Hülya Koçyiğit, Söylediklerinizin Savaş Suçu Olduğunu Biliyor Musunuz?

Hülya Koçyiğit, Söylediklerinizin Savaş Suçu Olduğunu Biliyor Musunuz?

Roza Kurd

A+A-

Bir kürt olarak, bir Kürt kadını ve bir anne olarak yıllardır doğru dürüst, bir gece tam uyuduğumu hiç hatırlamıyorum. Uyanıyorum ve her uyandığımda ister istemez bir haber turuna çıkıyorum; Yarım kulakla uyuduğum birkaç saatte acaba ne oldu, ülkemin neresinde bombalar düşüyor, kaç savunmasız kadın yaşlı ve çocuk öldürüldü? Kimlerin evine yine ateş düştü, diye düşündükçe yüreğim sığamaz oluyor göğüs kafesime.

Bugün haber turumda bir zamanın Starı ve çocukluğumda filmlerini seyretiğim Hülya Koçyiğit’in haberlerde yer alan Afrin işgali için söylediklerini okuyunca önce bir irkildim, doğru mu acaba, diye düşündüm! Tekrar okudum…

Utandım, gerçekten utandım, bir insan olarak, bir kadın olarak, bir anne olarak çok utandım. Vicdanım sızladı. Bir anne olarak seslenmek istiyorum: ’Hülya Koçyiğit,  Anne olduğunu biliyorum, belki torunlarınız da vardır. Siz hiç duygulanmıyor musunuz, vicdanınız sızlamıyor mu, sokaktan geçerken oynayan çocuklarla karşılaşınca, onların gözlerine nasıl bakacaksınız?’

Bu söylediklerinizle savaşta taraf olmaya çalıştığınızı ve savaşı teşvik ettiğinizi görmüyor musunuz, bilmiyor musunuz? Bu söylediklerinizin savunmasız Kürt çocuklarının körpe vücutlarının paramparça olmasının teşviki olduğunu,  hüsran ve gözyaşı olduğunu göremiyor musunuz?

Kendi topraklarında haksız saldırılar sonucu düşüp ölen, paramparça olan, savunmasız binlerce sivil Kürd kardeşim için bu birkaç satırlık yazıyı yazıyorum.

Sayın Hülya Koçyiğit!

Öncelikle senden, bir aydın Türk kadını, bir anne, anneanne olarak; İslamcısı, ulusalcısı, milliyetçisi, iktidarı ve muhalefetiyle, toplumun büyük bir kısmının ‘10. Yıl Marşı’yla, Yürüyelim Arkadaşlar’ dediği  ve ’Bizi Afrin’e gönder Reis’ naralarını attığı bir ortamda;  ‘Durun, nereye yürüyorsunuz, ne yapıyorsunuz, Reis sizi neden Afrine göndersin’diyeceğin yerde, bak sen ne diyorsun:

"Afrin bir mecburiyet, Bıçak kemiğe dayanmıştı. Başka türlü haraket edemezdik. Hem de hakımız bu. Çünkü tecavüze uğruyoruz. Terörden kimse bizim kadar çekmemiştir. Artık yeter. Bir de insanın gücüne gidiyor, NATO ülkesiyiz, Amerika’nın dostuyuz. Ama Amerika bize düşmanlık yapan PKK’ye destek veriyor. Tüm bunlar insanı isyan ettiriyor. Şu an yaptığımız haklı bir meşru müdafaa. Sınırımız ne kadar güvenli olursa biz de o kadar huzurlu oluruz.”.

Hülya Hanım! Aslında bu söylediklerinle  ’Savaş suçu’ işlediğinin farkında mısın? Şikayet eden olursa Serebrinca Celatları gibi Lahey’deki uluslararası muhakemeyi boylarsın, biliyor musun! Anlayamadım, senin sınırını tehdit eden kim, toprağından gözü olan kim! Sana ve ülkene tecavüz eden kim? Kimse senin ülkeni işgal etmemiş ve kimsenin öyle bir düşüncesi de yok.

Ama kendi iç ve dış politikasını Kürtler’in yok sayılması ve Kürtlerin hiçbir hak ve özgürlük elde etmemesi üzerine kuran bir rejimin; içerde toplumu korkuyla yönetmek istediği için OHAL’i bir  fırsat olarak gören bir iktidarın,  savaş kararını ‘’ülke lehine’’ bir adım olarak görmek, iktidarın yanlışlarına ortak olmaktan başka bir şey değildir.

Vatanseverlikten bahs ediyorsunuz; ama eğer gerçekten de vatanınızı seviyorsanız,  aklını, sağduyusunu kaybetmiş bir iktidarın peşine takılmayı değil, bütün bu yapılanlardan endişe duyarak, empati kurarak, her halkı  kendiniz gibi görerek bu gidişe ‘dur’ demeyi seçmeniz gerekir.

Hülya Hanım! Ağır aksak da olsa var olan hak ve özgürlükleri ortadan kaldırıldığı, hukukun işlemediği, tüm devlet kurumlarının yok sayıldığı, hapislerde artık yer kalmadığı, bir ortamda; ’Dışardan devletimize saldırı var, savaşmalıyız’  diye tüm toplumu kendisine ittiat etmeye zorlayan; bu baskılara boyun eğmeyen herkesi ‘’terör örgütü propagandası yapmakla’’, ‘vatan hainliği’ ile  suçlayan bir iktidar gerçekliğini görmemek için sen ve senin gibi sayısız sanatçı, yarın , öbür gün insanlık vicdanı karşısına nasıl çıkacaksınız?

Hülya Hanım, bu söylediklerinizle, düşünmeden savaşa destekçi olarak, iktidarın yaydığı korkuya teslim olmak, başta biz kadınlar ve anneler için büyük bir utançtır.

2018-02-26

Roza  Kurd

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.