Babacan’dan ‘Kürt Sorunu’ ve ‘Kobani Soruşturması’ açıklaması

Babacan’dan ‘Kürt Sorunu’ ve ‘Kobani Soruşturması’ açıklaması

Babacan’dan ‘Kürt Sorunu’ ve ‘Kobani Soruşturması’ açıklaması

A+A-

Diyarbakır'da konuşan Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Evet, konumuz Kürt meselesi. On yıllarca ‘Sözde Kürt Sorunu’ denilerek inkar edilen, ancak 2000’li yılların başında adı konulabilen, ama ne yazık ki bugün yine yasaklı bir söz haline gelmeye başlayan Kürt meselesinden bahsedeceğim bugün” açıklamasında bulundu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Diyarbakır İl Kongresi'nde Kürt sorunuyla ilgili değerlendirmelere yer verdi.

Kürt meselesine değinen Ali Babacan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005'te Başbakan olarak geldiği Diyarbakır'da "Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur" sözlerini hatırlatarak, gelinen noktayı "Ve her şey 2015’te aynı kişinin “Kardeşim ne Kürt sorunu ya? Artık Kürt sorunu yok, daha ne istiyorsun?” sözleriyle bitti" ifadelerini eleştirdi.

Kürt Sorunu bitti mi?

Babacan buradaki konuşmalarında, “Her şey 2005 yılında o günkü Başbakanın Diyarbakır konuşmasında ‘Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur’ sözleriyle başlamıştı. Ve her şey 2015’te aynı kişinin ‘Kardeşim ne Kürt sorunu ya? Artık Kürt sorunu yok, daha ne istiyorsun?’ sözleriyle bitti.

Ben bu konuşmamda acı sonla biten bu hikayeyi unutanlara hatırlatmak ve nereden nereye geldiğimize şöyle bir bakmak istiyorum. 2002 yılı öncesi Kürt sorunu deyince ilk akla gelen şey Kürtçe üzerindeki yasaklardı. 2002-2015 arasındaki yıllar Kürt dili üzerindeki baskıların son bulduğu, Kürtçe televizyon yayınının başladığı, üniversitelerde lisans üstü düzeyde Kürtçe programının açıldığı, şehirlerde Kürtçe tabelaların boy gösterdiği yıllardı. Ama şu anda görüyoruz ki, eğitim veren enstitüler hem müfredat hem de kadro olarak zayıflatılıyor.

Vaktinde asılan tabelalar da birer birer kaldırılıyor. Reform yılları; Avrupa’ya kaçmak zorunda kalan Kürt aydınlarının büyük umutlarla Türkiye’ye döndüğü yıllardı. Bugünse çok sayıda aydın ve siyasetçi her an tutuklanma tehdidi altında yaşamaktansa yurt dışına çıkıp gurbetçi olarak yaşamayı göze alıyor. Yani göç yine başladı. Mesela Şivan Perwer 2013 yılında 37 yıllık ayrılıktan sonra Türkiye’ye gelip Diyarbakır’da o zamanki başbakanla el ele tutuşmuştu. Aynı gün Diyarbakır’da başbakanla el ele tutuşan bir başka isim ise, mevcut iklim yüzünden Türkiye’de değil" ifadesini kullandı.

"Yargı, baskı ve şantaj malzemesi değildir"

Öte yandan Babacan açıklamalarının devamında Kobani soruşturmasına tepki göstererek şunları dile getirdi:

“Altı yıl sonra tekrar gündeme getirilen Kobani Soruşturması’na… 2014 yılında yaşanan ve 53 kişinin ölümüne yol açan şiddet olaylarının soruşturulmasına itiraz etmek, hukuk devletini savunan hiç kimse için mümkün değildir. Yargı tabi ki gereğini yapmak zorundadır. Ama yargıdaki dosyalar da ülkeyi yönetenlerin elinde, işlerine gelince rafa kaldırıp ihtiyaç duyduklarında raftan indirip kullanacakları baskı ve şantaj malzemeleri değildir."

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.