Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik:
Diyarbakır Barosu’na üye bir grup hukukçunun, ABD'nin Ankara Büyükelçisi’ne göndermiş oldukları mektubu destekliyoruz
Diyarbakır Barosu’na üye Av. Sedat Çınar, ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack'ı, Rojava Kürdistanı halkının taleplerine karşı takındığı tutum nedeniyle kınayan ve Kürtlerin meşru taleplerini tanımaya çağıran bir mektup gönderdi. Daha sonra isimleri aşağıda sunulan Diyarbakır Barosu’na üye bir grup hukukçu da bu mektubu imzaladılar.
Yukarıda isimleri yazılan saygıdeğer hukukçularımızın bu mektubunu destekliyor, imzamızı koyuyoruz ve ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack'ı, Rojava Özerk Yönetimi’nin taleplerine karşı takındığı tutum nedeniyle kınıyor ve Kürtlerin meşru taleplerini tanımaya çağırıyoruz.
Diyarbakır Barosu Yönetimi’nin de imzaladığı mektup şöyle:
"Bilginiz dahilindedir ki, Osmanlı İmparatorluğu'nun devletin merkezileştirilmesi politikaları kapsamında, Kürt Beylikleri ve Emirliklerinin özerk yapıları ortadan kaldırılmış, zorla merkeze bağlanmaları sağlanmıştır. Bu süreç, Kürt halkının son iki asırdır devam eden çatışmalı ve sancılı tarihinin temelini oluşturmuştur. Her ne kadar bu mücadele yenilgiler, kan ve gözyaşıyla dolu olsa da, Kürt halkı inkarı ve esareti kabul etmeyerek, varlık, özgürlük ve eşitlik mücadelesini 200 yıldır sürdürmektedir. Son 50 yılda İran, Irak, Türkiye ve Suriye’de 500 binden fazla Kürt bu uğurda hayatını kaybetmiş ya da öldürülmüştür. Kürtler, insanlığın ortak düşmanı IŞİD’e karşı Irak ve Suriye’de uluslararası koalisyonun bir parçası olarak savaşırken, kanlarıyla ve canlarıyla inkâr edilemez bir bedel ödemiştir.
Ancak sizin, Suriye ve Irak Kürtlerinin taleplerini yok sayan 'tek millet, tek devlet, tek ordu, tek Suriye' söyleminiz, bu onurlu mücadeleye gölge düşürmekle kalmamakta, aynı zamanda Birleşik Devletler’in kuruluş felsefesi olan özgürlük ve halkların kendi kaderini tayin hakkı ilkelerini de zedelemektedir. Amerikan kurucu babalarından Thomas Jefferson, 'Hükümetler meşruiyetini halkın rızasından alır.' derken, sizin savunduğunuz 'tekçilik' ve 'Osmanlı millet sistemi', farklı kimliklerin eşitlik taleplerini değil, aşırı merkezci devlet aygıtının tahkimini hedeflemektedir.
Kürtler, insanlığın ortak düşmanı IŞİD’e karşı savaşırken yalnızca kendi özgürlükleri için değil, insanlık adına da bedel ödemiştir. Müttefikiniz olan Kürtlerin bu fedakarlığını 'onlara borcumuz yok' diyerek yok saymak yalnızca nankörlük değil, aynı zamanda ahlaki bir körlüktür. Daha da vahimi, üniter ve merkeziyetçi söyleminiz, HTŞ gibi radikal terör gruplarını cesaretlendirme tehlikesi taşımaktadır. Bu gruplar, Ezîdî ve Hristiyan kadınlara cinsel kölelik dayatan, Kürtleri, Arap Alevilerini, Dürzileri ve diğer azınlıkları hedef alan, kendileri gibi düşünmeyenleri vahşice yok eden bir zihniyetin temsilcileridir. Sizin söylemleriniz, IŞİD üniformasını çıkarıp kravat takan bu barbarların, Suriye’de Kürtler ve diğer farklı topluluklara yönelik yeni saldırılarını meşrulaştırabilir, teşvik edebilir ve yeni çatışmalara zemin hazırlayabilir. Bu yaklaşım, bölgeyi daha derin bir kaosa sürükleme riski taşımaktadır.
Kürtlerin federasyon, özerklik gibi 'ademi merkeziyetçi' statü talepleri, bir ayrıcalık ve ayrımcılık değil aksine Suriye’de demokratik bir düzenin tesisi için gerekli asgari taleplerdir. Bu talepleri yok saymak, barışı değil, çatışmayı besler. Adaşınız Thomas Jefferson’ın kalemiyle soruyoruz: 'Bir halkın iradesini ve taleplerini yok sayarak, dünün barbar teröristlerinin yöneteceği bir devlette nasıl adil bir düzen kurmayı umuyorsunuz?'
Son açıklamalarınıza duyduğumuz öfke ile size sesleniyoruz: Kürt halkının haklı ve meşru taleplerine saygı gösterin! Çünkü bu toprakların tarihini anlamadan yazmaya kalktığınız senaryo, ne Kürtlerin ne de diğer mazlum halkların hakikatine tekabül etmiyor. Adalet, halkların sesine kulak vermekle mümkündür.
Sizden beklentimiz; müttefiklik ruhuna sadık kalarak, Kürt halkının ödediği ağır bedeli unutmadan, Kürt halkının ve Suriye’deki diğer toplulukların meşru taleplerine saygı duyan bir tutum sergilemenizdir. HTŞ ve benzeri yapıların elini güçlendiren, barbar zihniyetlere cesaret veren söylemler yerine; farklılıkları kucaklayan, dezavantajlı grupları güvende tutan ve barışı önceleyen bir vizyon ortaya koymanızı umuyoruz. Bu mektup, bir halkın öfkesinin ve umudunun sesidir. Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesinde, Jefferson’ın özgürlük mirasının payının da olduğunu hatırlatarak; bundan sonraki konuşmalarınızda bu sese kulak vermenizi umuyoruz.
Saygılarımızla."