Saadet Partisi Diyarbakır'da Kürt Raporu'nu deklare etti

Saadet Partisi Diyarbakır'da Kürt Raporu'nu deklare etti

Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, Diyarbakır’da partisinin hazırladığı Kürt Raporu’nu kamuoyuna sundu.

A+A-

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) konferansında konuşan Karamollaoğlu "Kürt meselesi sadece Türkiye’nin değil; İran, Irak, Suriye'nin de meselesidir. Dolayısıyla bu mesele ancak dört ülkenin bir araya gelmesiyle çözülebilir, emperyalist ülkelerin planları bu şekilde bozulabilir" dedi.

Çözüm politikalarında çerçeve ‘hak, adalet ve kardeşlik’ olarak belirlendi ve ‘farklılıkları koruyarak saygı ve hoşgörü kapsamında bir arada yaşama’nın önemine sıklıkla vurgu yapıldı.

“Türk Türk’tür, Kürt de Kürt’tür. Türk Türk olduğu için, Kürt de Kürt olduğu için bir ayrıcalığa sahip değildir” diyen Karamollaoğlu, Türkiye’deki insanların saadetinin ‘temel insan haklarının kâmil manada sağlanmasıyla mümkün olduğunu’ söyledi.

Üretimi esas alan, gelir dağılımı adaletsizliğini gideren adaletli bir ekonomik düzenin kurulmasının da sorunun çözümü için şart olduğunu kaydeden Karamollaoğlu, aynı zamanda ‘çağı ve dünyayı iyi okuyan, sorgulayan, özgür düşünen, donanımlı, becerileri gelişmiş, bunlarla birlikte milli, manevi ve ahlaki değerlerle teçhiz olmuş, insanlığa faydalı olmayı ilke edinmiş nitelikli nesiller’ yetiştirecek bir eğitim sisteminin önemine vurgu yaptı.

“Kürt Meselesi’nin çözümünde ‘hak ve adalet ekseni’”

Diyarbakır toplantısında ‘Kürt sorunu’ ifadesini kullanmayan Karamollaoğlu, “Kürt Meselesi’nin hak ve adalet ekseninde ivedilikle bir çözüme kavuşturulması ülkemiz ve bölgemiz üzerinde emelleri olan emperyalist güçlerin oyununu bozacaktır” dedi.

‘Kürt Meselesi’nin Türkiye’nin en önemli ve hayati meselelerinden biri olduğunun altını ısrarla çizen Karamollaoğlu “Kürtlerin temel haklarının inkâr edilmesi ve adeta asimilasyona maruz kalması, etnik problemleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin sosyo-ekonomik olarak geri bırakılması da kalkınma sorununu ortaya çıkarmıştır. 

AK Parti’nin 2013’te başlatıp, 2015’te ‘buzdolabına kaldırdığı’ Çözüm Süreci’ne yönelik eleştirilerde de bulunan Karamollaoğlu, “Toplumda umut oluşturan bu sürecin başarısızlıkla sonuçlanması, meseleyi iyice derinleştirmiş ve içinden çıkılması zor bir hale getirmiştir” ifadelerini kullandı.

 “Kürt Meselesi sadece ülkemizin bir meselesi değildir. İran, Irak ve Suriye’de de önemli oranda Kürt nüfusu vardır” diyen Karamollaoğlu, konuşmasında sık sık dört ülkenin sorunun çözümü için bir araya gelerek bölgesel politikalar oluşturması gerekliliğine vurgu yaptı. Saadet Partisi lideri, “Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin bir araya gelerek meseleye hak, adalet ve kardeşlik çerçevesinde bir çözüm üretmeleri, emperyalist ülkelerin oyununu bozacak ve tüm halkların barış ve huzura kavuşmasına vesile olacaktır” diye ekledi.

Ana dilde eğitim, seçim barajı ve kayyum

‘Temel İnsan Hakları ve Adalet’ başlığında, geniş bir toplumsal uzlaşı ile ‘insan haklarını teminat altına alan, hak ve adalet merkezli yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu belirten Karamollaoğlu, anadil eğitiminin ve kullanımının önündeki engellerin kaldırılacağını ve anayasal güvence altına alınacağını ifade etti. Karamollaoğlu, milletvekilleri ve belediye başkanları hakkındaki herhangi bir iddianın ‘hukuk devleti’ çerçevesinde ele alınması ve seçim barajının kaldırılarak ‘temsilde adaletin sağlanması’nın yeni anayasanın kapsamına alınacağını sözlerine ekledi. ‘Kayyum atamaları’na da değinen Saadet Partisi lideri, mevcut uygulamanın değiştirileceğini vurgulayarak, “Görevden uzaklaştırılan başkanların yerine, mevcut partileri kapatılmamışsa, meclis üyelerince seçim yapılacak, aksi takdirde en kısa sürede seçimler yenilenecektir” dedi.

 “Duvarlara, yatak odalarına yazı yazılması gibi rencide edici ve ciddiyetten uzak davranışlar…”

Güvenlik güçlerinin bölgedeki uygulamalarını da eleştiren Saadet Partisi lideri, bu konuda da çözüm önerileri ve gelecekteki uygulamaları dair şunları söyledi:

“Devlet, kamu düzenini tesis ederken, hukuktan ayrılmayacak ve meşru zeminde kalacaktır. Askeri operasyonlar sırasında sivil halkın zarar görmemesi için azami düzeyde hassasiyet gösterilecektir. Yaşanması muhtemel insan hakları ihlallerinin, ilgili kamu kurumları ve yargı tarafından etkin olarak denetlenmesi sağlanacaktır.

Operasyonlar sırasında duvarlara, yatak odası aynalarına yazı yazılması ve bunların medya aracılığıyla yayılması gibi rencide edici ve ciddiyetten uzak davranışlara asla izin verilmeyecektir.

Kontrol noktaları başta olmak üzere, güvenlik güçlerinin olumsuz dil, üslup, tavır ve davranışları sebebi ile bölge halkının devlete olan bakışını menfi yönde etkilememesi için gerekli tedbirler alınacaktır. Bölgede görev yapan güvenlik birimlerine ve tüm kamu görevlilerine psikoloji, sosyoloji, halkla ilişkiler, bölgenin değer/inanç/kültür yapısı, insan hakları ve hak ihlalleri gibi konularda eğitimler verilecektir.”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.