KÜRTLERİN BAŞ EĞMEZ LİDERİ: MELA MUSTAFA BARZANİ

KÜRTLERİN BAŞ EĞMEZ LİDERİ: MELA MUSTAFA BARZANİ

Kürtlerin efsanevi lideri Mela Mustafa Barzani’nin yaşamını, mücadelesini, siyasi ve askeri başarılarını bir yazı çerçevesinde anlatmak, sınır koymak çok zor.

A+A-

 

Doç.Dr.Ekrem Önen

Kürtlerin efsanevi lideri Mela Mustafa Barzani’nin yaşamını, mücadelesini, siyasi ve askeri başarılarını bir yazı çerçevesinde anlatmak, sınır koymak çok zor.

Daha iki yaşındayken annesi ve yengesi ile (ağabeyi Şeyh Abdüsselam’ın eşi) Diyarbakır'da hapis yatar. Oradan Eskişehir’e sürgün edilir. Çocukluğunun bir bölümü Eskişehir’de geçen Mela Mustafa Barzani, Porsuk Çayı'nda yüzmeyi öğrenir. Mela Mustafa Barzani'nin çocukken Porsuk Çayın'da attığı kulaçlar, onun tarihi uzun yürüyüşünden, Peşmergeleri ile birlikte Aras Nehri'ni geçip Rus sınırına dayanıp, sürgüne gitmesine kadar Kürt tarihinde çok önemli bir yer tutar.

2. Meşrutiyet’in ilanından kısa bir süre önce ağabeyi Şeyh Abdulselam bölgedeki Kürt aşiretlerini toplar ve Bâbıali’ye (Osmanlı Devletinin son döneminde sadrazamlık makamına ve hükümete verilen ismi) Kürt ulusal taleplerini içeren bir manifesto sunmak ister. Beş maddelik bir manifestoyu, Seyid Abdulkadir Nehri, Emin Ali Bedirhan ve Şerif Paşa’yada onaylatarak Babıâli’ye gönderir.

1913'te savaşın yeniden başlaması üzerine Şeyh Abdulselam, Kürtler arası birlik ve dayanışma ile uluslararası ilişkileri geliştirmek üzere Doğu Kürdistan’a geçer. Rajan'da Seyid Taha'yı, sonra da Şıkak Aşireti Reisi İsmail Ağa Samoko’yu ziyaret eder. Hoye'de Rus generallerle görüşmeler yapar ve oradan Tiflis’e gider.

Bir süre Rusya himayesinde Nahçıvan'da kalır. Aynı dönemde Bâbıali, Şeyhi ele geçirmek için başına ödül koymuştur. Şeyh Abdulselam, Güney Kürdistan’a geri dönüşünde Genêgecın köyünde sofi Abdullah’ın evine misafir olur, Sofi Abdullah onu şikâyet eder ve yakalatır. Şeyh Abdulselam, o dönemin subayı Fevzi Çakmak tarafından Musul’a götürülür ve yakın arkadaşları ile birlikte idam edilir. Musul Valisi Süleyman Nazif'in bu idamda büyük rolü olmuştur.

Şeyh Abdulselam'ın idam edilmesinden sonra kardeşi Şeyh Ahmed, mücadeleyi sürdürür. Aynı zamanda genç Mustafa Barzani de yavaş yavaş mücadeleye atılmaya başlar.

1916-1919 arası bölgenin tamamının İngilizlerin kontrolüne geçmesiyle, Kürt isyanları da devam eder. 1919'da Behdinan Ayaklanması sırasında Şeyh Ahmed güçlerinin iki İngiliz subayını öldürmesi Behdinan bölgesinde şiddetli çatışmalara neden olur.

Aynı dönemde Süleymaniye bölgesinde İngilizlere başkaldıran Şeyh Mahmud Berzenci, Kürt aşiretlerine mektup yazarak yardıma ihtiyacı olduğunu bildirir, Şeyh Ahmed bu mektuba olumlu cevap verir.

Mela Mustafa Barzani dönemi

Şeyh Ahmed, 1919 yılında Süleymaniye bölgesinde İngilizlere karşı isyan eden Şeyh Mahmud Berzenci'nin yardımına yetişmek üzere genç Mustafa Barzani komutanlığında bir birlik göndermiş, Barzani'nin birliği daha yoldayken İngilizler Kürt isyanını bastırıp Şeyh Mahmud'u yakalar. Bunun üzerine Barzani birliği ile geri döner.

1932 yılına kadar Irak merkezi hükümetini destekleyen İngilizlerle Kürtler arasında şiddetli çatışmalar sürer. İngilizlerin Barzanilere karşı başarısız olmaları onları daha da saldırganlaştırdı. 1932'de Kürdistan köylerine saldıran İngiliz uçakları 2 bin 380 köyden 360'nı bombalar.

Barzaniler dağlara ve Kuzey Kürdistan’a çekilmek zorunda kalır. Kuzey Kürdistan'dan Güney’e dönen Barzaniler, İngilizler tarafından Irak'ın değişik bölgelerine sürgüne gönderilir.

1934'te Musul’a, 1936’da Irak'ın orta bölgelerindeki Nasiriye'ye, 1940'da Süleymaniye'ye… Süleymaniye'nin bir Kürt şehri olması ve o dönem orada çok sayıda siyasi Kürt kadro ve örgütlerin faaliyet göstermesi Mela Mustafa Barzani için iyi bir fırsattı.

1943 yılında Irak'taki zor sürgün koşularında Barzani, Hêvi örgütüyle irtibata geçer. Hêvi’nin yardımıyla gizlice İran’a geçer ve Qazi Muhammed'le görüşür. O dönem İran da bulunan Rus askeri yetkilileri ile de görüşmeler yapar. Rus generaller, Barzani'ye İngilizlerin eline geçmemesi için İran’da kalmasını önerir. Barzani, Doğu Kürdistan’ın Mirava köyünde 1945 yılına kadar gizlice kalır. Bu süre içerisinde Doğu Kürdistan'da Barzani'nin farkına vardığı yegâne şey; Kürt ulusal kurtuluş mücadelesinin başarıya ulaşmasının ön koşulunun siyasal bir örgütün var olmasından geçmesidir.

Buradan hareketle 1945 yılında kurulan İ-KDP'yi örnek alarak, 16 ağustos 1946'da I-KDP'yi kurar. İran’da bulunan Rus ordusunun üstü kapalı desteği ve İran yönetiminin güçsüz durumunu göz önünde bulunduran Qazi Muhammed 26 Ocak 1946’da, Çarçıra Meydanı'nda Mahabad merkezli Kürdistan Cumhuriyeti’ni ilan eder. Ve Doğu Kürdistan'da bulunan Mela Mustafa Barzani’yi de General rütbesiyle yeni kurulan cumhuriyet ordusunun başına getirir.

11 aylık Kürdistan Cumhuriyeti, bölgedeki jeopolitik ve konjoktürel değişişimden dolayı yıkılır. Barzaniler önce Irak'a dönmeyi kararlaştırır. Aynı dönemde Barzani ABD'den iltica talebinde bulunur ancak kabul edilmez.

Mela Mustafa Barzani Irak-İran sınırında ağabeyi Şeyh Ahmed'e Sovyetler Birliği'ne gideceğini söyler. Böylece 41 günlük o tarihi, tehlikeli ve uzun yürüyüş başlar. Nihayetinde Sovyet Azerbaycanı sınırındaki Aras Nehri’ne varırlar. Orada onlarca gün bekletilir içeri alınmazlar. Sonunda geçmelerine müsaade edilir.

İşte burası, çoğu Kürt’ün başına gelen zorlukların 'en büyüğüydü’; çünkü Peşmergelerin hiç biri yüzme bilmiyordu! Barzani, Türkiye’de sürgünde çocuk yaşta öğrendiği yüzme sayesinde, yüzlerce Peşmerge’yi teker teker koltuğunun altına alıp karşı yakaya geçirdi. Mela Mustafa Barzani'yi, Barzani yapan, onun bu baş eğmez inancıdır…

Barzaniler, Azerbaycan’a ilk geldiklerinde M.C. Bakırov'un emriyle Bakü yakınlarında bulunan Apşrovskom yarımadasında kampa yerleştirilirler. Barzanilerin Sovyetler Birliği'ne gelişinden 6 ay sonra uzun bir süre Barzanilerin sorunları ile Sovyet hükümeti adına ilgilenen ve daha sonra NKVD (KGB) özel birim başkanlığına getirilen Askeri İstihbarat Generali Pavel Anatolîyeviç Sûdaplatov ile Barzani’ye ilişkin yaptığım görüşmede şöyle demişti:

“Barzaniler, Aras’tan Azerbeycan'a geçerken o sıra Azarbeycan Başkanı olan Mir Cafar Bakırov Abbasoğlu, tarafında onları tutuklama emri veriliyor, o yüzden Barzanilere kötü muamele yapılıyor. Bakırov, Barzanileri İran Azerbaycanı’nda karışıklık çıkarmak için kullanmak istiyor. Buna bir de Kürdistan Cumhuriyeti döneminde Kürtlerle Azeriler arasındaki sorunları da eklemek gerekiyor. Bakırov o yüzden biraz da Barzanilerden o dönemin intikamını almak istiyordu.”

Aslında Sovyet hükümeti, Barzanileri daha büyük projeler için kullanmak niyetindeydi; Kürtleri Ortadoğu'da, özel olarak da Irak’taki İngiliz etkisini kırmak ve Kürtler aracılığıyla Ortadoğu'ya girme gibi emelleri vardı.

Barzanilerin durumu Stalin'in ölümünden sonra iyileşmeye başlar. Mela Mustafa Barzani, Stalin’inin ölümünden sonra Rus yüksek yetkileri ve Kruşçev'le görüşür. (Kruşçev, Barzani'ye ‘’Ülkemizde çok zorluk çektiğinizi ve bunun sorumlularını da biliyorum; bunlar, Berya Lavrenti Pavloviç (Sovyet Dış İstihbarat Servisi Başkanı) ve Mir Cafar Bakırov Abbasoğludur.”

Sudaplatov hatıralarında “Barzani, bana Sovyetlerin bir Kürdistan Cumhuriyeti’ni desteklemesi halinde Sovyetlerin Ortadoğu’da çıkarlarını güvence altına alan bir anlaşma imzalayabileceğini söyledi. Barzani çok akıllı bir politikacı ve tecrübeli bir askerdi ve bunun farkındaydı. Kürtlerin kaderi büyük devletlerin çelişkilerine bağlıdır. Maalesef ne Moskova ne Londra ne de Washington hiç bir zaman Kürt sorununa adilce yaklaşmadı. Kürtleri kendi çıkarları için kullanmak istiyorlardı.’’Barzani’yi çok yakından tanıyan ve uzun bir sure Kürdistan'da Mela Mustafa Barzani’nin yanında kalan Yevgeni Maksimoviç Primakov hem kendi hatıra kitabında ‘Konfedıtsial (Gizli. E.Ö),Yakın Doğu Sahnesinde Ve Kulislerde’ hem de Barzani ile ilgili özel sohbetimizde şöyle demişti: “1958'de Irak devriminden sonra Sovyetlere yakın bir isim olan Kasım, iktidara geldi. Mela Mustafa Barzani hem Kasım'ın korunması hem de Kürtlerin durumunun Irak'ta iyileşmesi için, 1958 yılında Irak'a dönüyor ve büyük bir sevgi coşkusuyla karşılanıyor.”

Ancak Mısır Cumhurbaşkanı Nasır'ın Arap milliyetçiliği tüm Arap âlemini sarmıştı. Irak Ulusal Birlik Cephesi çok kısa bir sürede dağıldı. Kürtler için şartlar giderek kötüleşmeye başladı, sonunda 1961 yılında yeniden silahlı mücadele başladı.

Primakov hatıralarında ‘’Irak’taki bu durum Sovyetlerin politikasına zarar verdiği için, Sovyetler savaş döneminde de arabuluculuk rolü üstlendi. Kürtler 11 Mart 1971'de Sovyetlerin arabuluculuğu ile zamanın otonomi antlaşmasını imzaladı. Bu sözleşme de uzun ömürlü olamadı.”

1975 yılında İran ve Irak arasında gerçekleşen Cezayir Anlaşması ile birlikte ABD ve İran, Kürt devrimine yardımlarını kesti. Ve Kürt halkına büyük trajedi yaşatıldı. Bu dönemde Kürt hareketinin lideri Mela Mustafa Barzani, ABD Dışişleri Bakanı Henri Kissinger’e bir mektup yazarak tehlikeli sonuçlar yaratacak olan bu trajediyi vurgulamış. Kürt halkının şikâyet ve isteklerini dile getirmişti. Kissinger’in cevabı çok kısa ve 'net' olmuştu: ”Bu siyasettir. Siyasette değer yargıları yoktur. İki taraf bir konuda anlaşırsa, bu üçüncü tarafın zararınadır.”

O dönemde Barzani, Kürt soykırımını önlemek için silahlı mücadeleyi bırakır ve İran’a geçer. Mela Mustafa Barzani 1979 yılında hastalanır ve İran’dan ABD'ye gider.

1 Mart 1979'da hayata veda eden Barzani'nin ölümünden sonra parti başkanlığına büyük oğlu İdris Barzani getirilir. Kısa bir süre sonra İdris Barzani vefat eder ve Kürdistan Demokrat Partisi'nin Başkanlığına Mesud Barzani getirilir.

Kürtlerin ölümsüz dedikleri lideri Mela Mustafa Barzani'nin birkaç önemli özelliği ise şöyle:

-Barzani, diplomasiyi ve güçler dengesini iyi bilen bir lider.

-Barzani için Kürdistan tek parçadır. Onun içindir ki, diğer parçalardaki Kürtlerle iyi ilişkiler kurmuş ve onlara destek vermiştir.

- Barzani, Arapça, Farsça ve Rusçayı iyi bilen, Arap ve Fars edebiyatını çok yakinen takip eden ve Kürt klasik edebiyatının aşığı bir aydındı.

-Melayê Cizîrî, Ahmede Xanî ve başkaca da Kürt klasik edebiyatını iyi bilen bir Kürt idi Mela Mustafa Barzani.

-Gerek aldığı iyi medrese eğitimi, gerekse yetiştiği çevreden dolayı, büyük bir ruhani bilgiye sahipti. Onun için ‘Mela’ lakabını aldı.

-Barzani’nin çok hissi olduğu da bilinir ama bunu dışa hiç vurmaz. Fakat hissettirirdi.

Bu vesileyle ölümünün 41 yıldönümünde ulusal lider Mela Mustafa Barzani’yi saygıyla anıyorum…

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum