Musul ve Rakka Kürtler için tuzak mı?

Musul ve Rakka Kürtler için tuzak mı?

Muş Alparslan Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Abdullah Kıran, Rakka ve Musul operasyonlarının Kürtler için “tuzak” olabileceğini söyledi.

A+A-

Doç. Dr. Abdullah Kıran

Muş Alparslan Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Abdullah Kıran, Rakka ve Musul operasyonlarının Kürtler için “tuzak” olabileceğini söyledi.

Rûdaw’a konuşan Doç.Dr. Abdullah Kıran, Musul operasyonuna ilişkin, “Kürtler, tarihi Kürdistan sınırları dışındaki operasyonlara zorunlu olmadıkça katılmamalı, uzak durmalıdır” dedi.

Kıran, “Dicle Nehri Musul’u ortadan ikiye ayırır; bu da Kürtler ve Araplar arasında doğal bir sınır teşkil eder. Şehrin doğu kesiminde Kürtler, batı kesiminde Araplar çoğunluk oluşturur. Kürtler, Kürt kesimini almalı ve asla öteye geçmemelidir” ifadelerini kullandı.

 

“Bölgede Sünni Araplar bir yönetime sahip olmadıkça, bir ‘Sünniistan’ kurulmadan, Kürtler’in bağımsız devlet olma şansı zor” diyen Doç. Dr. Kıran, şöyle devam etti:

 

“Bugün Kürtler Şii Araplar’la ortak bir şekilde Musul’u aldığında, yarın İran Şiileri Kürtler üzerine yürütecektir. Şiiler Kerkük’ün de davasını edecektir. IŞİD zayıflamalı ama Sünni bir yönetim ortaya çıkmadıkça bitmemelidir.

 

Evet, Musul tarihi bir Kürt kentidir ve Mervani Kürt Devleti Beyi Bad Bin Dostik orada öldürüldü.  Ünlü bir Arap tarihçi ‘Musul, sıkanı ha Ekrad we Lısûs’ (Musul’un sakinlerini Kürtler ve eşkiyalar oluşturur) der, ancak yine de bugün Dicle doğal bir sınır olarak kabul edilebilir.”

Musul operasyonuna kimler katılacak?

Kıran, “Musul operasyonunun Kürtler'e artıları ve eksileri ne olur?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Musul operasyonunda Kürtler’in tek artısı, IŞİD denetimindeki topraklarını kurtarmak olmalıdır. Bir de dediğim gibi, Kürtler bölgedeki güç dengesinin kendi aleyhlerine bozulmasına müsaade etmemelidir.  Yarın bütün Sünni coğrafyayı kontrol altına alan Şii Araplar ve İran, ertesi gün Kürdistan’a saldırır.”

Musul operasyonuna İran ve Türkiye’nin de dahil edilebileceğini belirten Abdullah Kıran, şöyle devam etti:

“Sözkonusu operasyon muhtemelen koalisyon güçleri öncülüğünde, ağırlıklı olarak Arap ve Kürt unsurlarla yapılmak istenecektir. Tabi İran ve Türkiye’de operasyona dâhil edilmek istenebilir. Ancak Kürtler gaza gelmemelidirler. Kürtler’in kendi sınırları dışında operasyonlara girişmesi, Kürt- Arap düşmanlığını da körükleyebilir.”

Kıran, “Kürtler, IŞİD’den kurtardıkları topraklarını, bugünden başlayarak İsrail’in yaptığı gibi, beton bir perde ile koruma altına almalıdır. Çünkü herhangi bir güvenlik zaafı, Kürtler’in  sonunu getirir. Kürt kentleri, her gün bombaların patladığı Bağdat ve Basra gibi olduğunda, Kürtler özgürleşemez” ifadelerini kullandı.

‘Referandum Kürtler’in pasaportudur’

Doç.Dr. Abdullah Kıran, Kürdistan Bölgesi’nde yapılacak olan referandumun bağımsızlık yolunda Kürtler’in “pasaportu” olacağını ve bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Kürdistan’ın bağımsızlığının önündeki en büyük engelin İran olacağını vurgulayan Kıran, konuşmasına şöyle devam etti:

“İran’ın daha şimdiden kimi Kürt partilerini yanına alarak, onlar üzerinden bağımsızlık karıştı mesajlar vermesi, Kürt siyasi hareketi adına büyük bir talihsizliktir. Sözkonusu Kürt partileri bir an önce o ‘Stockholm sendromundan’ kurtulmalıdırlar.

Bir de PKK’nin basiretsizce Türkiye’de şiddet oyununa gelmesi, bağımsızlığı zorlaştıran diğer  önemli bir unsurdur.  Hâlbuki Türkiye bağımsızlık konusunda en azından tarafsız bir tavır takınabilirdi. AK Parti, geçen yıl böyle bir noktaya gelmişti.”

24 Mayıs'ta Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) de içinde yer aldığı Demokratik Suriye Güçleri (DSG), IŞİD’in Suriye’deki merkezi Rakka’ya operasyon başlattı.

‘Kürtler Akdeniz’e odaklanmalı’

“Kürtler’in önceliği, Rakka’ya girmekten ziyade, Kobani’yi Efrin ile birleştirip, Akdeniz’e bir çıkış yolu açmak olmalıdır”diyen Doç.Dr. Abdullah Kıran, şunları kaydetti:

“Kürtler, Şam ve Halep’teki varlıklarını değiş-tokuş  usulüyle elden çıkartıp, Akdeniz’e bir çıkış açmalı ve Akdeniz sahil şeridinde bir limana, bir kıyı şeridine sahip olmalıdırlar. Şam ve Halep’i kim denetim altında tutarsa tutsun, Kürtler onunla anlaşmalı. 

Uzun vadede Şam Şii Araplar’da,  Halep ise Sünni Araplar’a kalabilir. Kürtler biraz da ‘nüfus mühendisliği’ öğrenmelidir. Aksi takdirde Güney Kürtleri’nin de bağımsızlığı, ‘bağımlı’ bağımsızlıktan öteye geçemez.”

Doç.Dr. Kıran, “Rakka da Musul operasyonları da Kürtler açısından birer tuzak olabilir. Kürtler stratejik düşünmeli ve ‘dimyata pirince giderken’ evdeki bulgurdan olmamalıdır” dedi. 

Rudaw

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.