Vildan S. Tanrıkulu

Vildan S. Tanrıkulu

Yazarın Tüm Yazıları >

Ulf Kristersson: İsveç hukuk devleti olmaya devam edecektir!

A+A-

 

İsveç’in NATO başvurusu

adsiz-tasarim-3.png

Nalin Pekgül, Ulf Kristersson’’a bir açık mektup yazdı. Şimdi başbakan cevap veriyor. Foto: Karolina Hultman Wessman ve Stina Stjernkvist

Türkiye gibi İsveç’in de kendi güvenliğine yönelik tehditlere ve terörizme karşı kendisini savunma hakkı vardır. Ancak aynı biçimde net olan, İsveç’in bir hukuk devleti olmaya devam edeceğidir. Başbakan Ulf Kristersson Nalin Pekgül’ün kendisine yazdığı açık mektuba verdiği cevapta bunları söylüyor.

TIKLAYIN: Sevgili Ulf, NATO insan hak ve özgürlüklerinden daha mı önemlidir? 

Sevgili Nalin,

Öncelikle, saygının karşılıklı olduğunu belirtmeme izin ver; İkimizin de genç yaşlarda olduğumuz dönemden beri, senin özgürlük için ve namus kavramına dayalı baskıya karşı güçlü ilgi ve angajmanın ve korkusuz ve yorulmak bilmeyen/gayretli mücadelen, çoğu zaman dar kalıplara sıkışan parti aidiyetlerine bağlı politik tutumlardan bağımsız olarak, benim için ve bir çok başkası için bir esinlenme/teşvik kaynağı olmuştur. İkimiz de büyük özgürlük hareketlerinin yaşandığı dönemde biçimlenmiş bir nesilin parçaları olma imtiyazına sahip olduk. Berlin duvarı yıkıldı, Baltık kıyısındaki komşularımız özgürlüklerini kazandılar. Avrupa birleşti. Ve İsveç, en sonunda özgür bir Avrupa’nın doğal ve entegre olmuş bir parçası oldu..

İçinde yaşadığımız dönemde, -ve benim Hükümet’im açısından da- hiç bir dış politika görevi, Ukrayna’nın özgürlüğü ve egemenlik hakkını savunmak kadar tarif edici değildir.

Ancak, aniden her şey çok eskiymiş gibi hissediliyor. Avrupa’nın barışı kırılmış durumda. Biz ve komşu ülkelerimiz ikinci Dünya savaşından beri en büyük meydan okumalar ile karşı karşıya bulunuyoruz. Rusya, Ukrayna’ya karşı yürüttüğü bu haksız savaşı ile bize ve bütün özgür Dünya’ya karşı meydan okumaktadır. Sivil hedeflere karşı yürütülen akıl ve tasavvur dışı saldırılar ile, öldürülen kadınlar ve çocuklar hakkında korkunç raporlar ve haberler geliyor.

İçinde yaşadığımız dönemde, -ve benim Hükümet’im açısından da- hiç bir dış politika görevi, Ukrayna’nın özgürlüğü ve egemenlik hakkını savunmak kadar tarif edici değildir.

Savaşın başlamasından sonra İsveç’te bize yol gösterici olan, birlik, kararlılık ve dayanışma olmuştur. Siyasi yelpazenin sağından soluna kadar geniş bir mutabakat ile Nato üyeliği için başvuru yapmamız hakkında aldığımız o tarihi karar bunun somut bir işaretidir. Bizim 16 Mayıs’ta yaptığımız ortak basın toplantısından itibaren, geçen yaz mevsiminde İsveç, Finlandiya ve Türkiye arasında yapılan anlaşmadan, bir kaç hafta önce benim Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığım toplantıya kadar, en azından benim ile Magdalena Anderson arasında olmak üzere, güzel bir işbirliğinin kırmızı çizgisi hakim durumdadır.

Yeni Hükümetimiz ilk başta bir İsveç ve Avrupa’ya ait dış politika yürütecektir. Demokratik değerlere sahip çıkmak ve İsveç’in ulusal çıkarlarını korumak bu politikanın çekirdeğinin ta kendisidir. Çatışmaların diyalog yolu ile çözülmesi her zaman İsveç için ne kadar tartışmasız bir tutum olmuşsa, bizim vazgeçilmez olan hayati çıkarlarımızı, tutumlarımız ile korumak için asla tereddütlü olmayacağımız da bir o kadar tartışmasız bir durumdur.

Bu değerlerin etkili bir savunması, AB, NATO ve trans-atlantik işbirliği olmadan olanaklı bir durum değildir. Bu, demokratik Dünya’nın en önemli işbirliğidir. NATO üyesi olarak, biz bütün bu ittifakın güvenlik risklerini tümüyle ciddiye alacağız ve bu konudaki yükümlülüklerimizi yerine getireceğiz. Biz İsveç’in NATO’ya girişine önderlik edeceğiz, üye devlet olarak kendimizi etable edeceğiz ve kendimizi yeni güvenlik şartlarına göre yeniden donatacağız.

İsveç NATO tarafından korunacaktır – ancak İsveç aynı zamanda bütün NATO üyesi devletlerin güvenliğine de destek olacaktır. Bu durum İsveç, Finlandiya ve Türkiye arasında imzalanmış olan anlaşmada altı çizilerek belirtilmiştir. Tam de bu nedenden dolayı, Hükümetimiz kısa bir süre önce NATO’nun anti-terörizim faliyetlerine finansal destek vermeyi kararlaştırdı. Tüm bu konularda İsveç’te çok geniş bir görüş birliği mevcuttur. Sadece Sol Parti ve Yeşiller Partisi bu yeni güvenlik politikası yönelimine karşıdırlar. Yeni Hükümetin arkasında duran bütün partiler bu konuda görüş birliğindedirler. Bu durum İsveç açısından güçlü olmak anlamına gelmektedir ve bizim yapmak istediklerimiz hakkındaki uzun vadeli bakışımızı ve güvenilirliğimizi göstermektedir.

İsveç tartışmasız biçimde İsveç yasaları ve uluslararası hukukun gereklerine göre davranmaya devam edecektir. Bunun dışındaki her şey düşünülemez bir durumdur. Biz Dünya’nın en güçlü hukuk devletlerinden biriyiz. İsveç vatandaşları asla teslim edilemezler. Terörizm ile, terörizmin finansmanı ile veya başka suç fiilleri ile meşgul olmayanların korkmaları için bir sebep yoktur.

Buna karşın, biz İsveç’ten başka ülkelere de yönelik olsa bile, İsveç’in terörizm için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Terörizm ile ilgili yeni yasa tasarısı yılbaşından sonra parlamentonun gündemine gelecektir. Konu Türkiye olduğu zaman, ben her zaman için ifade etmişim ki onlar da -tıpkı bizler gibi- güvenlik tehditlerine ve terörizme karşı kendilerini savunma hakları vardır.

İsveç’in güvenliğini, özgür ve açık toplumumuzu ve evrensel insan hak ve özgürlüklerini korumak, yönettiğim Hükümetim için, ama aynı zamanda şahsen benim için önemli temel değerlerdir. Farklı siyasi partilere ait olmamıza rağmen, benim ve senin bu konuların bir çoğunda ortak görüşlere sahip olabilmemiz, İsveç demokrasisi hakkında önemli bir konuya işaret etmektedir; burada sadece parçalanmışlık ve kutuplaşma yoktur, aynı zamanda birlik ve beraberlik vardır. Bu konuyu, Başbakan olarak yeni görevimde temel hareket noktası olarak alacağım.

Ulf Kristersson

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.