Resul Amed

Resul Amed

Yazar
Yazarın Tüm Yazıları >

Duygusal Tutumlar mı, Stalinist Diktatörlüğün Anlayış Tarzı mı?

A+A-

Resul Amed

Her gelişen toplumsal hareket bir şekilde kendini idealize eder. Tek doğru, tek güç ve tek teorik formasyon olarak kendini adlandırır. Bu adlandırma gittikçe kendini kutsar ve herkes bu kutsamanın cenderesi içinde eritilir. Artık kimse yoktur; birey yoktur, özgür irade yoktur. Cendere içinde ezilmiş, sindirilmiş ve hiçleşmiş, uydu haline gelmiş, mankurtluk düzeyine indirgenmiş bir yapı ortaya çıkar.

Bu durumu tarih boyunca farklı sistemlerde gördük. Her biri kendine bir “yaşam alanı” açarken, baskıyı ve itaati meşrulaştırmanın yollarını buldu. Bu durumları en iyi izah eden George Orwell olmuştur. 1984 romanında totaliter rejimlerin bireyi nasıl yok ettiğini, Hayvan Çiftliği’nde ise devrimlerin nasıl kendi çocuklarını yediğini anlatır.

Stalinizmin Zirvesi: Devrim Adına Kurulan Despotluk

Bu sistemlerin en belirgin örneği, kendini “dünya devriminin anavatanı” olarak gören Rus Devrimi’nde yaşanmıştır. Stalin dönemi, devrim tarihinin en karanlık sayfalarından biridir. Halk, işçi ve köylü açlıktan kırılırken, Komünist Partisi Stalin önderliğinde onlar adına cenneti vaat ediyordu.
Ama vaat edilen cennet, halkın elindeki tavuğa kadar el konularak kurulmuş bir cehennemdi. Direnenler öldürüldü, devrim liderleri hapse atıldı, kurşuna dizildi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Dinyaper Nehri’ni geçip Kızıl Ordu’ya sığınan bir Alman sosyalist askerin “Almanya SSCB’ye saldıracak, hazırlık yapın” demesi bile “ajan” ilan edilmesine yetmişti. Stalin, kendi iktidarını korumak adına en güvendiği generalleri bile içeri attı.
Bir generalin, yıllar sonra Stalin’in huzuruna çıkarıldığında, “Neredesin, görüşemiyoruz?” sorusuna “Cezaevindeyim” diye yanıt vermesi üzerine Stalin’in verdiği cevap bu anlayışı özetler:
“Doğru zamanda içeri alınmışsın.”
Çünkü diktatörlükte yasa olmaz, kuvvetler ayrılığı hiç olmaz.

Kemalizm, Baas ve Diktatörlüklerin Aynı Genetiği

Aynı zihniyetin izlerini Kemalizmde de gördük. Cumhuriyet, diktatörlükle ve faşizmle beslenerek kuruldu. Bu rejimin genetiği, halkların inkârı üzerine inşa edildi.
Arap dünyasında ise BAAS milliyetçiliği, SSCB modelini taklit ederek kendi diktatörlüklerini kurdu.
Böylece aynı “tek doğru”, “tek lider”, “tek kurtuluş yolu” anlayışı Ortadoğu’ya da yayıldı.

İspanya İç Savaşı: Devrimin Yenilgisi

İspanya İç Savaşı’nda, anarşistlerin öncülüğünde gelişen devrimci hareket neredeyse ülkenin %70’ini halk konseyleri ve komünal yapılarla yönetir hale gelmişti.
Ancak Stalinist çizgi, devrimci halk hareketini yenilgiye mahkûm etti.
Ulusal ve emperyalist güçlerle iş birliği yapan Stalin, Franco’nun iktidara gelmesine zemin hazırladı.
Devrim, kendi içinden boğuldu.

İdealsiz Sistemler ve Lümpenleşmiş Toplumlar

Bu tarz iktidarların kendini kurumlaştırma anlayışı, bir teorik formasyona dayanmaz.
Bilimsel argümanları yoktur.
Lümpenleşmiş toplumlarda güç devşirmek kolaydır.
Şiddet, itaat ve biat kültürü üzerinden bir güç mekanizması inşa edilir.
Birey, düşünmeyi değil teslim olmayı öğrenir.
Böyle toplumlarda herkes bir yerlere dayanarak kendini ifade etmeye çalışır; sistem de bu zafiyeti kullanarak kendini güçlendirir.

İşkence, Despotluk ve Korkunun Kurumsallaşması

Bu sistemlerde iktidar sahipleri işkencecidir, despotlardır.
Karşısındaki herkesten nefret ederler, şefi için her insan potansiyel bir tehlikedir.
Aydın, okumuş, teorik bilgiye sahip herkes “tehdit” olarak görülür.
İktidarını koruma telaşı, paranoyaya dönüşür.
Ve sonuçta tehlike gördüğü herkesi yok etmeye yönelir.

Sonuç: Stalin’den Beslenen Her Sistem Aynı Karakterdedir

Bugün gelinen aşamada Stalin ile beslenen, ondan gıdasını alan her sistem;
işkencecidir, baskıcıdır, demokrasi yoksunudur ve faşist eğilimlidir.
Hiçbir sistem, kendini “ideal” olarak tanımlama lüksüne sahip değildir.
Çünkü Bakunin’in dediği gibi:

“En değmez demokratım diyen kişide bile, yirmi dört saat içinde en değmez alçak doğar.”

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.