Halide Edip Adıvar'ın yaşamında Kürdler ve Bedirxaniler

Halide Edip Adıvar'ın yaşamında Kürdler ve Bedirxaniler

İsmet Yüce’nin Basnews’te yer alan yazısı: Halide Edip Adıvar'ın yaşamında Kürdler ve Bedirxaniler

A+A-

İsmet Yüce

Halide Edip Adıvar 1882’de İstanbul’da doğdu. Oldukça entellektüel çeşitli diller bilen, bu dillerde yazan, okuyan ve çeviri yapan Türk yazarı. Türk aydınlanmasının önemli isimlerinden birisi olmasının yanı sıra ilk kadın olarak aydınlanmacı politikanın içinde birçok alanda çeşitli düzeylerde görevler yürütmüştür. Modern ve feminist yorum ve pratikleri ile birçok kitap anı, makaleler yazmıştır. Birinci Dünya Savaşında aydınlanmaya destek vermiş, pratiğin içinde bulunmuştur. İstanbul yönetimini üst düzeyinde yönetici ve ilişkileri olmuştur. Sırası ile Mısır, İngiltere ve Hindistan (Gandi’nin daveti üzerine) görevlerde bulunmuş temsilcilik ve eğitimcilik yapmıştır. İstanbul yıllarında Bedirxanilerle akrabalık ve dostluk ilişkileri içerisinde idi. Yazılarında dinlerin , ırkların ve düşüncelerin özgürlüğünü savunmuş, baskıcı eğilimler ve yönetimlere karşı çıkmış, ayrıntılı ve sosyolojik yazılar yazmıştır. Yeni cumhuriyet ve yöneticileri ile ters düştüğü için ömrünün büyük bir kısmını Amerika’da geçirmiştir.

Birçok anısının yanı sıra yaşamının ilk dönemlerini gidiş gelişlerle anlattığı anı romanı: ‘Mor Salkımlı Ev’  kitabında Kürd toplumu ve Bedirxaniler ile ilişkilerini ve düşüncelerini bir ilk tarzında ayrıntılı ve saygılı-beğeni ile anlatmıştır.

Bu yazıda az bilinen bu konu ve akrabalık-arkadaşlık ilişkisine değinerek, birinci elden Bedirxanilerin İstanbul yaşamı, İmparatorluk yönetimi ile birinci elden ilişki ve bir komplo ile sürgünlerine değineceğiz.

Anlaşıldığı kadarı ile Dr. Abdullah Cevdet’in referansı, bu komplonun nedeninin daha çok Bedirxanilerin içte ve dışta yeniden güçlenerek bir Kürdistan düşüncesini pratikleştirme aşamasına gelmesi olduğu anlaşılıyor.

1906 yılına kadar Abdülhamit yönetiminin üst düzeydeki yetkilileri arasında yeralan Bedirxaniler Rıdvan Paşa’nın öldürülmesinden sonra bu olaydan sorumlu tutularak 100 Bedirxani Trablusgarp ve Fizan’a sürüldü. Bu konuda Emir Bedirxan: ‘Abdurrezak’ın öldürdüğünü, Ali Şamil Beyin (Eli Cemil Bey) olayla ilişkisi olduğunu ihtiyar ve çocuklar dahil suçlamalarının ne anlamı var?’  dediğini yazar.

Bilindiği gibi 1840’lı yıllarda Mir Bedirxan Botan Direnişinden sonra bütün aile İstanbul’da ev hapsi tarzında sürgün edilmişlerdir.

Kullanılan bütün alıntılar ‘Mor Salkımlı Ev’, anı-romanında alınmıştır. Genel olarak 1918 yılına kadar olan anılar geçse de daha sonraki ve önceki yıllarda farklı dönem ve anılara dair, güncel, siyasi ve yorumlar bulunmaktadır. Kitap bir tarihi dönemin otobiyografisi gibi de okunabilir.

Kitapta 12 ayrı yerde oldukça ayrıntılı tanımlama ve övgülerle Bedirxanilerde, Kürd yaşam tarzı ve sınıfı konusunda oldukça ayrıntılı belirlemeler bulunmaktadır.

Bedirxan Eli Cemil Bey-----Halide Edip Adıvar’ın Annesinin ilk eşi

Mahmure Abla            ----- Halide Edip Adıvar’ın Annesinin , Eli Cemil Beyden tek kızı,

                                               Halide Edip’in Üvey Kızkardeşi

Bedrifem Hanım         -----Halide Edip’in Annesi, Bedirxan Eli Cemil Bey’in ilk eşi

                                             Halide Edip, Bedrifem Hanım’ın ikinci eşinden kızı

Ali Şamil (Eli Cemil) Bey---Botan Mir’i Bedirxan Bey’in küçük oğlu,

Edip Bey            -----Halide Edip’in Babası, s.33

1-069.jpg

Halide Edip ablası Mahmure ile karşılasmasında bu Bedirxani Kürd kızını: ‘Mahmure Abla ,o zaman dokuz yaşında idi. Parlak siyah saçlı, ateş saçan siyah gözleri ile insana bakan, hareketleri yıldırım gibi seri ve çevik’ diye bahseder.s.33. Mahmure Abla , Halide Edip’in yaşamında önemli bir yer tutar. ‘ Mahmure Ablanın gelişi, adeta bayram gibi bir şey oldu.’ Der ve bütün kitap boyunca adı güzel bir iç çekişle geçer. Bu yüzden olsa gerek başta Kürd’ler olmak üzere bütün farklı kültür ve düşüncenin hoşgörü ile karşılanması ve korunması gerektiğini belirtir. Bedirxaniler İstanbul’da geri dönmemek üzere sürgüne gönderildiklerinde Mahmure, annesi Bedrifem Hanımın yanında kalmıştır. Bu trajik sonu Halide Edip derin bir hüzünle uzun uzun anlatır.

Eli Cemil Bey, Bedrifem Hanımın evlerine iç güveyisi olarak geliyor ve bu aile ile bütün İstanbul’da sürgünde bulunan Bedirxaniler içli dışlı çok sık görüşüyorlar. Ayrıca Eli Cemil Bey, Halide Edip’in babası ile çok yakın dostluk ilişkisi içerisindeler. Bedirxailer hem bu aileye hemde İstanbul entellektüel ve Saray yönetiminde oldukça etkili, elit bir diyalog içerisindeler.

O yıllarda İstanbul’da Kürd elitlerinin etkisinin ‘hocaların hocası’ olarak bilinen Cemil Meriç’in öğretmemi Memduh Selim Beyden bilmekteyiz. Cemil Meriç sonradan öğretmeni için inanılmaz derecede saygılı ve öven yazılar yazmış, hatta üzerine kitap yazmayı bile düşünmüştür. Memduh Selim Bey, ‘Yitik Bir Aşkın Gölgesinde’ romanı, Mehmet Uzun anlatımı ile bir kez daha ölümsüzleşmiş, Xoybun’un kurucularından bir Kürd milli şahsiyetidir.

Birkaç yerde Kürd karakterleri anarken: ‘Hamal uzun boylu, esmer, fakat her halde kalbi rikkatle dolu bir Kürd’dü. Hatta bir yerde durdu, eğer Bacı itiraz etmezse bana kendi kesesinden şeker bile alacaktı.’s68. ‘Bir genç Rıza Tevfik’in Kürd hamallarına nutuk verdiğini dinlemiş, onu taklit ederdi’.s.177

Beyrut’ta yetimhane öğretmenliği sırasında yurtta kalan ‘Erzurum’lu Hasan ve Kürd ailesinin oralardan gelip çocuğunu bulma uğraşını ayrıntılı, ve göçertmelerin sosyolojisi ile anlatır.s.333. Meseleleri bildiği ve iyi tanımlamalarla bahsettiği görülür.

‘Bedirxan Paşa bütün ailesi ile İstanbul’a idareten getirildiği zaman, oğullarının en küçüğü ve belki de en yakışlıksı olan Ali Şamil Bey, o zaman annemle evlenmişti. Ali Şamil Bey Mor Salkımlı Ev’e iç güveysi girmişti. ‘

‘Mekkede çıkan bir karışıklığı çözmek için müfettiş olarak Babamla birlikte komisyon olarak oraya gönderildi. Sonra Ali Şamil Bey hastalanıp dönemeyeceğini düşündüğünde İstanbul’a dönen Babam annemle evlenmiş. Ali şamil Beyin hayatı hep sıkıntı ile geçti. Birara Şam’a sürgüne gönderildi. Döndüğünde Üsküdar kumandanı olarak atandı. Oğullarını Kürd kıyafetine sokar, Mahmure abla bir Kürd havası çalar, Paşa başta, bir Kürd oyunu oynar, ‘hey zeyno zeyno’ türküsünü söylerdi. Ali Şamil Paşanın kardeşleri Mahmure ablaya: ‘Sen de bizimle gel, Kürdistan kraliçesi olursun’ demiş.s.112-113-114-146-146. Bütün anıları ayrıntılı tanımları ile keyifle dile getirmektedir.

Ali Şamil Beyin yeğeni Abdürrezak Bey bir meseleden dolayı, büyük br olasılıkla komplo sonucu öldürülen, 2. Abdülhamid’in veziri İsmail Rıdvan Paşa’nın öldürülmesini Bedirxanilerin üzerine yıkarak bütün aileyi son kez sürgüne gönderdiler.Halide Edip bunun bir komplo olduğunu, Mahmure ablasının evini, çocuklar dahil uzun sür ev hapsinde tuttuklarını anlatır.

’Hulasa, on iki yaşında çocuklar da dahil, İstanbul’da tek erkek Bedirxani kalmamıştı. Sultan Hamidin hafiye ordusu olayı kontrol ediyordu. O hafiye sistemi memlekette bir türlü temizlenmedi. Abdülhamid’den sonra dahi bu hafiye sistemi yüzünden memlekette hür fikirli vatandaşlar rahat yüzü görmedi. Eline zincir vurularak Trablusa gönderilen Ali Şamil Paşa orada öldü. Ailenin geri kalanı Kudüse sürüldü.’ s.167-170

Bu söylem Dr. Abdullah Cevdet’in yukarıda aktardığımız söylemi ile aynen uyuşuyor. Böylece bir tarih daha yerli yerine oturuyor. Kürd entellektüel ve devlet adamlarının ne kadar etkili ve derin tecrübeleri olduğu gün yüzüne çıkıyor.

Kaynaklar:

- Dr Celile Celil, Jiyana Rewşenbiri u Siyasi ya Kurdan, Weşanan Jina Nu, Stockholm, 1985

-Malmisanıj, Yüzyılımızın Başlarında Kürd Milliyetçiliği ve Dr. Abdullah Cevdet, Jina Nü Yayınları,

-Halide Edip Adıvar, Mor Salkımlı Ev, Can Yayınları, 2018, 23.Baskı

Basnews

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.