ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinglerde kullandığı söylemi analiz eden geniş bir makale yayımladı.

Gazetenin İstanbul büro şefi Carlotta Gall imzalı ve “Vaazlar ve yüksek sesli hakaretler: Erdoğan Türkiye’yi nasıl büyülüyor” başlıklı makale, “Başkan Trump’ın tweetleri varsa, Türkiye’nin liderinin söylevleri var” sözleriyle başlıyor. BBC Türkçe’nin aktardığına göre gazete analizine şöyle devam ediyor:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hafta içi her gün üç konuşma gerçekleştiriyor, hafta sonları iki, ve karizmatik, mücadeleci söylemleri başarısının en önemli aracı.

Demokrasinin savunucularına ‘çapulcu’ diyor. Almanya dışişleri bakanıyla ‘felaket’ diyerek dalga geçiyor. Gündelik dilde olduğu kadar şiirleri ezbere okumakta da çok rahat. Rakiplerini kamuoyu önünde isim isim hedef alarak dindarlıktan saldırganlığa kusursuzca geçiyor.”

Erdoğan’ın hitap yeteneğine dikkat çekilen makalede onun bu ‘yeteneğini’ seçimler yaklaşırken yüzde 40 seviyesinde olan oyunu artırmak için kullandığı kaydediliyor.

Erdoğan’ın “Türkiye’nin muhafazakar işçi sınıfına hitap ettiğinin” ifade edildiği makalede, Erdoğan ve Trump arasındaki benzerliğe vurgu yapılıyor:

“Bu açıdan Erdoğan, otokrat ve dayılık taslayan güçlü adamlarda (hepsi adam) kendini derinleştiren küresel akıma tamamen uyuyor, bu liderler uzun zamandır görmezden gelinen sıradan insanlar adına güçlü bir şekilde konuşmanın yolunu buluyor.”

“Liberal ve sekülerler bölücü konuşmasını sıkça eleştiriyor, özellikle de dini siyasete sokmasına karşılar, buna rağmen Erdoğan’ın Müslüman takipçileri bunları duymak istiyor” denilen New York Times makalesinde, Erdoğan’ın parti toplantılarının ‘maç havasında’ geçtiği de belirtiliyor.

Bilgen’in yorumu: Toplumu bölüp, gerilimi artırıyor

Makalede Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in yorumuna da yer veriliyor.

Bilgen ise Erdoğan’ın tarzının “sağcı, popülist ve otoriter siyasetçilerle benzerlik taşıdığını” söylüyor ve bunun toplumu böldüğünü, gerilimi artırdığını ifade ediyor.