Şefik Çolak

Şefik Çolak

Yazar
Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye’ye Dönüş Çağrısı Ödenecek Ağır Bedellerin Sorumluluğunu Kim Üstlenecek

A+A-

Şefik Çolak

Kısmen siyasetçiler ama özellikle işletmeciler ve mühendisler çok iyi bilirler ki başarıda ve başarısızlıkta bir defa gerçekleşme olursa bu tesadüftür.  İkincisi şanstır ve incelenmelidir. Üçüncüsü artık istikrardır ve karar vericileri takdir edilmeli veya yargılanarak aforoz edilmelidir.

Bölgenin emperyalist devletleri Kurdleri sürekli tehdit ederler. Barış, demokrasi ve kardeşlik çağrıları yapılırken de bu anlayış hep öne çıkarılır. Çok kullandıkları sözlerden biri “yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir.” Geçmiş incelendiğinde üç veya daha fazla yapılan bundan sonra da yapılacakların göstergesidir.

Yürütülen Terörsüz Türkiye süreci Kurdlerin teslimiyeti ile resmen sonuçlanmaz ise başta Kurdler ve Türkler olmak üzere bölge halklarının ağır bedeller ödemesine neden olacağını geçmişteki uygulamalardan görmemek için neden yoktur. Barış süreci veya Kurd sorununun çözüm süreci diyerek yanılgılarını istikrarlı bir şekilde sürdürmeye çalışanlar akıldan yoksun değiller ise gelecekte gerçekleşecek projenin parçasıdırlar.

Otistiklerin en önemli özelliği aynı şeyi binlerce kez tekrarlamaktan sıkılmamaları ve sonuç alınmazsa da sorumluluk duymamalarıdır. Kurdleri benzer hatalara sürükleyenlerin otistik olmadığını biliyoruz. Bilmeden hata yapanlardan farkları ise kullandıkları yetkilerin hiçbir zaman sorumluluğunu üstlenmemelidir. Onlara tanrıya bağlanır gibi bağlanmış müritler acı sonuçlardan tanrılarını değil kendilerini veya kendilerini uyaranları sorumlu görmeyi alışkanlık haline getirmişler. 30-40 yılı bulmadan önce dünya genelinde psikologlar ve toplum bilimi ile ilgilenenler ölümü göze alacak inançla yola çıkan bu Kurdleri bilimsel tez konusu yapacaklar. Büyük ihtimalle insan psikolojisi için yeni kavramlar gündeme gelecektir.

Öcalan Avrupa’da yaşayanları Türkiye’ye çağırdığı gibi “Avrupa’da olmaktansa İmralı’da olmayı tercih ederim” demiş. ( https://x.com/nupelonline/status/1968237355266961643 ) ( https://nerinaazad2.com/tr/ocalan-avrupadan-ise-imraliyi-tercih-ederim ) Bu konuda fazla yorum yapmak çok da gerekli değildir. Onun tezlerini veya nasıl olgulardan yoksun olduğunu tekrarlamanın anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Bütün Kurdler bu konuda Kamal Soleimani ve Behrooz Shojai hocalarımız tarafından kaleme alınan ve bilimsel analiz örneği Kürtlerin Devletsizlik Paradoksu (DOZ Yayınları) adlı kitabı okumalıdır.

Öcalan hayatının hiçbir döneminde Avrupa ve Kurdistan’ın bir bölgesinde yaşamayı tercih etmiş değildir. O, Devletin derinlerinin kontrolü dışında bir yerde yaşamak, topluma karışmak istemeyecektir. İmralı’da veya bazen tutulduğu tahmin edilen yerlerde kalmak isteyecektir. T.C.nin kontrolü dışında bir yerde kalmak isteseydi Avrupa’ya gittiğinde sığınma talebinde bulunacaktı. Üç ay gibi bir süre dolaştığı hiçbir ülkede resmen sığınma talebinde bulunmadığını örgütünün yöneticileri iyi biliyorlar. Şerafettin Kaya’nın Hayatımdan Kesitler (Doz yayıları) kitabına bakmak yeterlidir.  Onun Suriye’de bulunduğu zaman etrafında kendisini farklı görüşler veya sorgulayıcı kişilerden izole eden Önderliği Koruma Birliği vardı. Bu şansa Avrupa’da veya Rusya’da sahip olamayacaktı. İsrail’in veya ABD’nin teslim ettiği tezi konusunda sadece T.C.nin yaptığı açıklamanın dışında bir kanıt yoktur.

Her zaman gerçekçi hedefi olmayan kampanyaların yapıldığı gibi son zamanlarda Öcalan için Umut Hakkı adı altında bir kampanya başlatılmış bulunmaktadır. Kampanyanın eylemcisi olanlar bilsinler ki Apo bunu hiç ama hiç istemiyor. Bunlar planlı bir politikanın parçası oluyorlar. O Diyarbekir’de yaşamak istemez, orada sorgulayıcı kişilerle karşı karşıya kalmaktan uzak olmayı tercih ediyor. Hayali teorilerinin sorgulanmasına verecek cevabı olmadığını çok iyi biliyor.

Yürütülen sürecin sonunda, diğer ülkelerde benzer süreçler ve başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmaz olanlar gibi, Kurdler ve kendisini Türk sananlar için çok kanlı bir dönemin geldiğini tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yoktur. PKK’nın yöneticileri ve kendisinde tanrısal özellikler gören liderine bağlılık yemini edenlerin tümü bu süreç içinde (başka yerde onlar için izole bir yer bulunamayacağı için) Türkiye’ye getirilecektir. Yönetici kadro küçük bir ilde bir site içinde izole halde tutulacak. Geri kalanlar ise yaşam mücadelesinin içine sokulacak veya cezaevlerinde çürümeye terk edilecek. Geçmişte itirafçılarda olduğu gibi cezaevine konulmayanlar zorunluluktan dolayı mafya yapılarının birer elemanı haline getirilecektir. Kurd aşiret veya aile geleneğinin gereği olarak cesaretle korumaya alınanlar ancak bu planın gereğinden kurtulabilecekler.

Projenin gereği için Türkiye’ye gelmeyi düşünenler geçmişte yaşananlara bakarak geleceklerinin ne olacağına bakmalarında yarar vardır. Sevgili Mahmut Uzun’un bu yazısını ( https://portal.netewe.com/ocalanin-ihaneti-imralidan-avrupaya-avrupadan-halkina/ ) okumadan karar vermezlerse kendi yararlarına olduğu gibi uğruna yola çıktıkları Kurdistan’ın yararına olacaktır.

Ne hata yaparsa yapsın her kurd önemlidir ve korunmalıdır. Yanlış yapmaları gelecekte aynı yanlışların parçası olacaklarının garantisi değildir. Karar verme aşamasında olanların kendilerine emir verme hakkını kendisinde görenlerin geçmişte yaptıklarından kendilerini sorumlu görmediklerini gözden geçirip sevgili Hüsamettin Turan’ın söylediği gibi “Tarih, ulusal bilincin erozyona uğratıldığı, değerli kadroların tasfiye edildiği ve sıradanlığın öne çıkarıldığı dönemleri affetmez” ( https://portal.netewe.com/kurt-siyasetinde-ideolojik-sapmalar-ve-toplumsal-yozlasma/ ) gerçeği ile beraber Kurdlerin bağışlayıcı ve sevgi duygularını tekrar tekrar göz önüne almalarını umut ediyorum….. 

19.09.2025

Önceki ve Sonraki Yazılar