
Diyarbakır’ın en ilginç yolu..
.
Ramazan YAVUZ-ÖZEL
Diyarbakır’ın, binlerce yıllık tarihi Surları, Ulu Camisi, Birkleyn mağaraları, Zerzevan Kalesi, Eğil kalesi ve antik mağaraları, Ergani Çay Önü ve Hilar mağaraları, Hasuni mağaraları, Malabadi ve Ön gözlü köprüleri ve daha sayamadığım tarihi ve turistik mekanlarına son yıllarda insan elinden çıkmamış tamamen doğal bir yapıya sahip yeni bir alanda eklendi. Bu alandaki sanat eseri insan elinden çıkmamış. Volkanik Karacadağ’ın bir armağanı.

100 BİN YIL ÖNCE OLUŞMUŞ
Geçenlerde belgesel yapımcısı olan arkadaşım Fetullah Çelik’in “Karacadağ’da pirinç hasadı var. Fotoğraf çekmeye gidelim” teklifi üzerine akşam saatlerinde eski Siverek yolu üzerinden Karacadağ’a gittik. Bir çok köyü gezdik ancak Pirinç ekili bir çok arazide ürün kaldırılmıştı. Bunun üzerine rotamızı Viranşehir karayolundaki “Lav yolu” na çevirdik.

“Lav yolu” ismi verilen yer yaklaşık 100 bin yıl önce 1958 metre yüksekliğindeki Karacadağ volkanından püsküren lavların soğuduktan sonra oluşturduğu tepenin eteklerindeki bazalttan oluşan doğal bir plato. Bu bölge kentte yıllar yılı pek bilinmeyen bir yerdi. Son yıllarda yapılan tanıtımlarla turizme kazandırıldı.

YÖN TABELASINDA “KRAL YOLU”..!
Viranşehir karayolu üzerindeki Kürtçe Brusk denilen Şimşek köyünün içinden geçtikten sonra bu muhteşem alana ulaşılıyor. Bizde öyle yaptık. Köyün içinden çıktıktan sonra aniden farklı bir gezegene adım atmış gibi oluyorsunuz.

Şimşek köyü ile söz konusu bu bölge arası yaklaşık 3 kilometre. Köyden çıktıktan sonra yol oldukça engebeli ve her taraf sanki siyaha boyanmış gibi.

Yolun sağ ve solundaki birbirinden farklı şekillerdeki siyah lav kayalar ortamı daha da ilginç hale getiriyor. Siyah kayaların bazı bölümleri yüzbinlerce yıldan kalma lav renginde.

Bazalt kayaların içinde yer yer çıkan küçük ağaçlar ise bölgeye farklı bir hava katıyor. Ancak bu ağaçlar çok nadir görülüyor. Yol boyunca Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma idaresi, Karacadağ Kalkınma Ajansı ve Diyarbakır Valiliği tarafından “Diyarbakır Kral yolu kültür rotaları doğa yürüyüş parkuru. Karacadağ Lav Konisi” yazılı yön tabelaları dikilmiş, iyi de olmuş. Buraya gelirken yanınızda özellikle bol su olmalı. Çünkü doğal yapısı bozulmasın diye Şimşek köyünden itibaren ihtiyaçlarınızı gidereceğiz bir mekan burada bulunmuyor.

KAÇAK MADENLERİN YARATTIĞI TAHRİBAT
Karacadağ volkanının püskürttüğü lavların oluşturduğu Barut Tepe denilen yere ulaşıyoruz. Tepenin yamaçlarında daha önce kaçak madenlerin yarattığı tahribat kendini gösteriyor.

Tepenin altına ulaşan yol sanki taş kömüründen oluşmuş gibi. Yapılan kazılar nedeniyle tepenin doğal halinin bir kısmı bozulmuş. Neyse ki, yetkililer bütün tepe yerle bir edilmeden duruma el atmış ve burayı koruma altına almış.

Baruttepe denilen yere çıkıyorum. Bazalt çakıl taşlar nedeniyle adım atmak oldukça güç. Tepeye çıktıktan sonra etrafı geziyorum.

Tepenin el değmemiş arka kısmında küçük bir vadi var. Vadinin karşı yamacında irili ufaklı onlarca mağara var. Bıçak gibi kesilmiş yamacın gözenekleri gibi duruyorlar. Bu mağaralara ulaşmak ise, ancak dağcıların işi. Tekrar aynı yerden inmek çıkmaktan çok daha zor oluyor.

DOĞAL FİLM PLATOSU.. FOTOĞRAFLARDAKİ MARS YÜZEYİ GİBİ..
Lavların oluşturduğu Barut Tepe’den aşağı baktığınızda ise muhteşem bir görüntüyle karşılaşıyorsunuz. Fotoğraflarda gördüğümüz Mars yüzeyi gibi. Volkanik bazalt taşların oluşturduğu doğal bir plato önünüzde duruyor. Çevrede buraya hayli uzak Tümülüs benzeri bir çok tepecik bulunuyor. Burası antik, ortaçağ film çekimleri için mükemmel bir yer olabilir.

Yukardan baktığınızda gözünüzün görebildiği yere kadar irili ufaklı mağaralar görüyorsunuz. Bu mağaralar yürüyüş yolu üzerinde ve yerin altında. Bu yöredeki köylüler bile mağara sayısını tam olarak bilmiyor. Ancak yüzlerle ifade ediliyor. Hepsi de lavların oluşturduğu mağaralar. Sanırım Türkiye’de böyle bir yer yok. Akşam karanlık basmak üzere olduğu için bu mağaralara ulaşmamız oldukça güç.

“YÜZLERCE YERALTI MAĞARASI VAR”
Geri dönerken bir köylü aracıyla çocukları bölgeye gezmeye getiriyordu. Erkan Demir isimli köylüyle ayaküstü sohbet ettik. Kendisi Şimşek köyünde oturuyormuş.

Yıllar yılı bu bölgeye pek kimsenin ilgi göstermediğini son yıllarda ise devletin buraya el attığını ve yapılan tanıtımlardan sonra özellikle hafta sonları doğa tutkunlarının gezmeye geldiğini söyledi. Erkan Demir, “buralarda mağara oldukça fazla. O kadar çok ki, sayısını bizde bilmiyoruz. Son yıllarda burası popüler oldu. Özellikle dağcılar bizim asla inemediğimiz derin mağaralara yukardan ip sarkıtarak iniyorlar ve mağaraların büyüklüğüne hayran kalıyorlar. Bazı mağaralarda su da bulunuyor ve buz gibi” diyor.

“KAYBOLAN TAZI’NIN HİKAYESİ”
Erkan Demir son olarak gülerek köyde bilinen buralarla ilgili ilginç bir hikaye de aktarıyor. O da köylülerden duymuş. Erkan Demir, “buralarda çok büyük ve derin mağaralar olduğunu büyüklerimiz sürekli bize söylerdi. Hatta dediklerine göre zamanını bilmiyorum. Ava çıktıklarında yanlarındaki Tazı, bir mağaraya girmiş. Köylülerde onu geri getirmek için mağaraya girmişler ancak Tazı’yı bulamamışlar. Tazı kaybolmuş. Bir gün sonra Tazı’nın Çınar’da bulunduğu kendilerine iletilmiş. Tazı demek ki yeraltı mağaralarını kullanarak Çınar ilçesi yakınlarında bir yerden çıkmış” diyor.
Kaynak: Tigris Haber

HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.