Hüsamettin Turan

Hüsamettin Turan

Yazarın Tüm Yazıları >

Dersim ve Tunceli Kanunu: 1930’lu Yıllarda Kemalist Yönetimlerin Kürt Politikaları Üzerine Tanıklıklar

A+A-

 Hüsamettin Turan

 

1930’lu yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu politikaları, özellikle Dersim bölgesinde uygulanan asimilasyon ve imha stratejileri bağlamında dikkat çekicidir. 25 Aralık 1935 tarihinde kabul edilen ve 2 Ocak 1936 tarihinde yürürlüğe giren Tunceli Kanunu, 6 Ocak 1936’da başta Dersim olmak üzere Elazığ ve Bingöl illerini kapsayacak şekilde Dördüncü Bölge Genel Müfettişliği kurulmasıyla pekiştirilmiştir. Bu kanun ve kurumsal yapılanma, zaman zaman Dersim’de uygulanan şiddet politikalarının yasal ve idari aracı olarak işlev görmüştür (Beşikçi, 1988).

Dr. Nuri Dersimi’nin (Baytar Nuri) aktardığı anılar, bu sürecin somut yansımalarını göstermesi açısından önemlidir.

9 Mayıs 1930 tarihinde Elazığ Belediye binasında düzenlenen bir toplantıda, Fırka Kumandanı Hüseyin Hüsnü Paşa, yerel ileri gelenlerle bir araya gelmiş ve Doğu’nun, özellikle Dersim’in Türk unsurları içerdiği iddiasını dile getiren Mithat Bey’in açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu açıklamada, Dersim’in barışçıl yollarla Cumhuriyet topluluğu içinde uyumlu bir yaşam sürdürebileceği vurgulanmıştır. Ancak toplantının diğer katılımcıları, özellikle Elazığ Valisi Deli Fahri, Dersimlilerin Türk olmadığı ve bölgenin Kürt milliyetçi hareketleriyle işbirliği içinde olduğu iddiasını sert bir üslupla ifade etmiştir. Vali, toplantı boyunca Dersimlilerin yok edilmesini ima eden ifadeler kullanmış ve kanunun ötesinde keyfi yetkilerle hareket edebileceğini belirtmiştir.

Dr. Nuri Dersimi, toplantı sonrası doğrudan vali tarafından tehdit edilmiştir. Dersimi’nin aktardığına göre, vali Deli Fahri, onun saçından bir tel kopararak Dersim’i temsil ettiğini söylemiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, Dersim’den herhangi bir zarar görmeyeceğini iddia etmiştir.

Bu süreçte Dersimi’den, yerel Kürt liderleri ve direnişçiler hakkında bilgi vermesi talep edilmiştir.

Dr. Nuri, bu baskı ve tehditlere rağmen yasal yollarla itiraz etmeyi denemiş, ancak Cumhuriyet savcısının müdahalesi, hukuki sürecin etkisizliğini ve keyfi uygulamaların yaygınlığını gözler önüne sermiştir. Savcı, Doğu’da kanun ve hakların çoktan askıya alındığını, tren hatları ve diğer altyapı projelerinin askeri ve politik amaçlarla kullanıldığını açıklamıştır.

Bu anılar, Kemalist yönetimin Dersim ve Doğu politikalarına dair iki temel noktayı ortaya koymaktadır:

1. Etnik Temizlik ve Asimilasyon Politikaları: Tunceli Kanunu ve Dördüncü Bölge Genel Müfettişliği, doğrudan Kürt nüfus üzerinde baskı ve zorla asimilasyon uygulamalarını meşrulaştıran bir araç olarak işlev görmüştür.

2. Keyfi ve Hukuksuz Yönetim Pratikleri: Yerel valiler ve askeri yetkililer, yasal çerçeveyi hiçe sayarak Dersimliler üzerinde psikolojik ve fiziksel baskı uygulamış, itiraz mekanizmaları etkisiz bırakılmıştır.

Dersim’de uygulanan bu süreçler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında ulusal birlik ve homojenlik hedefi uğruna Kürt milletine yönelik sistematik baskı ve şiddetin somut örneklerindendir.

Dr. Nuri Dersimi’nin anıları, bu şiddetin kişisel ve toplumsal boyutlarını, yöneticilerin düşünce ve eylemlerini tarihsel bir kaynak olarak belgelemesi açısından son derece değerlidir (Beşikçi, 1988).

Sonuç olarak, Dersim ve çevresinde uygulanan politikalar, yalnızca yerel halk üzerinde derin etkiler bırakmakla kalmamış, aynı zamanda Cumhuriyet’in inşa sürecinde devletin etnik ve kültürel çoğulculuğa yaklaşımını da net bir biçimde ortaya koymuştur.

Bu bağlamda, Tunceli Kanunu ve Dördüncü Bölge Genel Müfettişliği uygulamaları, sadece idari düzenlemeler değil, aynı zamanda Kürt milletine yönelik sistematik bir imha ve asimilasyon politikasının resmi araçları olarak değerlendirilmelidir.

 

Kaynakça

Beşikçi, İsmail. Kürdistan Tarihinde Dersim ve Tunceli Kanunu. 1988.

Dersimi, Nuri. Anılar ve Tanıklıklar.

Önceki ve Sonraki Yazılar