Hüsamettin Turan

Hüsamettin Turan

Yazarın Tüm Yazıları >

Remzi Nafi: Kürt Tarihinde Tartışmalı Bir Aydın ve Uluslararası Stratejist

A+A-

Hüsamettin Turan

 

Remzi Nafi’nin adı, Kürt entelektüel tarihinde çoğu kez dramatik bir dönemeçle birlikte anılır. O, II. Dünya Savaşı’nın çalkantılı koşullarında, Kürt Sorunu’nu dünya siyaseti sahnesine taşımaya çalışan bir genç aydın olarak öne çıkmıştır.

Ancak ...

Nafi’nin Öyküsü’nü anlamak için onu yalnızca kültürel veya entelektüel bir figür olarak değil, aynı zamanda doğrudan uluslararası siyaset ve askeri strateji üzerinden Kürt bağımsızlığını hedefleyen bir aktör olarak değerlendirmek gerekir.

19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında Kürt aydınlanmasının simge isimlerinden biri olan Hecî Qadirê Koyî, şiirlerinde Kürtlerin cehalete, feodal bağımlılığa ve Osmanlı-Türk baskısına karşı uyanmasını öğütlemişti.

Onun milliyetçi romantizmi, edebiyat yoluyla ulusal bilinci canlandırmayı amaçlıyordu. Koyî, daha çok kültürel ve ideolojik bir öncülük işlevi gördü.

Remzi Nafi’nin bulunduğu tarihsel dönem ise, artık edebi-milli uyanışın ötesine geçen, reel-politik düzlemde bağımsızlık arayışlarının yoğunlaştığı bir evreydi. Bu açıdan Nafi, Koyî’nin açtığı milli bilinç hattını somut politik-stratejik alanlara taşımaya çalışan yeni bir kuşağı temsil eder.

Benzer biçimde Celadet Bedirxan ve Kamuran Bedirxan kardeşler, aynı dönemde Kürt milliyetçiliğini kültürel kodlarla inşa etmeye çalışıyordu. Celadet, Latin harfli Kürt alfabesini hazırlamış, Hawar dergisi etrafında modern Kürt edebiyatı ve dili için kalıcı bir miras bırakmıştı.

Bedirxanlar’ın vizyonu, Kürt kimliğinin kültürel temellerini sağlamlaştırmaya odaklanırken, Remzi Nafi’nin vizyonu siyasi bağımsızlığı sağlamak için uluslararası dengeleri zorlamaktı.

Bu açıdan bakıldığında Bedirxanlar, kalemiyle; Nafi ise stratejik risklerle mücadele etmiş, ancak ikisinin ortak yönü, Kürt Sorunu’nu uluslararası bir bağlama oturtmaları olmuştur.

Bu bağlamda Remzi Nafi’nin politik ufku, Xoybûn örgütünün 1927’den itibaren geliştirdiği çizgiyle doğrudan bağlantılıdır. Xoybûn, Bedirxan ailesi, Şeyh Ubeydullah’ın torunları ve birçok Kürt aydını tarafından kurularak, Kürt ulusal mücadelesini bölgesel çerçeveden çıkarıp uluslararası diplomasiye taşımayı hedeflemişti.

Ararat İsyanı (1927–1930) Xoybûn’un somut askeri girişimiydi ve örgüt, aynı zamanda Kürt dilini, basınını ve kültürünü geliştirmeyi amaçlıyordu. Remzi Nafi’nin yetiştiği entelektüel iklim, işte bu Xoybûn mirasının gölgesinde şekillendi. Nafi’nin bağımsızlık için uluslararası güçlerle ittifak arayışı, Bedirxanların ve Xoybûn’un deneyimlerinden beslenmişti.

Remzi Nafi’nin Kürt tarihinde tartışmalı bir figür olmasının nedeni, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası ile kurduğu temastır. Nafi, bu temas aracılığıyla İran Kürdistanı’nda bağımsız bir Kürt devleti kurmayı hedeflemiştir.

“Operation Mammoth” adıyla anılan girişim, Nafi’nin genç yaşta ortaya koyduğu stratejik vizyonun en radikal örneğidir. Bu operasyon çerçevesinde Alman askeri istihbaratı ile işbirliği yapmış, İngiliz hâkimiyetindeki bölgelerde ayaklanmaları destekleyerek Kürt Ulusal Hareketi’ni uluslararası bir zemine taşımaya çalışmıştır. Girişim, Nazi Almanyası’nın Orta-doğu’daki çıkarlarıyla birleşen pragmatik bir ittifak olarak değerlendirilebilir; ancak etik ve siyasi açıdan ciddi eleştirilere yol açmıştır.

Nafi’nin Alman istihbaratıyla işbirliği, çoğu zaman Nazi ideolojisine angaje bir tercih olarak yorumlansa da, aslında Kürt bağımsızlığı için bir araç olarak görülmelidir.

Hecî Qadirê Koyî’nin milli romantizmi ya da Bedirxanların kültürel modernizmi ile karşılaştırıldığında, Nafi’nin tercihi çok daha riskli ve kırılgandır.

Dünya savaşının güç dengeleri, Kürt Sorunu’na alan açabilecek kısa bir pencere sunmuş, ancak bu pencere hızla kapanmıştır. Onun başarısızlığı, Kürt Ulusal Hareketi’nin büyük güçler karşısındaki kırılganlığını gösteren ibretlik bir örnek olmuştur.

Bununla birlikte Nafi’nin stratejik düşüncesi, Kürt tarihindeki “uluslararası ittifak arayışı” çizgisinin ilk bilinçli formülasyonlarından biridir.

Şeyh Mahmud Berzenci’nin İngilizlere karşı kısa süreli ayaklanmaları daha çok yerel-dinî liderlik çerçevesinde gelişirken, Nafi Ulusal Kurtuluşu küresel savaş denklemlerine oturtmaya çalışmıştı. Bu yönüyle, genç yaşına rağmen Kürt hareketinde “uluslararasılaşma” fikrinin öncülerinden sayılabilir.

Nafi’nin erken ölümü, onun düşüncelerinin kurumsal bir harekete dönüşmesini engelledi. Ne Bedirxanlar gibi kalıcı kültürel eserler bıraktı, ne de Koyî gibi ulusal romantizmin şairi oldu. Fakat ardında bıraktığı şey, riskli ama vizyoner bir strateji denemesidir.

Onun mirası, Kürt Milli Mücadelesi’nin sadece iç dinamiklerle değil, aynı zamanda küresel dengelerle sürekli ilişkili olduğunu göstermesi bakımından değerlidir. Kürt aydınlarının kalemle yürüttüğü mücadele ile Nafi’nin riskli siyasi manevraları birleştiğinde, ulusal hareketin çok yönlü doğası daha net görünür.

Bugün Remzi Nafi, bir yandan “bağımsızlık için her yolu deneyen genç idealist” olarak, diğer yandan “tarihin yanlış tarafında yer almış bir pragmatist” olarak hatırlanır. Ancak onun esas katkısı, Kürt Sorunu’nun uluslararası boyutunu erken dönemde kavramış olmasıdır.

Bu bakımdan Nafi, Koyî’nin şiirsel çağrılarından, Bedirxanların kültürel mirasından ve Xoybûn’un örgütsel vizyonundan farklı olarak, Kürt Milli Mücadelesi’ne stratejik-politik bir ufuk eklemiş ve sonraki kuşaklara ders niteliğinde bir deneyim bırakmıştır.

Ölümünden sonraki on yıllarda Remzi Nafi’nin hatırası uzun süre sessizlik içinde kaldı. Irak yönetimleri onun adını anmaktan kaçındı, çünkü bağımsız Kürdistan hayalini simgeliyordu.

Ancak 1970’lerde Kürt Hareketi’nin yeniden yükselmesiyle birlikte, Nafi’nin adı da yavaş yavaş anılmaya başlandı. Özellikle Irak Kürdistan Demokrat Partisi çevrelerinde, onun cesareti ve genç yaşında bağımsızlık için her şeyi göze alması hatırlatıldı.

1980’lerden itibaren Kürt milliyetçi-muhafazakâr çevreler, Remzi Nafi’yi “şehidî netewî” (ulusal şehit) olarak yüceltmeye yöneldiler. Bununla birlikte sol eğilimli Kürt Hareketleri, Nafi’nin Nazi Almanyası ile olan bağlantısını eleştirerek, onun mirasını ihtiyatla karşıladılar. Bu çift yönlü yaklaşım, onun kişiliğinin ne kadar karmaşık ve tartışmalı olduğunu göstermektedir.

Günümüzde Remzi Nafi, Kürt milli tarihinde bir dönemin simgesi olarak, bağımsızlık için riskli ittifaklara girmenin ve bunun doğurduğu stratejik ikilemlerin bir örneği olarak anılmaktadır.

Akademik çevrelerde ise onun hayatı, küçük ulusların büyük savaşlarda nasıl araçsallaştırıldığını ve buna rağmen kendi kaderini tayin etme çabasını sürdürdüklerini gösteren bir vaka olarak değerlendirilmektedir.

 

Kaynaklar

McDowall, David. Kürtlerin Modern Tarihi. Londra: I.B. Tauris, 2004.

Edmonds, C. J. Kürtler, Türkler ve Araplar: Kuzeydoğu Irak’ta Siyaset, Seyahat ve Araştırma, 1919–1925. Oxford University Press, 1957.

Hassanpour, Amir. Kürdistan’da Milliyetçilik ve Dil, 1918–1985. Mellen Research University Press, 1992.

Yıldız, Kerim. Irak’taki Kürtler: Geçmiş, Bugün ve Gelecek. Londra: Pluto Press, 2007.

Tripp, Charles. Irak Tarihi. Cambridge University Press, 2007.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar