OHAL’i kalıcılaştıracak torba yasa derhal geri çekilmeli

OHAL’i kalıcılaştıracak torba yasa derhal geri çekilmeli

.

A+A-

TİHV ve İHD, OHAL’in kalıcılaşmasına neden olacak torba yasa teklifinin derhal geri çekilmesini talep ederek, “Bu yasa teklifinin kabul edilmesi toplumun tüm haklarının kullanımının önemli ölçüde tahribine yol açacak” dedi.

 

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) OHAL uygulamalarının süresini uzatan düzenlemeler içeren torba yasa teklifiyle ilgili ortak basın açıklaması yaptı.

TİHV ve İHD, "Siyasal iktidarın gücünü sınırlandıran anayasacılık ilkesi ve kuvvetler ayrılığının terkedilmesine, hukuki ve siyasi öngörülemezliğin, keyfiyet ve belirsizliğin kamusal alana hakim kılınmasına vesile olan fiili OHAL rejiminin daha da kalıcılaşmasına ve pekişmesine yol açacak olan 9 Temmuz 2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulan 'Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' derhal geri çekilmelidir" dedi.

"Torba yasalarla içerik görünmez kılınıyor"

AKP'nin Meclis komisyonunda görüşülmeye devam eden torba yasa teklifinin, yasa yapma tekniğinde ulaşılan keyfiliğin boyutlarını ve bunun demokrasinin işleyişinde yol açtığı ağır tahribatı bir kez daha açıkça gösterdiğini ifade eden insan hakları örgütleri şöyle dedi:

"Siyasal iktidarın çok sık başvurduğu bu tür 'torba yasa'lar, bir yandan ihtisas komisyonlarının, dolayısıyla da parlamento denetiminin devre dışı bırakılmasına, diğer yandan da getirilen yasa düzenlemesinin içeriğini görünmez kılarak gerek parlamento içi gerek parlamento dışı muhalefetin işlevsizleştirilmesine, yani yurttaş katılımının engellenmesine yol açtığı için demokratik teamüller açısından çok sıkıntılı, hatta kabul edilmez bir yasa yapım tekniğidir. TBMM'ye sunulan, iki maddesi yürürlükle ilgili olmak üzere, toplam 23 maddelik son torba yasa teklifi de 21 ayrı kanunda ciddi ve önemli değişiklikler öngörmektedir."

Yeni torba yasa teklifi ile de OHAL rejiminin fiilen üç yıl daha uzatılması, böylelikle adeta kalıcılaştırılmasının öngörüldüğünü ifade eden TİHV ve İHD, ek gözaltı süresi ve kamudan ihraçlarla ilgili düzenlemelere dikkat çekti:

"Teklifin 12. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da defalarca kabul edilemezliği ifade edilmesine karşın, ek gözaltı süreleriyle toplamda 12 güne varan mevcut gözaltı süresi uygulamasına "terörle mücadelenin etkin bir şekilde sürdürülmesi" gerekçesiyle üç yıl daha devam edilmesi öngörülmektedir.

"Teklifin 22. Maddesi ise yine "terörle mücadelenin etkin bir şekilde sürdürülmesi" gerekçesiyle kamu görevlilerinin görevden uzaklaştırılması, ihracı, rütbelerinin alınması ve mesleğe ilişkin unvanların kullanılmaması gibi tedbirlere dair ilgili düzenlemelerin üç yıl daha yürürlükte kalması öngörülmektedir."

İnsan hakları örgütleri, bu düzenlemelere (KHK'lara) dayanılarak OHAL döneminde yaklaşık 140 bine yakın kamu görevlisinin keyfi bir şekilde ihraç edildiğini ve "haklara sahip olma hakkı"ndan mahrum bırakıldığını hatırlattılar.

TİHV ve İHD torba yasa teklifinin sonuçlarını şöyle sıraladı:

• Resmi OHAL döneminde çıkarılan ve daha sonra kanun haline getirilen KHK'ların yanı sıra, pek çoğu OHAL gerekçesiyle ilgisiz alanlarda 300'den fazla yasada yapılan değişikliklerin de mevzuata dahil edilerek kalıcılaştığı;

• 31 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren 7145 Sayılı "Yeni Güvenlik" Yasası ile geçici olarak yürürlükte olan maddeler dışındaki tüm maddelerin kalıcı olarak düzenlendiği;

• 31 Aralık 2020 tarihinde yürürlüğe giren "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun" ile derneklerin yönetim organlarında yer alanların görevden alınabilmesi ve yerine "kayyım atanması" dahil, örgütlenme özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlanması girişiminde bulunulduğu;

• Zaten resmi OHAL döneminde çıkarılan 674 sayılı KHK ile belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanmasının önünün açılması ve buna dayalı olarak çoğunluğu HDP'li olmak üzere çok sayıda belediye başkanının görevden alınarak yerine kayyım atandığı;

• Buraya kadar ifade edilenlere ek olarak, son dönemde İstanbul Sözleşmesi'nin feshi; İstanbul ilinde Emniyet Genel Müdürlüğünün doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı takviye hazır kuvvet müdürlüğü kurulması ile ilgili Cumhurbaşkanı Kararları; Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Taşınır Mal Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik gibi çeşitli yönetmelikler; ses ve görüntü kaydı alınmasını yasaklayan Emniyet Genel Müdürlüğü Genelgesi gibi genelgeler;

• Dahası "ben devletim" ya da "gönlümüz razı olmadı" ya da "bana göre suçtur" gibi sözel ifadeler ile somutlaşan keyfi yönetme pratiklerinin rejimin karakteristik özelliğine dönüştüğü;
gerçeği ile birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, siyasal iktidarın gücünü sınırlandıran anayasacılık ilkesi ve kuvvetler ayrılığının terkedilmesine, hukuki ve siyasi öngörülemezliğin, keyfiyet ve belirsizliğin kamusal alana hakim kılınmasına vesile olan fiili OHAL rejiminin daha da kalıcılaşmasına ve pekişmesine yol açacağı aşikardır.

Torba yasanın önümüzdeki üç yıl içinde yapılacak olası seçimlerin fiili bir OHAL rejimi altında gerçekleşmesine yol açacağını vurgulayan insan hakları örgütleri, "Bu yasa teklifinin kabul edilmesi toplumun tüm haklarının kullanımının önemli ölçüde tahribine yol açacak, siyasal iktidarı hak temelli bir rejim fikrini terk etme sürecinde geri dönülmez bir noktaya getirecektir" dedi.

Bianet

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.