DİYARBAKIR – STK’lardan ortak açıklama: Ayrımcı dil, toplumda telafisi olmayan olaylara zemin sundu

DİYARBAKIR – STK’lardan ortak açıklama: Ayrımcı dil, toplumda telafisi olmayan olaylara zemin sundu

.

A+A-

 Diyarbakır’daki sivil toplum kurumları, Konya Meram'da Dedeoğlu ailesine karşı düzenlenen ırkçı saldırıyı kınadı. Kurumlar ortak açıklama ile, ihmali olan kamu görevlilerinin soruşturulmasını istedi.

Aralarında Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Ticaret Ve Sanayi Odası (DTSO) ve Diyarbakır Tabip Odası’nın da bulunduğu 24 dernek ve sivil toplum örgütü, son dönemde Kürtlere karşı artan saldırılara ilişkin ortak bir açıklama yaptı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytu’nun okuduğu açıklamada, son olarak Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesine karşı bir saldırı gerçekleştiğine dikkat çekilerek “Özellikle de son yıllarda ülkeye ve siyasi hayata hakim olan kutuplaştırıcı dilin  bu yönlü nefret söylemli ve ırkçı saldırıların oluşumuna etki ettiği, kullanılan bu  ayrımcı dilin, toplumda telafisi olmayan olaylara zemin sunacağı her fırsatta dile getirilmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Toplumsal barışı zedeleyen politikalar ve söylemlerden vazgeçilmesi çağrısında bulunulan açıklamanın devamında şu sözlere yer verildi:

 “Konya İli Meram İlçesi’nde ikamet eden Dedeoğulları ailesine 12 Mayıs 2021 tarihinde yapılan  saldırıda 2’si ağır 7 kişi yaralanmıştır. Bu saldırıya istinaden yürütülen soruşturmada saldırıyı gerçekleştiren şüphelilerden 6’sı tutuklanmıştır. Tutuklanan şüphelilerden 4’ü değişik tarihlerde  serbest bırakılmıştır. 12.05.2021 tarihli saldırıdan sonra, saldırının mağduru Kürt aileye yönelik koruma kararı alındığı halde, 30.07.2021 tarihinde  kamuoyuna yansıdığı üzere ırkçı saiklerle gerçekleştirilen saldırıda maalesef 7 kişi katledilmiştir.

Son zamanlarda Kürt kimliği ve Kürtçe dilinin kullanımı gerekçe gösterilerek gerçekleşen saldırılara  daha önce Sivil Toplum Örgütleri olarak dikkat çekmiş, yaşanan saldırıların; yıllardır süregelen toplumsal, ekonomik ve siyasi politikalardan bağımsız olmadığı, toplumsal kutuplaşmaya sebep bu saldırıların münferit ve salt adli olaylar olarak görülemeyeceği, şiddet dili ve politikalarına eklenen ayrımcı uygulamaların, saldırılar karşında kolluk güçlerinin önlemler hususunda zaafiyet göstermesinin ve etkin yargısal faaliyette bulunulmamasından kaynaklandığı defaaten kamuoyuyla paylaşılmıştı.

Özellikle de son yıllarda ülkeye ve siyasi hayata hakim olan kutuplaştırıcı dilin  bu yönlü nefret söylemli ve ırkçı saldırıların oluşumuna etki ettiği, kullanılan bu  ayrımcı dilin, toplumda telafisi olmayan olaylara zemin sunacağı her fırsatta dile getirilmiştir.

Maalesef bütün bu uyarılara rağmen ısrarlı bir şekilde yaşanan bu vahim hadiseler, gerek  mülki amirler gerekse adli makamlarca münferit birer adli vaka olarak görülmeye/gösterilmeye çalışılmış ve bütün resmi açıklamalarda bu yönde yapılmıştır. Yaşanan nefret söylemli ve ırkçı saldırıların salt adli vakalar olarak gösterilmesini eleştiren, yaşanacak daha vahim olaylara dair kaygı paylaşan,  alınması gereken tedbir ve önlemleri hatırlatan ve etkin bir soruşturma talebinde ısrarcı olan STK’ların bu talepleri her defasında görmezden gelinmiş ve hatta STK’lar hedef haline getirilmiştir.

Yaşanan son olayla Türkiye’de yaygınlaşan nefret söyleminin, kolluk güçlerinin bu tür olaylardan sonra gerekli güvenlik önlemlerini alma konusundaki yetersizliği ve etkin yargısal faaliyette bulunulmamasının bu katliamlara davetiye çıkardığını bir kez daha görmüş bulunmaktayız.

Aşağıda imzası olan kurumlar olarak öncelikle bu katliamda yaşamını yitiren ailemize rahmet diliyor, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı diliyoruz.

Kürtlere yönelik yaşam hakkı başta olmak üzere ağır insan hakları ihlallerine yol açan bu saldırıları kınıyoruz. Kürt kimliği ve Kürtçe dilini kullanmaktan kaynaklı  her türlü ırkçı saldırılara zemin hazırlayan toplumsal barışı ve birarada yaşama kültürünü zedeleyen politikalardan ve söylemlerden vazgeçilmesini, ırkçı saldırıların önüne geçmek için herkesi ortak tepki koymaya davet ediyor, etkin  bir şekilde bütün yönleriyle soruşturmanın yürütülerek faillerin cezalandırılmasını, ihmali olan kamu görevlileri hakkında da idari ve adli soruşturmaların başlatılmasını talep ediyoruz.”

Açıklamada imzası bulunan kurumlar şöyle:

Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Ticaret Ve Sanayi Odası (DTSO), Diyarbakır Ticaret Borsası (DTB), İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi (İHD), TMMOB Diyarbakır İl Kordinasyonu, Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Tabip Odası ,Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİAD),Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği (DOGUNKAD),Ortadoğu Sanayici ve Girişimci İş İnsanlar Derneği(OSGİAD), Diyarbakır Serbest Muhasebeci Mali Müşaviler Odası (DSMMMO), Güneydoğu Tekstil, Sanayi ve İş İnsanları Derneği (GÜNTİAD) , Diyarbakır Kadın Meclisi,TOBB Kadın Girişimciler Kurulu, Amed Kesk Şubeler Platformu , Disk Bölge Temsilciliği ,Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilciliği (TİHİV), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi , Diyarbakır Eczacı Odası, Diyarbakır Diş Hekimleri Odası , Diyarbakır Veteriner Hekimler Odası, Sosyal Hizmetler Uzmanı Derneği, Rosa Kadın Derneği, Rengarenk Umutlar Derneği

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.