Suriye dosyasında ardı ardına yapılan kapalı toplantılardan sızan bilgiler, Türkiye’nin son dönemde diplomatik açıdan sıkıştığını ortaya koyuyor. Özellikle Fransa ve İngiltere’nin Özerk Yönetim’e yönelik açık ve olumlu tutumu, Ankara’nın beklentileriyle taban tabana zıt bir tablo oluşturdu.

Diplomatik kaynaklara göre iki ülke de, Suriye’deki Kürtlerin ayrılık hedefi taşımadığını, yalnızca Suriye’nin birliği içinde güvence altına alınmış bir özerk yönetim modeli istediklerini belirtti. Bu tavır, Özerk Yönetim’in meşruiyetine dolaylı bir uluslararası kabul anlamına gelirken, Suriye’nin istikrarı ve terörle mücadele açısından yönetimi “vazgeçilmez ortak” olarak değerlendiren yaklaşımın bir yansıması oldu.

Türkiye’nin baskıları sonuç getirmedi

Toplantılara katılan Türk heyetinin, görüşmeleri yalnızca DSG’nin Arap bölgelerinden çekilmesi ve Özerk Yönetim’in silahsızlandırılması başlıklarına indirgemeye çalıştığı öğrenildi. Ankara’nın, özellikle Fransa’dan Özerk Yönetim’e silahsızlanma baskısı yapmasını istemesi ise Paris tarafından açık biçimde reddedildi.

Türk heyeti, Avrupa’nın tutumunu “değişmeyen ve Türkiye’yi dışlayan bir çizgi” olarak değerlendirdi.

Şam’ın talepleri gerçekçi bulunmuyor

Türkiye ile son dönemde geliştirdiği pragmatik ilişkilere rağmen, Şam yönetimi Ankara’nın ajandasını tamamen benimsemiş değil. Geçici hükümetin temsilcileri, Özerk Yönetim’i merkezileşmiş bir devlet projesine entegre etmek istiyor; DSG’nin bireysel asker olarak orduya katılması, enerji ve sınır dosyalarının Şam’a devredilmesi gibi öneriler ise gerçekçi bulunmuyor.

Uzmanlara göre, Özerk Yönetim’in kurumsal yapısı bu tür “bireysel katılım” modelleriyle uyumlu değil.

Rusya fren yaptı: “Her askeri adım çıkarlarımızı etkiler”

Rusya, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde yeni bir askeri operasyon arzusuna temkinli yaklaşırken, Moskova’nın Ankara’ya “her askeri hamlenin Rus çıkarlarıyla çakışabileceği” yönünde mesajlar gönderdiği belirtiliyor. Rusya, savaşın yeniden patlamasının kendi nüfuz alanlarına zarar vereceğini düşünüyor.

ABD’den en net mesaj: “Askeri saldırı kırmızı çizgi”

Amerikan heyeti ise toplantılarda açık ve sert konuştu. Washington, Türkiye veya Şam tarafından Özerk Yönetim bölgelerine yapılacak her türlü askeri saldırının reddedildiğini, böyle bir çatışmanın IŞİD’in yeniden güçlenmesine yol açacağını belirtti. ABD’ye göre SDG, Suriye stratejisinin omurgası olmaya devam ediyor.

İsrail’in Güney Suriye planları şaşırttı

Görüşmelere ilişkin bir diğer dikkat çekici bilgi, Rus kaynakların aktardığı İsrail detayı oldu. Buna göre İsrail, Güney Suriye’de Türkiye’nin nüfuzunu sınırlamak amacıyla kalıcı üsler kurma niyetini Moskova’ya iletti. Bu durum, Suriye sahasının hâlen çok katmanlı bir rekabet alanı olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Ankara’nın yalnızlığı derinleşiyor

Tüm bu sinyaller, Türkiye’nin Suriye dosyasında güçlü baskılarla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Avrupa ülkeleri Özerk Yönetim’e desteğini korurken, ABD askeri statükoyu kırmızı çizgi ilan ediyor; Rusya ise Ankara’nın beklentilerini karşılamayan bir denge siyaseti izliyor.

Suriye’nin geleceğinde güç dengesi değişiyor

Toplantılardan çıkan ortak yargı şu:

Özerk Yönetim ve DSG, Suriye'nin geleceğinde artık vazgeçilemez aktörler.

Yerel toplumsal tabanı, uluslararası destek ağı ve askeri-siyasi organizasyonu, onları denklemden çıkarmayı imkânsız hale getiriyor. Uluslararası çevrelerde lâm merkezi modelin Suriye’nin istikrarı için en uygulanabilir seçenek olduğuna dair kanaat giderek güçleniyor.(Kaynak)