Diyarbakır’daki işkence iddiaları raporlaştırıldı

Diyarbakır’daki işkence iddiaları raporlaştırıldı

Diyarbakır’daki işkence iddialarını, İHD Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Barosu raporlaştırdı.

A+A-

Haber Merkezi- Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Çakırtutmaz ve Kılıçkaya köylerine yönelik olarak gerçekleştirilen operasyon sırasında yaşanan gözaltılara ilişkin işkence iddialarını araştıran heyet raporunda, işkence mağdurlarının hak arama noktasında yaşadıkları zorluklara dikkat çekildi.

Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, “İşkenceye maruz kalan mağdurların şikayeti üzerine hemen mağdurlar aleyhine “kamu görevlisine direnmek” iddiasıyla soruşturma ve kovuşturma başlatılmaktadır. Bu uygulama işkence suçunun ortaya çıkarılması, soruşturulması ve kovuşturulması önünde temel bir engel olarak durmaktadır.” diye konuştu.   

Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Çakırtutmaz ve Kılıçkaya köylerine güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyon sırasında gözaltına alınan kişilere kötü muamelede bulunulduğuna dair işkence iddialarıyla ilgili, İHD Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Barosu tarafından bir açıklama yapıldı.

İHD Diyarbakır Şube binasında düzenlenen basın toplantısında, Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın bir açıklama yaparken, hazırlanan rapora dair bilgiler ise İHD Diyarbakır YK Üyesi Avukat Hasan Yalçın tarafından paylaşıldı.

İşkence her yerde!

Diyarbakır Barosu ve İHD Diyarbakır Şubesi tarafından raporlaştırılan işkence iddialarına ilişkin açıklama yapan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, şöyle konuştu: “İşkence ve kötü muamele, hala ülkemizdeki insan hakları ihlalleri arasında önemli bir yer tutmaktadır. Güvenlik güçlerinin gözetim ve denetimi altındaki yerlerde, yakalama sonrası alıkonulan araçlarda, yasadışı toplama alanlarında, gözaltı merkezlerinde, cezaevlerinde, askeri kışlalarda işkence halen devam etmektedir. Siyasi otoritenin emri, onayı ve kimi hallerde göz yumması ile gerçekleşen kolluk güçlerinin bu orantısız, hukuk dışı zor kullanımı, işkencesi, demokrasi ve insan hakları açısından başlıca tehdit haline gelmektedir.”

Kapıların kırılması rutin hale geldi

Son dönemlerde yapılan gözaltı işlemlerinde işkence, kötü muamele ve onur kırıcı davranışların sistematik bir idari pratik haline geldiğini belirten Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Operasyonların tamamına yakını mahkeme kararlarıyla gece saatlerinde icra edilmekte, kapı çalma uygulaması yerine kapının kırılması rutin bir uygulama haline gelmiştir. Ev baskınları sırasında şüphelinin yanı sıra ev halkının tamamı da değişken düzeylerde işkence, kötü muamele ve tehditlere maruz bırakılmaktadır.” 

İşkence iddiaları…

Aydın, Diyarbakır’daki işkence iddialarına ilişkin şunları söyledi: “Bu iddialar ile ilgili olarak 8 Aralık 2019 tarihinde Diyarbakır Merkezde M.Ç. ve M.Ç. isimli kişilerin konutlarına kapıları kırılmak suretiyle girilmiş, evde bulunanlara da dayak atılmış, küfür, hakaret ve tehditlerde bulunulduğu iddia edilmiştir. Şüpheli/mağdur M.Ç kendisine elektro şok verildiğini,  kolunun işkence sonucunda çatladığını ve vücudunun çeşitli yerlerinde morluk olduğu ifade etmiştir.

Diğer Şüpheli/mağdur M.Ç. ise daha önce geçirdiği trafik kazası nedeniyle bacağında platin olduğunu söylemesine rağmen özellikle o bölgeden darp edildiğini, bu nedenle olaydan sonra yürüme güçlüğü çektiğini, dudağının patladığını ve vücudunun çeşitli yerlerinde darp izlerine bağlı morluklar oluştuğu ifade etmiştir.

“İşkence gören şahıslardan biri yüzde 50 engelli”

Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Çakırtutmaz ve Kılıçkaya köylerine güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyon sırasında gözaltına alınan kişilere kötü muamelede bulunulduğuna dair işkence iddialarıyla ilgili olarak ise şunları aktardı:

Yine 8 Aralık 2019 tarihinde Diyarbakır Çınar İlçesi bağlı Çakırtutmaz (Misêrîkê) ve Kılıçkaya (Kerrik) köylerine yapılan operasyonda köy sakinlerine işkence yapıldığı iddiası sebebiyle İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Barosu üyesi avukatlar işkence iddialarını araştırmak üzere köylere gitmişlerdir. Avukatların köye gitmesi üzerine askerler avukatların olay yerine yaklaşmalarını engellemeye dönük eylemlerde bulunmuşlardır.  Bunun üzerine köylülerin de tepkisi ile arama işlemi bitirilmiş olup kolluk görevlileri köyden ayrılmıştır.

9 Aralık 2019 tarihinde İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesine iki başvuru yapılmıştır. Sonraki günlerde de gözaltına alınan şüpheliler ve avukatları arasından görüşmeler yapılmıştır. İşkence gören ve gözaltına alınan şahıslardan birinin %50 oranında engelli olduğu ifade edilmiştir.  A.E isimli yurttaş tarlada bulunduğu sırada gözaltına alınmış, kendi beyanı ve avukatlarının gözlemlerine göre saatlerce işkenceye maruz kalmıştır. A.E isimli yurttaşın yüzünde, gözünde ve kulaklarında yoğun darp izleri olduğu, aşırı kulak ağrısı yaşadığı ve ilaçlarının verilmediği bunun üzerine avukatın hastaneye sevk için ambulans talep ettiği ancak ambulansın AE’ yi hastaneye götürmediği ifade edilmiştir. Ayrıca İki kaburgasının kırık olduğu adli muayene esnasında doktor tarafından tespit edilmiştir.”

“Hakimler şüphelileri ve müdafileri dinlemekten kaçınmakta”

Köylerdeki işkence iddialarını tespit için bir heyet oluşturulduğuna ve yapılan tespit, gözlem ve sonuçların detaylı olarak raporlaştırıldığına dikkat çeken Aydın, şöyle konutu: “Şüpheli/mağdur şahıslar gözaltı süreleri uzatılmak için adliyeye çıkarılmış, avukatlarına haber verilmemiş, beyanları hakim yerine mahkeme katipleri tarafından alınmıştır. Yasaya göre gözaltı sürelerinin uzatılması sırasında şüphelilerin bizzat Sulh Ceza Mahkemesine çıkarılması ve mahkemece gözaltı süresinin uzatılması gerekmektedir. Ancak iddiaya göre sulh ceza mahkemelerine tanınan yetki son derece formel bir şekilde kullanılmaktadır. Hakimler şüphelileri ve müdafileri dinlemekten kaçınmakta, bu yasal sorumluluk kalem personeli tarafından yerine getirilmektedir. Ayrıca işkence gören mağdurların avukatlarının vermiş olduğu suç duyurusu dilekçesi müracaat savcılığı tarafından vekaletname eksik olduğu için ilk önce kabul edilmemiş, savcı ile yapılan görüşme sonucunda dilekçe kabul edilmiştir.”

İşkence mağdurlarının hak aramalarının önünde engeller var

Adli mercilerin toleranslı ve keyfi tavırlar içinde olduğunu ve bu yaklaşımın işkence ve kötü muamele suçlarına davetiye çıkararak failleri cesaretlendirdiğini belirten Aydın, işkence mağdurlarının ise hak arama konusunda korktuklarını dile getirdi. Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nitekim işkence ve kötü muamele iddialarının olduğu birçok vakada, kolluk görevlileri, işkence mağdurlarının yakalama sırasında kendilerine direndiği için güç kullanılmak zorunda kalındığını iddia etmekte ve tutanaklar da bu şekilde düzenlenmektedir. İşkenceye maruz kalan mağdurların şikayeti üzerine hemen mağdurlar aleyhine “kamu görevlisine direnmek” iddiasıyla soruşturma ve kovuşturma başlatılmaktadır. Bu uygulama işkence suçunun ortaya çıkarılması, soruşturulması ve kovuşturulması önünde temel bir engel olarak durmaktadır.  Yasaya göre arama sırasında ihtiyar heyeti veya komşulardan iki kişinin hazır edilmesi yönündeki emredici kuralın, çoğunlukla hileli bir şekilde uygulandığı gözlenmektedir. Uygulamada çoğunlukla arama ve yakalama faaliyetleri sona erdikten sonra, iki kişi çağrılıp hazırlanan tutanak hazirunlara imzalatılmaktadır.”

  İşkenceye karşı caydırıcı tedbirler alınmalı

Anayasa’ya ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere gönderme yapan Aydın, işkencenin mutlak olarak yasaklandığını ve bu suçun zamanaşımına tabi olmadığını belirterek, “Bu insanlık dışı uygulamalara derhal son verilmeli, başvuranlar görevlerinden alınmalı ve işlemiş oldukları fiiller nedeniyle haklarında etkili bir yargılama yapılmalıdır.  Başta Cumhuriyet Savcıları olmak üzere tüm adli ve idari mercileri işkence ile etkin ve caydırıcı tedbirler almaya davet ediyoruz.” diye sözlerini noktaladı. (Haber Merkezi)

 

Tigris

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.