Kibar Ama Cesur Bir Kürt: Kemal Badıllı

Kibar Ama Cesur Bir Kürt: Kemal Badıllı

Badilî aşiretine mensup olan Kemal Badıllı 1923 yılında Urfa merkeze bağlı Axizxan köyünde dünyaya geldi. Babası, Badilli Sait Bey, annesi ise Zeyde Xanım’dır.

A+A-

Osman AYDIN

Badilî aşiretine mensup olan Kemal Badıllı 1923 yılında Urfa merkeze bağlı Axizxan köyünde dünyaya geldi. Babası, Badilli Sait Bey, annesi ise Zeyde Xanım’dır.

Kemal Badıllı İlk ve Orta okul eğitimini Urfa’da, Lise eğitimini İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1950’de mezun olup, Urfa’ya dönerek avukatlık yapmaya başladı.

1961 yılı seçimlerinde Yeni Türkiye Partisi’nden Urfa Milletvekili seçildi.

Son derece centilmen ve nazik biri olduğu için “Cenab-i Kürt” sıfatı ile anılıyordu. O profesyonel bir Kürdolog ve yetkin bir hukukçuydu.

1965 yılında “Türkçe İzahlı Kürtçe Grameri - Kurmancî Lehçesi” isimli değerli eserini yayımladı. Bu arada Kürtçe sözlük çalışmasını sürdürüyordu. 60.000 kelimeden oluşacak bir projeydi bu. Fakat erken ölümü nedeniyle bu eseri yayımlayamadı.

1975 yılında İstanbul’da hayata veda etti.

Onun çalışmaları arasında:

- Türkçe İzahlı Kürtçe Gramer - Kurmancî Lehçesi, (yayınlandı)

- Türkçe Açıklamalı Kürtçe Lügat,

- Kürtlerin Sosyolojik Durumlarıyla İlgili İlmi Bir Etüt,

- Şiirê Kurdî.

Yeni Türkiye Partisi’nden Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Yusuf Azizoğlu ile CHP’li İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata arasında yaşanan siyasi gerginlik meclise taşınmış ve Bekata, Azizoğlu’na meclis kürsüsünden “Türküm” demesini istiyordu. O dönemde İmar ve İskân Bakanı olan Diyarbakır Milletvekili Recai İskenderoğlu ile Kemal Badıllı meclis kürsüsünden çok önemli konuşmalar yapmışlardı.

Kemal Badıllı 30.6.1964 günlü oturumda yaptığı konuşmada şöyle diyordu: “Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyeleri, bu hususta, yani Kürtçülük ve Kürtlük mevzuu hususunda konuşmak çok isterdim. Fakat biraz önce gerek Sayın Sıtkı Ulay'ın ve gerekse Hıfzı Oğuz Bekata Beyin burada samimî diyebileceğim ifadelerinden bu mevzuun hakikaten bugünkü atmosfer içerisinde ortaya atılması veya atılmaması şeklinde bir karara varmak hususunda düşündüm. Netice şu: Muhterem arkadaşlarım, âcizane kanaatime göre bu mesele 40-50 seneden beri devam etmektedir. Acaba mesele konuşulmamakla bir fayda temin edecek midir? Asla, Bence bir hastaya sen rahatsın, iyisin, bir şeyin yok demekle o iş bitmez. Bu hastalığı teşhis etmeli, devası ne ise onun tedavisine başlanmalıdır. Mesele nedir? Mesele şu arkadaşlar: Saklamaya lüzum yok; bugün Türkiye'de bir Kürt ve Kürtçülük dâvası vardır. Bunu inkâr etmekle mevcudiyetini izale edemeyiz.”

Ayrıca 55 Kürt kanaat önderinin sürgün edilmesiyle de ilgili olarak meclise soru önergesi vermiş ve TBMM’nin ortak oturumunda Siirt Senatörü Abdüllatif Aykut’la birlikte meclis kürsüsünde Kürtlerin haklarının tanınmasını, Kürtlerin ayrı bir millet olduğunu, herkes gibi onların da haklarının ve adaletin sağlanmasını isteyen bir konuşma yapmıştı. Bu olaydan sonra Yeni Türkiye Partisi’ndeki arkadaşlarıyla aralarında ayrılıklar oluştu ve partiden istifa etti.

Onu rahmetle ve saygı ile anıyorum.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.