Süleymani’nin ölümü ve uzlaşma kaderinin iptali

Süleymani’nin ölümü ve uzlaşma kaderinin iptali

Süleymani’in ölümü, Saddam sonrası Irak’ta Şiilerle kurulan temas ve ilişkilerin sonuna gelindiğini anlatır. Şii çoğunluğu kontrol etme siyaseti, ABD’yi Irak sahasında İran ile kısmi uzlaşma mutabakatlarına sürüklemişti. Şimdi bu sürüklenme süreci son bul

A+A-

Ali Fikri Işık

Hegel, affetmeyi “yazgının iptali” olarak değerlendiriyordu. İntikam döngüsünü kıran, tek “karşılıksız edim affetmedir” diye yazıyordu. Ama Trump affetmedi. Olabilecek en maliyetsiz bir suikastla, eski zaman şövalyelerinin tam aksine, kendini kılıç mesafesinden sakınarak, Kasım Süleymani’yi günah keçisi ilan ederek öldürdü. Katilin sıfır riskle ortadan kaldırdığı fail, aslında bu geleneğin Ortadoğu’daki mucitlerinden biriydi. Kasım Süleymani’yi bu tür cinayetlerin karanlık prensi olarak ilan etmek, ona haksızlık yapmak sayılmaz. Fundamentalist molla rejimin tetikçisi, aslında bir nekrofiliydi ve yazdığı tek metin ölüm şarkılarıydı. Bir düşüncenin arılığı, doğruluğu ve kutsallığını korumak için yaratılmış olan her şeyi yok etmeye yeminliydi. O yok ederken yok edildi.

Ortada duran kocaman soru şu; Kasım Süleymani neden dün değil de şimdi bertaraf edildi? 90’lı yılların sonundan öldürüldüğü güne kadar, faaliyetlerini alenen ve kesintisiz olarak sürdüren bu simge adam neden şimdi, bugün yok edildi? Bu soruya beni de ikna eden net bir yanıt oluşturup gerekçelendirmem şimdilik uzak bir ihtimal ama bazı genel geçer nedensellikleri ayıklayarak, kısmen bu soruya yanıt oluşturulabilir düşüncesindeyim.

Her şeyden önce eylemin zamanlaması, yeri ve biçimi, bu hadisenin geleneksel ABD - İran ihtilafıyla ilgili olmadığını ima ediyor. Eğer bu tespit doğruysa Ortadoğu’da topyekûn bir İran - ABD savaşı beklentisi içinde olmak çok mantıklı görünmez. Eylemin biçimi ve hedef olarak Kasım Süleymani’nin seçilmiş olması, bana her şeyden önce, ABD’nin Ortadoğu politikası içinde Irak’ın seçkin ve öncelikli yerine işaret eder. Suriye’den farklı olarak Irak, ABD’nin suikast dahil her şeyi yaparak, korumak zorunda olduğunu hissettiği büyük çıkarlarını anlatır. Bu eylem her şey bir tarafa, Irak’ın ABD için vazgeçilmez olduğunu bir kez daha herkese hatırlattı.

Kasım Süleymani’yi öldürme nedeni, 2003’te ABD’nin Irak’ı işgal etme nedeniyle aynı şeydir. Merkezi Irak hükümetinin yapılandırılmasında ortaya çıkan yakıcı rekabetin faturasından biri Kasım Süleymani’ye çıkarıldı. Dolayısıyla birilerinin iddia ettiği gibi, bu suikast stratejik derinlikten yoksun bir eylem ve karar değil, tam tersine zaten var olan derin stratejik akıldan beslenen, hedefi açık ve amaçları belli bir stratejinin dışavurumudur.

Süleymani’in ölümü, Saddam sonrası Irak’ta Şiilerle kurulan temas ve ilişkilerin sonuna gelindiğini anlatır. Şii çoğunluğu kontrol etme siyaseti, ABD’yi Irak sahasında İran ile kısmi uzlaşma mutabakatlarına sürüklemişti. Şimdi bu sürüklenme süreci son buldu. Irak’ta baş gösteren sivil protestoların iktidar karşıtlığı karakteri, Süleymani’nin müdahalesiyle ABD karşıtlığına dönüştü ve ok yaydan çıktı. Yeni süreç Süleymani’nin feda edilmesiyle olabilecek en yüksek seviyede kartların açılmasıyla başlamış durumda.

Elbette bu potansiyelin bütün Ortadoğu’yu yakıp yıkma ihtimalini hiç akıldan çıkarmıyorum. Teorik olarak bu ihtimal var ama bu ihtimalin ilk sahası mutlaka Irak toprakları olacak. Çünkü bilek güreşinin ilk ve öncelikli sahası burası. Bunun anlamı şudur; Güney Kürdistan ateş çemberinin tam içindedir. Federal Irak devletinin anayasal partneri olan Güney Kürdistan yönetimi, herkesten daha çok bu yakıcı sürecin etkisini hissedecektir.

ABD’nin Irak’ta çok ciddi çıkarları var ve bu ciddi çıkarlar, çok ciddi ittifakların kapısını her an aralayabilir. Burada önemli olan filler tepişirken, ezilen çimen vaziyetine düşmemektir. Bir dostumun yaptığı uyarıyı çok doğru ve yerinde buluyorum. Kasım Süleymani suikastından sonra olası gelişmelere dair alınacak tavırlar, mutlak surette Güney Kürdistan siyasetine entegre edilmelidir. Güney yönetiminin izleyeceği siyaset bütün Kürtlerin siyaseti olmak zorunda.

Bu yazı ilk olarak K24’de yayınlanmıştır

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.