PKK’nin Zihinlerde “Ölümü”

PKK’nin Zihinlerde “Ölümü”

PKK’nin Zihinlerde “Ölümü”

A+A-

Faraç Çobanoğlu

Son gelişmeler, bize toplumun öfke ve tepkisini size anlatma ve aktarma gerçeğini dayatmış bulunmaktadır. Bu gelişmelere kısaca değinecek olursak;

10 Ağustos’ta PKK, eşzamanlı olarak, Diyarbakır’da Ongözlü Köprünün hemen yanında ayrıca Kızıltepe Devlet Hastanesinin tam karşısında polis araçlarına yönelik tonlarca patlayıcıyı infilak ettirmek suretiyle iki saldırı gerçekleştirdi. Her iki saldırının olduğu yer tamamen sivil alan olması ve bu saldırılar sonucu toplam 7 sivilin parçalanarak ölmesi başta Diyarbakır ve Kızıltepe olmak üzere bölgede halkın büyük öfkesine neden oldu.

Diyarbakır’da 13 STK bir araya gelerek ortak açıklama yaptı ve saldırıyı lanetledi. Kızıltepe’de de saldırı birçok STK tarafında şiddetle protesto edilerek toplumsal tepkiler ortaya kondu. Mektubu yazdığımız sıralarda üstlendiğiniz bu saldırılar sosyal medyada binlerce insan tarafından şiddetle kınandı.

Bu saldırılar sonucu sivil ölümü gerçekleşti ve 30’un üzerinde sivil de yaralandı. Trilyonlarca lira değerinde ise maddi hasar meydana geldi.

Kızıltepe’de yaşamını yitiren 13 yaşındaki Aslı Aydemir’in olay yerinde parçalanarak ölmesi ve döner dürüm yaparak geçimini sağlayan babasının ağır yaralanarak her iki ayağını kaybetmesi hikayesi insanların yüreğinin adeta dağlamıştır. Aynı şekilde Diyarbakır’da üç kuşakta aile bireylerini kaybeden bir ailenin yok olma öyküsü de tüm bölgede acıların ortaklaşmasına yol açtı.

Kızıltepe’de bu kez meydana gelen patlama, daha önce askerlik şubesine yapılana göre daha net, keskin ve şiddetli öfkeye neden oldu. Halkın bu net, keskin ve şiddetli öfkesi STK ve diğer Kürt siyasi partilerinin kınama açıklamalarına da etki etti. PKK’nin gerçekleştirdiği saldırılarla sivil yaşam alanlarında ölüm, yaralama ve ekonomik zararlara yol açması zihinlerde örgütün “ölmesini” beraberinde getirdiği gözlenmektedir. Taziye çadırlarında HDP heyetlerine yapılan protestolar tepkilerin somut ifadeleri olarak addedilebilir.

Evet bütün bunlar olurken aslında PKK Kürtlerin önemli bir kesiminin zihninde mahkum edildi. Medyada çıkan haberlere göre, Kızıltepe Tıltin Köyüne Abdurrahman Çeçan’ın taziyesine giden Mardin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ahmet Türk tepkilere maruz kaldı. Yine Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Gültan Kışanak da Ergani’de taziye evinde protesto edildi. Bu iki gelişme, önümüzdeki süreçte halkın PKK’ye olan öfkesinin daha büyük boyutlu olacağının göstergesi adeta.

Bir yıldan fazladır PKK, hendek kazıyarak sivil yaşam içinde çatışma sürecinin başlamasına neden oldu. Bu noktada halkın ortak kanısı bu, gözlediğimiz kadarıyla. Sivil yaşam alanı içerisinde yapılan çatışmalardan PKK’nin netice almadığı ortada iken hala bu stratejide ısrar etmesi Kürt halkı tarafından şaşkınlık, endişe ve kaygı verici bir biçimde karşılanmaktadır. Kürt halkının ağır bedeller ödemesine vesile olan bu tarz savaşım giderek öfkenin büyümesine yol açmaktadır. Bu öfke birikimi belki de önümüzdeki süreçte kitlesel protestolara meydan verebilir. Bunun olup olmayacağını zaman gösterecektir; ancak görünen o ki işler PKK lehine cereyan edememektedir.

Kürt halkı, Kandil’in bu gibi akıl almaz stratejiden ders almasını beklemekte ve Türkiye’de silahların gömülmesini beklemektedir. Türkiye’de Kürt halkının siyasal potansiyeli mevcuttur ve bu mevcudiyetin sonucu oluşan birikimi demokratik yöntemlerle verilebilecek mücadelede kullanmaya eğilimlidir.

Hendek süreci de gösterdi ki Kürt halkının silahlı mücadelenin sürdürülmesinde verebilecek enerjisi çok zayıflamıştır veya kalmamıştır. Kürtler artık akıl ve mantıksal siyasetle mücadele verilmesinden yana ve Kandil akılının bunu görmesini bekliyor. Hatta Kürtler söylemi sert olan bir siyaset tarzını bile doğru bulmamaktadır. Bu bağlamda Kürt halkının sosyo-psikolojik seviyesinin dikkatlere alınması ve buna göre yol haritaların çizilmesi hayırlı olacaktır, diye bir beklenti ve umut taşımaktayız.

KCK Yürütme Kurulu Eş Başkanı Cemil Bayık, son olarak yaptığı açıklamasında HDP’nin 7 Haziran sonrasında siyaseten yanlış yaptığını, koalisyon seçeneklerini değerlendirmesi ve iktidar partisini bu anlamda zorlaması gerektiğini açıkladı. Çok doğru bir yaklaşım ve biz de buna benzer yaklaşımı o zaman ortaya koymuştuk. Demirtaş’ın “Biz AKP ile hiçbir seçenekte yokuz” şeklindeki bir açıklama tarih sayfalarına “HATA” olarak yazıldı. Bu anlamda işte tam sırası ve Kandil’in silahı devreden çıkararak siyasetin önünü açması gerekiyor. Böylesi bir hamle bütün Kürt siyasetçilerinin ve aydınlarının ellerini güçlendirecektir.

Şu iyi bilinmelidir ki, artık Kürt halkı ölen askere ve polise de dağlarda ölen çocuğu kadar acımaktadır.

Devam eden çatışma süreci sonucunda son bir yıldır Türk ve Kürt gençlerinin cenazeleriyle yatar-kalkar bir toplumun siyasetçileri deyim yerindeyse güdük ve korkak bir haleti ruhiye pozisyonunda, aydınları ise özgürce kalem oynatamaz ve fikir üretemez hale gelmiş bulunmaktadır.

Bu çerçevede Kandil’e sesleniyoruz ki, Kürt siyasetinde de demokrasinin gelişmesi için bir daha kullanmamak üzere silahların terki gerekir. Böyle yaparsanız, bu, kesinlikle teslimiyete yorumlanamaz. PKK silahlı mücadele anlamında rüştünü ispatlamıştır zaten. Silahların terki halklar arasında barışın tesisi adına önemli bir adım olacaktır. Yoksa her gün asker ve polis öldürerek demokratik-ulus projesi ve Türkiyelileşme siyasetiniz amacına ulaşamaz.

Önemli bir fırsat yakalanmıştı 7 Haziran seçimlerinde çünkü 80 milletvekili çıkarmış bir HDP meclise girmişti ve 107 belediye başkanlığı kazanılmıştı. O tarihlerde PKK’nin silahlı mücadeleye son vereceği, en azında Türkiye cephesinde bunu yapacağı inancı ve beklentisi vardı, ama olmadı yoksa olamadı mı bilemiyoruz. Ancak bugün bu adımı atabilirsiniz. Devlete koşul dayatmadan bu adımı atmanız isabetli olacağı kanaatindeyiz çünkü koşulları Kürt siyasetçiler ortaya koyarlar. Defalarca, bazen tek yanlı olarak eller tetiklerden çektirildi, koşullu olarak. Bu kez de koşul dayatmadan ve süre belirtilmeden eller tetiklerden çektirilsin, insanlarımız namluların hedefi olmasın. İşte o zaman Türk-Kürt siyasetçilerinin ve aydınlarının elleri daha da güçlenecektir. O zaman devleti yönetenler üzerinde daha fazla demokratik tazyik uygulayabilme olanaklarına kavuşabileceklerdir.

Şu aşamada toplum olarak siyasi kazanımlardan daha fazla huzura ihtiyacımız vardır. Öyle ki kimi zaman huzur açlığın önüne geçebilir, şu anda olduğu gibi. Saygıyla

http://www.demokratdusunce.com

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.