ABD'nin Orta Doğu'daki diplomatik temsilcisi İbrahim Eyüp Hamade, Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) yönelik yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Irak ve Suriye’deki Kürt müttefiklerimizi asla yalnız bırakmamalıyız.”

Bu açıklama, ABD’nin Kürt güçlerine yönelik güvenlik ve siyasi desteğini sürdüreceği yönünde güçlü bir mesaj olarak yorumlandı. DSG kaynakları ise bu tür diplomatik açıklamaların sahadaki güvenlik istikrarı açısından hayati önem taşıdığını vurguladı. Aynı zamanda DSG’nin, ABD ile olan ortaklığını “kalıcı bir güvenlik mimarisinin temeli” olarak gördüğü vurgulanıyor.

Türkiye ve Bölge ülkelerine mesaj

ABD Temsilcisi Hamade’nin sarfettiği bu cümle, iki yönlü stratejik mesaj içeriyor: ABD, Kürt güçlerin meşruiyetini ve ortaklığını tanıyor. DSG, sadece askeri değil, bölgesel istikrarın bir parçası olarak görülüyor. ABD, Rojava halkının yanısıra Türkiye, İran ve Şam rejimine Kürtler'in yalnız olmadığı, ABD gözetiminde ve desteği altında olduğu mesajını vurguluyor. 

DSG’ye lojistik, askeri eğitim ve hava desteği sağlayan ABD aynı zamanda, bağımsız bir Kürt devleti projesi içinde yer almadığını, “birleşik Suriye” çözümüne bağlı kaldığını da her fırsatta yineliyor. Bu bağlamda, Hamade’nin açıklamasının şu mesajı barındırdığı öngörülüyor:

“Destekliyoruz ama sınırlarımız belli. DSG, bu denklemin içinde kalırsa ABD arkasında durur.”

Bölgede yaşanan son gelişmeler göz önüne alındığında açıklamanın zamanlaması da dikkat çekiyor:

Kürdistan Bölgesi'nde yaşanan Kürtçe yasağı tartışmaları, Kürt kimliği konusundaki hassasiyetleri yeniden gündeme getirdi. Suriye'de anayasa süreci tıkanmış durumda. DSG, bu süreçte hem sahada güçlü hem de müzakere masasında meşru bir aktör olmak istiyor. ABD, Suriye'nin kuzeyinde DSG ile kurduğu saha iş birliğini siyasi platforma taşımak istiyor, ancak aynı zamanda bu iş birliğinin Türkiye ile gerilim yaratmamasına da özen gösteriyor.