Tarihçi Prof. Dr. Hamit Bozarslan: Kürtlerle savaş, Batı'ya meydan okumadır

Tarihçi Prof. Dr. Hamit Bozarslan: Kürtlerle savaş, Batı'ya meydan okumadır

Paris Sosyal Bilimler Yüksek Okulu’ndan (EHESS) tarihçi Prof. Dr. Hamit Bozarslan, Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Afrin’e yönelik 20 Ocak’ta başlattığı ve bugün 16’ncı gününe girilen operasyonu değerlendirdi.

A+A-

Tarihçi Prof. Dr. Hamit Bozarslan, Türkiye’nin Afrin’e yönelik operasyonunu “İttihatçılığın bir devamı” olarak tanımlarken, Kerkük ile Afrin arasındaki ilişkiye dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Afrin’den sonra hedef Minbiç’ sözlerini de değerlendiren Bozarslan, “Erdoğan, aynı zamanda Kürtlere karşı başlatılan savaşın aslında ‘Batı’ya ve ABD’ye karşı savaşın bir parçası olduğunu da gizlemiyor” dedi.

 

Efrin’e yönelik harekatı değerlendiren Paris Sosyal Bilimler Yüksek Okulu’ndan (EHESS) Prof. Dr. Hamit Bozarslan, önemli tespitlerde bulundu. Türkiye siyasi yapısına, tarihine ve Kürt sorununa ilişkin çok sayıda referans kitabı bulunan Bozarslan, özellikle Kerkük ile Efrin saldırıları arasındaki ilişkiye dikkat çekti. 
 
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Bozarslan şunları söyledi:
 
“Kerkük’e yapılan saldırının temelinde Kürtler arasındaki iç entegrasyonunun oluşturulamaması ve Irak’ın Pasdarların emrindeki Şii milislere teslim edilmesi yatmaktaydı. Efrin’e yapılan saldırı ise, Türkiye’nin Suriye siyasetinin iflas etmesi, Erdoğanizmin aslına dönerek radikal ulusalcılık ve milliyetçilikle yeni bir hegemonik blok kurmasıyla açıklanabilir. Türkiye’de, özellikle de Türk-Sünni katmanda tesir gösteren radikal bir imparatorluk nostaljiyası, bir restorasyon projesi var. Ulusalcılık ve radikal sağ gibi Erdoğanizm de Türklüğü dünyaya hakim olma ve İslamı savunma misyonuna sahip olan bir aktör olarak görmekte. 
 
ERDOĞANİZM, İTTİHATÇILIĞIN DEVAMIDIR
 
Erdoğan dünya tarihini, dünyanın Türklüğe karşı savaşı olarak algılamakta, geleceği ise tarihten rövanş almayı mümkün kılan bir zaman dilimi olarak okumakta.  Erdoğan, İttihat ve Terakki’nin hiçbir saldırıya maruz kalmadan kendi iradesiyle katıldığı Birinci Dünya Savaşı’nın bitmediğini düşünmekte. Hem kendi konuşmalarında hem de AKP basınında hakim olan ‘Türkiye’nin beka sorunu’ temasını ancak bu şekilde açıklayabilmek mümkün. Bu anlamda Erdoğanizm, İttihatçılığın bir devamı. 
 
KÜRTLERE KARŞI SAVAŞ, BATIYA MEYDAN OKUMA
 
1914’te Ermeniler bu tarihten rövanş alma projesinin önündeki en önemli engel olarak görülmekteydi. Yüzyıl sonra ise, Kürtler. Erdoğan, Efrin’in sadece bir başlangıç olduğunu dile getiriyor. Aynı zamanda Kürtlere karşı başlatılan savaşın aslında ‘Batı’ya ve ABD’ye karşı savaşın bir parçası olduğunu da gizlemiyor.” 
 
‘KÜRTLER, EFRİN’İN HER BİR GÜNÜNÜ ZAFER GÖRÜYOR’
 
Bozarslan, Efrin savaşının nereye evrileceğine yönelik tahminde bulunmanın ise, zor olduğunu belirtti. Bu noktada yine Türkiye-Rusya ilişkilerinin nasıl gelişebileceğini kestirmenin güç olduğunu dile getiren Bozarslan, “Ama Rusya’nın, İran’ın ve Esad rejiminin kinizmi ve ABD’nin çaresizliği, Efrin Kürtlerini son derece zor koşullarda zor bir direnişe mahkum kılıyor. Bununla birlikte, her dört paçadaki Kürt kamuoyu direnişin her gününü sembolik bir zafer olarak değerlendirdiğini görmekteyiz” diye konuştu. 
 
‘BATI DEMOKRASİSİ ONURUNDAN FERAGAT EDİYOR!’
 
Bozarslan, batı devletlerinin harekata destek vermesini ya da bu konuda sessiz kalmalarının nedenlerini de yorumladı. Bozarslan, bu konudaki görüşlerini şöyle ifade etti: “Demokrasilerin çoğu kez anti-demokrasiler önünde diz çöktüğünü görmekteyiz. Demokrasiler, Erdoğan rejiminin bölgesel bir güvenlik sorunu haline geldiğini görmekteler, ama onurlarından biraz fedakârlık edip, her şeye rağmen güvenliklerini koruyacaklarını düşünmekteler. Oysa ABD’nin kurucu babalarının öngördüğü ve Nazizmin insanlığa ödettiği ağır faturanın da gösterdiği gibi, biraz güvenlik için onurdan feragat eden toplumlar, sonunda hem onurlarını hem de güvenliklerini kaybetmekteler.”
 
‘MİNBİÇ, GERİLİME YOL AÇAR’
 
Türkiye’nin, Efrin’den sonra kimi başka alanları hedef aldığına da dikkat çeken Bozarslan, “Daha iki haftadır Efrin sınırında tıkanan Türk ordusunun ve paralı askerlerinin yeni bir cephe açıp, açamayacaklarını şimdiden kestirebilmek mümkün değil. Ama böyle bir gelişimin ABD’yle geriye dönüşü imkansız kılabilecek yeni bir gerilime yol açacağını tahmin edebiliriz” uyarısında bulundu. 
 
‘ULUSAL BİRLİK EN ÖNEMLİ GÖREV’
 
Bozarslan, bugün Kerkük’ün kaybedilmiş olmasının ve Efrin’e yönelik saldırıların Kürtler arası birliğin sağlanamamandan kaynaklandığını da söyledi. Bu nedenlerden ötürü Kürtler arası birliğin bir an önce sağlanması gerektiğini söyleyen Bozarslan, “Kerkük ve Efrin’den önce Kürtleri bekleyen en önemli şey, Kürt hareketlerinin iç entegrasyonun sağlanmasıydı. Bu görev şimdi çok daha hayati bir nitelik kazanmış bulunmakta” dedi.
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.