelemeye yetmez, ama Süleymaniye ya da başka yerlerde referaduma ikircimli bakan ve hata “hayır” oyu kullanmaktan yana olan belli bir kesim Kürt üzerinde tersi bir etki yaratarak “evet” oyunun oranını yükseltebilir.

Kürtlerin Irak’la birlikte yaşamayı istememelerine karşı duran bu zihniyetteki herkese şu soruyu son olarak sormak gerekir; araplar araplarla birlikte yaşayamıyor, bunun için 50 ayrı devlet olmak istiyorlar. Filistinliler herhangi bir arap devletine bağlanmak istemiyor, ayrı devlet olmak istiyorlar; bu durumda Kürtleri onlarla birlikte yaşamaya hangi hakka, hangi hukuka dayanarak istiyorsunuz?

Kürtleri hizmetçi olarak gören tavır 25 Eylül Referandumu ile büyük bir krize girecektir. Referanduma karşı tavır Kürtlerin hizmetçilikten çıkmasına karşı bir tavırdır. Bu nedenle de, sağlıklı, insani ve hukuki argümanlardan yoksundur.

Referandum “Kürt halkının çıkarlarına karşı imiş” – zaten, hep bir siz bildiniz kürtler için neyin iyi neyin kötü olduğunu. Kürtler “Bölge’nin Ağalarını” değil, kendi özgür iradeleri ile kendi geleceklerini belirlemek istiyor, istikballerini inşa ediyorlar. Türkmenler ve Bölge için huzur ve barışta samimi olanlar, Kürtlerin bunun garantörü olduğunu iyi biliyorlar. Kürtlerin garantörü olmadığı bir Kürdistan türkmenler için de Bölge için de yeni bir yıkımın arenasına dönüşecektir.

25.09.2017’den sonra yeni bir gün yeni bir dönem başlıyor. Kürtlerin, o kadar korkulan “milli iradesi” huzurlu bir gelecek belirleyecektir. Bu kez, askeri uçakların –demir kuşlar değil, insanın kendisinin bu kaderi belirlemesine izin verelim. Akıl almaz çılgınca hırslar ve tahakküm arayışlarından vazgeçelim. Kürtlerin söz konusu o iradesi DAEŞ’e durduran iradedir. Bölge’de huzur ve istikrarı, özgürlükler ve hakları garanti eden, vaat eden bir iradedir.

25 Eylül’de korku ve dış belirleme değil, özgür insanlar nasıl yaşamak istediklerini ortaya koyacaklar. Bundan korkmak, bunu kendin için ‘ulusal güvenlik ve beka sorunu’ olarak görmek anormal bir durumdur. “Milli İrade’nin’ özgür bir yöntemle belirlenmesinin karşısında askeri çözüm –demir kuşları konuşturmak Bölge’de dengeleri tamamen değiştirir, barışçıl çözümün doğal gidişatını kim bozarsa, ona kim engel olursa, demokratik dünya ona karşı tavır alacaktır. Her ne kadar, Batı devletlerinin kimi yöneticileri Referandum’un ertelenmesi yönünde beyanlarda bulunmuş olsalar da, Batı Kamuoyu Kürtlerin bu demokratik çözüm yoluna büyük bir sempati ve umutla bakıyor. Demokrasi şölenini Ortadoğu’da başarmak, Kürtlerin, Daişe karşı savaşla oluşan pozitiv imgesini daha da güçlü kılacak ve Kürtlerin anlaşılmasına faydalı olacaktır.

Allahaısmarladık, Savaş Uçağı, Demir Kuş-Irak!

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.