Kürtçe ayrımcılığa siyasetçilerden tepki!

Kürtçe ayrımcılığa siyasetçilerden tepki!

.

A+A-

Didem Arslan Yılmaz'ın, bir TV'de sunduğu program esnasında telefonla bağlanarak Kürtçe konuşan kadına, "Burası Türkiye Cumhuriyeti. Doğu dili bilmiyoruz." şeklindeki ifadeleri sosyal medya ve çeşitli siyasi partilere mensup temsilcilerinin tepkisini çekti.

Tartışma programlarından gündüz kuşağına transfer olan ve Bir TV’de "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme" programını sunan Didem Arslan Yılmaz'ın, Kürtçe konuşan bir kadını yayından almasına Siyasi Partilerin Diyarbakır İl ve İlçe Başkanlarından sert tepki geldi.

AYDIN; “ANLAMAK ZOR OLMASA GEREK”

AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Şerif Aydın, Didem Arslan Yılmaz’ın programındaki yaklaşımını ve tavrını büyük bir hayret ve üzüntü ile izlediğinin altını çizerek, “Ülkenin Cumhurbaşkanının Diyarbakır meydanında Kürtçe konuştuğu bir dönemde; Didem Arslan Yılmaz gibi biri, en büyük zenginliklerimizden olan Kürtçemize hadsizce dil uzatabiliyorsa; Allah korusun Ak Parti olmasa Kürtlerin başına neler gelebileceğini anlamak zor olmasa gerek” dedi.

YILMAZ: “BÜTÜN DİLLERİN ÜSTÜNDEKİ DİL GÖNÜL DİLİDİR”

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Mesele bir kaç kelime Kürtçe bilip bilmemek değil, mesele insanlara ve anadillerine saygılı olmayı bilmek. Diller sadece onları konuşanların değil bütün insanlığın değeri ve zenginliğidir. Bütün dillerin üstündeki dil ise gönül dilidir” ifadelerini kullandı.

ALTAÇ: “DİLLERE SAYGISIZLIK GAYRİ İNSANİDİR”

Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç da, Dillere saygısızlığın gayri insani olduğunun altını çizerek, “Günümüz Türkiye’sinin geldiği hale bakın. Hükümetin toplumu ayrıştırıcı tutumunun sonuçlarından biridir. Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımızın kimlikleri, etnik grupları, dilleri, kültürleri ve tercihleri ayırıma tabi tutulmaksızın sahiplenilmesi gerekir. Maalesef hükümetin 3-4 yılı kapsayan politikaları, tutumları ve söylemleri toplumda çok büyük tahribat yaratmıştır. Bu tahribatın yansımalarından bir tanesini Didem Yılmaz Arslan’ın, tutumuna yansımış. Ancak, hükümet içerisinde yetkili olan birçok üst düzey yöneticiler, Bakanlar ve Cumhurbaşkanı ayrıştırıcı siyaseti terk etmediği sürece benzer olayları yaşayacağız. Gelecek Partisi olarak Arslan’ı kınıyoruz, Hükümete de biran önce tutumundan vazgeçmeye davet ediyoruz” dedi.

ABAKAY: “SEFÎL DÜŞÜNCEYE REZİL KAMUFLE”

Saadet Partisi Diyarbakır Kayapınar İlçe Başkanı Mehmet Ali Abakay ise, Yabancı okullarda zihinlerine çalınan mayadan iyi peynir ya da iyi yoğurt çıkmayanların, bu topraklarda hiç bir fikrin temsilcisi olmadığının altını çizerek, “Onlar, kendileri iyi bilir ki sadece efendilerinin izinde ve yolunda komut bekler. Kendi öz benliğinden yoksun olan, idrakten nasibini almamış, asrın  tasmasız kölesi olan anlayış, kendi ayakları üzerinde duramaz. Yeryüzünde diller, müntesipleri oldukça vardır. Bir çok dil, konuşanı kalmamışsa da yazılı belgelerde, kitaplarda yer almaktadır. Bir insanın konuştuğu dili aşağılama, onu yok sayma, varlığını inkâr, kendisine ezberletileni ifade etme yüzyılın zihinlere pranga vuran anlayışının fotoğrafıdır. Zihin mayası kirli düşünceden beslenen, insanlara rahatı ve huzuru çok gören, inançtan yoksun, holdinglerden maaşını alan, papağanca konuşana sözümüz olmaz, olamaz. Perde gerisinde bu kuklaları oynatan kuklacılar saklandıkça onlar bilinmemektedir” diye konuştu.

“GÖLGELERLE UĞRAŞMA YERİNE GÖLGE SAHİPLERİ BİLİNSİN”

“Biz gölgelerle uğraşma yerine gölge sahiplerinin bilinmesini istiyoruz” diyen Abakay, şöyle dedi: “Ahtapot misali  kollarıyla yeryüzünü yedi iklim dört mevsim saran, kendisinden başka söz söyleme yetkisine hiç kimseyi kabul etmeyen, sermayesi buz olup sıcaklıktan korkan bu embesil anlayış, insanlar üzerine saldığı korkularla para kaynaklarıyla irileşen beslemelerini ülke gündeminde yer almak adına harcadıkça, sahiplerinin sesi olanlar, boş durmayacak, daima emre amade olduklarını ifade edecektir. Bu topraklarda Türkçe, Arapça, Farsça da konuşulur, Kürtçe de. Sizler, yabancı okullarda İngilizce de öğrendiniz, Almanca da Fransızca da. Kendi topraklarında kendisine yabancı kılınanlar, daima başkalarının nefesiyle soluklandıkça, efendilerinin sesi olacaktır.  Kimi televizyon programlarında anadilleriyle konuştuğu için engellenen, hakarete uğrayan, beyaz elit etiketlilerce linçe maruz bırakılanlara, bunun ardından gelecek toplumsal linçlere, millî birliğe ve beraberliğe tehdit olan bu tür durumlara karşı, tedbir hükümetin iradesindedir. Bize düşen görev, bu açıklamamızla kamuoyuna doğruyu ifadedir. Siyasî mecralar ne denli farklı olursa olsun, doğrudan yana olma insanî vasıftır. İnsanlıktan çıkmış olan, insan suretinde kim ya da kimler olursa duruşumuz hak ve adalet ölçüsünde değişmeyecektir. Sömurgeci, kanla beslenen her anlayışa karşı DURUŞ, bir erdemdir. Bu erdeme, asîl duruşa sahip olanlara selam olsun”

MERDANOĞLU: “ANADİL ANNE SÜTÜ GİBİ HELALDİR”

22. ve 23. Dönem Diyarbakır Milletvekili, DEVA Partisi Kurucular Kurulu Üyesi aynı zamanda Genel Başkan Ali Babacan’ın baş danışmanı olan Ali İhsan Merdanoğlu, bir insanın anadilinin Annesinin Ak sütü gibi helal olduğuna dikkat çekerek, anadilin doğal temel bir hak olduğunu söyledi.

Show TV’de “Didem Arslan Yılmaz’la Vazgeçme” adlı programı sunan Didem Arslan Yılmaz’ın dünkü programında yayına bağlanarak Kürtçe konuşan Türkan Taşçı isimli izleyiciyi telefondan alması ve konuşmasını kesmesine bir tepkide Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkan Başdanışmanı 22 ve 23. Dönem Diyarbakır Milletvekilli Ali İhsan Merdanoğlun’dan geldi. 

Anadilin Anne Sütü gibi helal olduğuna dikkat çeken eski Milletvekilli ve Baş danışman Merdanoğlu, 21. Yüz yılda ülkemizde halen bilinmeyen dil, doğu dili gibi söylemlerin Kürtçeye yönelik söylemlerin doğru olmadığını ifade ederek şunları söyledi: “ Bilim ve Teknoloji çağında olduğumuz bu asırda bir televizyon kanalına bağlanan bir vatandaşımızın kendini Kürtçe ifade etmesinin sunucu tarafından engellenmesi doğru bir hareket değildir. Türkiye Anadolu’dur. Lazı, Kürdü, Türkü, Çerkezi ile bir bütündür. Dil, Din, Irk üzerine yapılan söylemlerin hepsi ırkçı söylemelerdir. Bizler bu söylemleri doğu bulmuyoruz. Her vatandaşımızın Anadili annesinin ak sütü gibi helaldir. Anadili ile konuşması en doğal hakkıdır. Aslında bu tür söylemler ülkenin gündemini değiştirmeye yönelik yapılan sunu söylemlerdir. Demode olmuş bu tür söylemleri artık aşmamız gerekmektedir. Ülkenin asıl gündemi ekonomi işsizlik, sel felaketleri, yangınlar, çiftçinin içerisinde bulunduğu vahim durumla beraber,  başkanlık sisteminin meydana getirdiği sorunlarla mutfağın yandığıdır.  Demokrasi ve Atılım olarak ayrıştırmayan ötekileştirmeyen herkesin anadilini özgürce konuşabileceği, ekonomide refahın üst seviyelerde olacağı bir Türkiye için çalışıp çabalıyoruz”

ÜLSEN: “HER ÇİÇEK KENDİ KÖKÜ ÜZERİNDE BİTER”

Demokrasi ve Atılım Partisi Diyarbakır İl Başkanı Avukat Cihan Ülsen ise, Kürtçe ’ye ve Kürtlere yapılan bu saygısızlığın ilk olmadığını ifade ederek, hükümetin Kürtler üzerinde yapmış olduğu açıklamalardan kaynaklandığını ifade etti. 

Didem Arslan Yılmaz’ı bu hareketinden dolayı kınadığını, Kürt dilinin geçmiş uzun bir tarihe sahip olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bazı dilbilimcilerine göre Kürt dilinin 6 bin yıllık tarihe sahip olduğu ifade edilmektedir.  Didem Arslan, Sivas Koçgirili Kürt Alevi bir Anne ve Babanın kızı. ‘Irkçılık’ gibi bir itham abartılı olmuş sanki. Kürtçeye verdiği bu anlaşılmaz tepkiyi, büyük bir şaşkınlıkla karşıladım. Türkiye Cumhuriyetinde Kürtler de yaşıyor ve o Kürtlerin anadili Kürtçedir. Bunu Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan herkes açık ne net olarak bilir bu ülkede 20 milyona yakın Kürt vardır. İnsanların anadilini sorgulamak, Anadili ile konuştuğu için konuşma hakkını ellinden almak kimsenin haddine değildir. Zazaca’da bir söz vardır “Her vilike bi koké xo sero beno zergün” yani “ Her Çiçek Kendi kökü üzerinde biter” kabul etseniz de etmezseniz de Kürtçe Aziz bir dildir ve Türkçenin yaması asla değildir” dedi.

KÜRTLERE YAPILAN SALDIRILARLA BAŞLAYAN LİNÇ GİRİŞİMLERİ!

Kürtlere yapılan saldırılarla başlayan linç girişimlerinin şimdide ise Kürtçenin bile konuşulmasına tahammülün kalmadığı bu sürece gelinmesinde Ak Parti iktidarının büyük bir rolü olduğuna dikkat çeken Ülsen şöyle devam etti: “ İktidar ve küçük ortağı Kürtlere ve Kürt diline yönelik yapılan bu saldırıların tek sorumlusudur. Çünkü her platformda oy devşirmek adına HDP üzerinden kürtleri hedef almaktadır. Artık buna dur demenin zamanı gelmiştir. Yapılacak olan seçimde AKP iktidarı ve ortağının süresi dolmuştur. DEVA kadroları döneminde herkes her alanda anadilini özgürce konuşma hakkına sahip olacaktır. Ötekileştirmeyen ayrıştırmayan bir ülke inşaası için çalışacağımızı belirtmek isterim. Tekrardan ifade ediyorum. Kürtçe aziz bir dildir ve Kürtlerin anadilidir. Kimse kişinin anadilini elinden alma veya konuşulmasına izin vermeme hakkına sahip değildir” şeklinde konuştu.

AKİLDİZ: “HERKES ANA DİLİNİ ÖZGÜRCE KONUŞMA HAKKINA SAHİPTİR”

Deva Partisi Diyarbakır Yenişehir İlçe Başkanı Eczacı Erdal Akildiz, sunucu Didem Arslan Yılmaz’ı bu hareketinden dolayı kınadığını ifade ederek, “Kürtler yüz yıllardır bu topraklarda yaşamış ve tarih içinde bir çok devlet kurmuşlardır. Diğer diller değişmiş olabilir ama Kürtlerin dili hep aynı kalmış, diğerlerinden etkilenmemiştir. 5 bin yıl öncesinde ise Kürtçe bir dil olarak ortaya çıkmıştır. Kürtler M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında Ixmînî imparatorluğunun çöküşünden sonra çivi yazısını kullanmayı bırakıp Yunan ve Arami alfabesini kullanmışlar. Bu alfabelerle yazılıp günümüze kadar gelen Kürtçe tekstler “Hewramî Kitabeleri”dir. Görüldüğü üzere Kürt dilinin çok köklü ve eski bir tarihi vardır. 32 harften oluşan zengin diller arasında yerini koruyan Kürtçe’nin, resmi kamu kurum ve kuruluşlarında konuşulmasının yasak olması, 6 dilde uygulanan KADES programında Kürtçenin yer almaması, mahkemelerde bilinmeyen dil olarak lanse edilmesi, bazı siyasetçilerin pedagojiye uygun değil demesi ve televizyon programlarında vatandaşların ana dilinde özgürce düşüncelerini ifade etmesinin önüne geçilmesi hukuk ve demokrasiye aykırıdır. 21 Şubat Dünya Anadil Günü kapsamında Kürtçe'nin ikinci resmi ve eğitim dili olması için imza kampanyası başlatan bazı STK’ların bu çalışması var iken böylesi olayların meydana gelmesini talihsizlik olarak görmekteyiz. Ana dil en temel insan haklarından biridir. Ana dilin engellenmesi ve yok sayılması en büyük insan hakkı ihlalidir. Üstelik 21.yüzyılda hala bunları konuşuyor olmamız ve ülkemizde milyonlarca insanın konuştuğu bir dilin yok sayılıyor olması demokrasi, özgürlük ve temel insan haklarının yok hükmünde olduğunun göstergesidir. Didem Arslan Yılmaz: “Biraz anlarım ben Kürtçeden. Kesinlikle olmaz, halayla konuşun. Doğru düzgün Türkçe konuşun hepimiz anlayalım. Burası Türkiye Cumhuriyeti. Doğu dili bilmiyoruz biz. Bilsek hadi neyse” şeklindeki ifadeleri aslında Kürtlere yönelik yapılan ilk saygısızlık değildir. İktidarın temsilcileri Doğu ve Güneydoğu'ya geldikleri zaman Kürtçe afişler asılıyor, Kürtçe anonslar yapılıyor, Kürtçe şarkılar söyleniyor ve bunlar siyasi propaganda haline getirilince bilinmeyen dil olmuyor da vatandaş televizyon ekranlarında veya herhangi farklı bir platformda konuşunca mı bilinmeyen dil oluyor! DEVA partisi olarak herkesin ana dilini özgürce konuşma hakkına sahip olduğunu ve anasının ak sütü gibi helal olduğunu savunmaktayız.” şeklinde konuştu.

TOSUNLU: “KÜRTÇEYİ YOK SAYAMAZSINIZ”

15-20 milyona yakın Kürdün anadili olan ve bazı dil bilimcilerine göre 6 bin yıllık geçmişe sahip bir dilin yok sayılmasına tepki gösteren Demokrasi Ve Atılım Partisi Diyarbakır Sur İlçe Başkanı Sadretin Tosunlu, Anadilin Allah tarafından insanlara verilen bir nimet olduğunu ve hiçbir bireyin doğduğu zaman anadilini seçme hakkına sahip olmadığına dikkat çekere,  şunları söyledi: “Ülkemizdeki kültür meselesi ekseriyetle işin uzmanları tarafından dil meselesinin dışında değerlendiriliyor. Oysa bir milleti maziden atiye taşıyan kültürse o kültürün en önemli unsuru dildir… Dil olmadan insan, aile, toplum, millet, kültür ve medeniyette olmaz. Diline sahip çıkmayan, dilini zenginleştirmeyen milletlerin tıpkı kökleri kuruyan ağaçlar gibi esen rüzgârlar karşısında devrilmeye mahkûmdur… Peyami Safa bunu ‘Dilini kaybeden millet her şeyini kaybetmiş demektir’ diyerek ifade ediyor. Bu acı gerçeğe rağmen dil meselesine yeterince eğilmiyoruz. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak Kürt sorunun çözümü ile birlikte Anadilde eğitim için çalışmalarımız devam etmektedir. adil, eşit, özgürlükçü ve her kesimin anadilini özgürce her platforma konuşma hakkına sahip olduğu düşüncesini savunmaktayız. Show TV’de yayınlanan ‘Didem Arslan Yılmaz’la Vazgeçme’ programına telefonla bağlanan kadını Kürtçe konuştuğu için yayından alan sunucu Didem Arslan Yılmazı kınıyor yetkililerin biran önce gerekeni yapmasını talep ediyoruz ve bu konunun yakın takipçisi olacağımızı belirtmek istiyorum”

 

ÖZEL:  “ KÜRTÇE 20 MİLYON VATANDAŞIN ANADİLİDİR”

Cumhuriyet Halk Partisi Diyarbakır İl Başkanı Gönül Özel, “Didem Arslan Yılmaz’la Vazgeçme” programında kullandığı, “Halayla bir konuşun, doğru düzgün Türkçe konuşsun, burası Türkiye Cumhuriyeti. O dili bilmiyoruz. Bilsek anlayacağız da konuşacağız da bilmiyorum” sözleri nedeniyle eleştiri oklarının hedefi olan Didem Arslan Yılmaz’ın sarf ettiği sözlere şaşırdığını Kürtçenin zengin bir dil olduğuna dikkat çekti.

Özel, şunları söyledi: “20 milyon vatandaşın Anadili Kürtçedir.  Dünyanın en büyük dijital sözlüğü Wikipedia‘nın verilerine göre Kürtçe 721.599 kelime ile dünyanın en fazla kelimeye sahip 9. dili oldu. Dünyanın en büyük dijital sözlüğü Wikipedia’da yayımlanan listeye göre Kürtçe dünyadaki en zengin 10 dil arasında yer aldı. Kürtçe 721.599 kelime ile dünyanın en fazla kelimeye sahip 9. dili oldu. Böylesi gelişmiş ve geçmişi milattan önceki yıllara dayanan zengin bir dilin bilinmeyen veya doğu dili olarak lanse edilmesini Cumhuriyet Halk Partisi olarak kabul etmiyoruz. Biz Kürt sorunun çözümü ile birlikte, Kürtçenin her alanda kullanılmasının yanı sıra anadilde eğitim üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor. Bu tür söylemler ırkçılığı yaygınlaştırmaktadır. İktidar Partisi temsilcileri veya bakanlar bölgeye geldikleri zaman Kürtçe afişlerin asılmasına müsaade ediliyor. Kürtçe seçim şarkıları alanlarda çalınıyor. Kürtçe selamlamalar yapılıyor. Oy devşirmek adına bunlar yapılırken yasak değil de neden bölgede yaşayan yurttaşlarımız özgürce hakları olan anadilinde özgürce konuşamıyor. Hükümetin biran önce buna bir düzenleme getirmesi gerekmektedir. İnsanların anadili annelerinin ak sütü gibi helaldir”

Kaynak / Güneydoğu Güncel Gazetesi

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.