Toplumsal Paranoya

Toplumsal Paranoya

Dr. Serdar Budak

A+A-

Güneyli Kürtlerin geçen hafta sonu (25 Eylül 2017) referanduma gitmeleri ve kendi geleceklerini demokratik şekilde belirleme istekleri, bölge devletlerinin alışıldık sert tepkilerine maruz kalsada uluslararası gündemde ilk sıraya oturmuş görünüyor.

Bir yanda kürt halkına ”kardeşiz", "akrabayız", "bin yıllık ortak tarihiz” derken diğer taraftan da bu halk düşman ilan ediliyor, insanca yaşamaları ipotek altına alınmaya çalışılıyor. Bu devletlerin (İran, Irak, Türkiye) dünyada olup biten bu türden gelişme, ayrışmaları genelde desteklerken Örneğin; Kuzey Kıbrıs, Kosova, Bosna, Filistin, Sudan; ama sıra  Kürt halkına gelince  aynı ülkeler hep bir ağızdan karşı çıkıyor, paniğe kapılıyor, telaşlanıyorlar.

 

Özellikle Türk devleti

 Bu telaşınız yeni değil, 1920 lerde, Musul-Kerkük  görüşmelerinde, 1950 lerde Mısır da Kürtçe, radyo açılacakken kıyametleri kopardınız, bu radyo yayını ülkemizi böler dediniz. 1970 lerde Saddam’ın Kürtlere otonomi verme eğilimine karşı Saddam’a kapalı kapılar ardına koşarak destek sundunuz. 1980 lerde İsveç’te Kürtçe çocuk kreşi açılırken de, ”bu çocuklar ülkemizi böler” diye isyan ettiniz. Ama diğer yandan Türkiye de Kürt yok dediniz ve olmayan bu halkın Türkiyeyi bölmesinden korktunuz.

Siz anlaşılan bu paranoya ile bir müddet daha yaşıyacaksınız.

Kürtler, kürdüm deyince, milliyetçi,

Haklarını isteyince-bölücü, ayrılıkçı,

Referanduma gidince de SAVAŞ dediniz.

Koro sanatçıları gibi hep bir ağızdan hep aynı notadan çaldınız,

Saldırdınız, saldırıyorsunuz. 

 Siz tarihte Kürtlerin lehine olan bütün gelişmelerde bir yabancı güç aradınız.

Yıllarca İngiliz parmağı dediniz, bu demode olunca Amerika’nın Ortadoğu projeleri, bu da tutmayınca İsrail oyunu, ikinci İsrail diye kamuoyuna tehşir emteye ve müslüman halkın dini yanını okşuyarak sonuç almaya çalıştınız. Her seferinde öküzün altında buzağı aradınız. Ama siz aynı durumda bütün bu (ABD; İNGİLTERE İSRAİL) devletlerle içiçe oldunuz ve olmaya devam ediyorsunuz. Onların ekonomik ve askeri desteğiyle ayakta duruyor ve Kürt halkına karşı zalimlik yapıyor, savaş yürütüyorsunuz. 

Bu soruna oturup demoktatik ve barışçıl şekilde çözüm bulunması yerine, hep tehdit ve zor kullandınız.  Kürtlere, kalleş, nankör, güvenilmez, hain ve olmadık 1001 aşağılık sıfatlar yakıştırıyor.

Ellerinde bıçak, kimi Barzaninin nefes borusunu, kimi şah damarını kesmekten bahsediyorlar. Çoğu Kürt liderlerinin orasını, burasını kesmek düşüncesi ile meşgul.

 

Bu ne cehalet bu ne vahşet…

Kitleyi sürekli propaganda ile etkisi altına alan bir kısım  Türk medyası halkda  toplumsal bir psykos yaratıyor. Yani sürekli yalana dayalı propaganda ve sonunda halkı yalanlara inandırma metodu. Bir anlamda savaşa hazırlama metodu...

 

Bütun bu provakativ yaklaşımlara rağmen;

Karşı taraf da (Kürt cephesinde) görünen o ki bütün bu olup biten gelişmeler soğuk kanlı bir şekilde değerlendirilmeye çalışıyor. Referandumun bölge devletlerince kabullenmesinin zaman alacağının bilincindedirler. Bu devletler şu anda siyasi bir şok yaşadıkları ortada. Durum böyle olunca bunların olmaz olumsuz beyanları, rıcid ve impulsiv davranışlarının olabileceğini hesaplıyorlar. Normalde bir devlet politikasının duygular ile yapılmıyacağını yapılsa bile bunun uzun erimli olmamayacağını Kürt liderler bilmektedirler.

Referandum sonucunun kendilerine verdiği güven ve yasal durum Güneyli kürt liderlerin pozisionlarını güçlendirmiş özgüvenlerini  artırmıştır.  Kürt halkının %93 yakın EVET Oyu çok doğal olarak  Sayın Barzani ve diğer güneyli Kûrt  liderlerinin  gelecekteki görüşmelerde elini sağlamlaştırmıştır . Kürt yönetimi sakin, makul, provakasiona gelmeden halklar arasındakı tarihi ilişkilere ve dostluğa  zarar vermeden  düzgün  bir güzergahta illerlemektedirler. 

İçerde de, referandum süresi ve sonrası (%93 EVET Oyu  kendi başına ulusal birliğin pekiştiğinin ciddi bir ölçütdür) ulusal birlik  konusunda atılan ciddi adımlar  , parlamentonun işlevlik kazanması  ve son alınan kararlar Kürt halkının önündeki engellerin bir bir kırıldığının göstergesidir.

Güneyli liderlerin bu asil ve onurlu duruşu ulusal ve uluslararası arenade büyük bir taktir görmüştür.

Bundan her aklıbaşında Kürdün gurur ve onur duyması gerek.

Stockholm, 02-10-2017

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.