Kürtler, Seçim İttifakları ve Türkiye Seçimleri

Kürtler, Seçim İttifakları ve Türkiye Seçimleri

Yaşar Abduselamoğlu-Bitlisname Röportajı

A+A-
  • Partiler adaylarını belirlediler, Seçim çalışmaları başladı Kampanyanın başında adayların taşıdığı potansiyel nedir?

Cumurbaşkanı’nın avantajı ve dezavantajı profil oluşturma derdinin olmaması, millet onun hakkındaki seçimini icraatını esas alarak yapacak. Diğer aday kampanyalarından farklı olarak, belki de, Erdoğan’ın “ılımlı ve gürültüsüz” bir kampanya yapması daha lehinde olabilir. Ancak, baskın bir aday olarak, böyle bir stratejiyi izleyeceğini tahmin etmiyorum.

Çatışmacı stratejiye karşı muhalif adaylar, Demokrasi söylemi eksenli konumlanacakları için, huzur vaad eden bir siyaset izleyecekleri bekleniyor. Çatışmacı, hesap sorucu, kendisini yargı yerine koyan bir söylem AK Partiyi savunma pozisyonunda tutar. “AK Parti düşerse hüsran olur” zihniyetini güçlendirecek şey, seçimleri bir demokrasi oyunu olmaktan çıkarıp savaş stratejilerinin hakim olduğu bir duruma sokabilir. Böyle bir seçim kampanyasının kazananı Cumhur İttifakı olur.

  • Cumhur İttifakı, Millet İttifakı, muhtemelen HDP ve Kürt İttifakı; kim nasıl bir politika izleyecek, hangisi daha kazançlı?

Cumhur İttifakı’nın politikası ve hedefleri bellidir; Türkiye’nin tehlike içinde bulunduğunu, şartların 1. Dünya Savaşı şartları gibi yeniden beka sorunu olduğunu, bu nedenle, Yeni bir savaş vermemiz gerektiğini, yoksa güvenliğimizin tehlikede olduğunu iddia eden bir söylem üzerinden varlık ve güçlülük kaygısını teşvik ederek motivasyon yaratıyor. Bu şekilde kendisini yeni tarihsel bir kurtarıcı olarak kurgulamaya çalışıyor. Batı’ya karşı bağımsızlık savaşı, yeni bir modernizasyon atılımı, Türkiyeyi büyütme gibi büyük idealler etrafında birleşerek, yeni fedakarlıklar ve çatışmalara hazır olmaya çağırıyor. Millet ittifakı, bunun karşısında “akl-ı selime, demokrasiye, ve huzura” çağıran bir politika izlemek istiyor, ama bunda çok başarılı görünmüyor. Türkiye’de beka sendromunu çok ciddi bir sorundur; o gündeme getirildiğinde, geri kalan herşey önemini yitiriyor gibi oluyoır. Ayrıca, büyük hedeflerin, reel olsun olmasın, umutsuzları celbetme özellikleri vardır. Kollektif kimliklere dünyada yeni bir yer edinme söylemi, “ezilmiş onurları” şişirilmiş egolara dönüştüren bir etki uyandırır. Erdoğan’ın, liderliğinde Türkler tarihsel bir dönüm noktası yakalamışlar algısına karşılık, bu Türklerin tarihsel felaketi olur argümanlarının rasyonel güçleri siyasi ciddi tartışma ile açıklığa kavuşturulmalıdır. Argümanı güçlü olan ve buna toplumu ikna eden Türkiye’nin geleceğini belirleyecek.

Üç ayrı kesimin çatışmasını, demokrasi otoriteryanlık, Batı tipi türkiye ile Ortadoğu tipi türkiye arasındaki çatışma olarak görebiliriz. Kürtlerin alacakları tavır, her iki Türkiye’den birinin tercih yönünü güçlendirecektir. Ancak, Kürtlerin ayrı özerk siyasi bir aktör olma sorunları var.

  • Kampanyada izlenecek siyasetin işaretleri belli oldu mu?

Önce seçimin ittifaklar eksenli bir seçim olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu yeni bir durum. Siyasette tartışılması gereken yeni konu ve sorunlar ortaya çıkarmış bulunuyor. İlk sonuç şu; Parlamenter sistem, koalisyonlara muzdarip ve bu da istikrarsızlığa sebep oluyor, argümanıyla kaldırıldı, ama Cumhur ve hükümeti daha baştan ittifaksız olamıyor. Türkiye’de Demokrasi kültürü ile ittifaklar geleneği çok zayıf, partiler birbirileriyle uzlaşmayı değil, nihayette tekleşmeyi hedefliyor. Bu kime ne düşecek sorunu ve ittifak yaparken birbirine karşı oyunlar kurma siyasetine sebep oluyor. Şimdi hem ittifak olurken, aynı zamanla da ittifaktan kim ne kazanacak oyunları içine girilecektir. MHP ve AK Parti arasında gizli bir çatışmanın olduğunu tahmin etmek zor değildir. MHP AK Parti’yi kendisine muhtaç durumda tutmak zorundadır, yoksa Ak Parti iktidarını, MHP’nin beklediği gibi bir ortaklıkla kurmaz. AK Parti’nin milletvekili sayısının çoğunluğun altında olmasına, MHP’nin en az muhalafet kadar ihtiyacı var, aksi taktirde ittifak iktidar koalisyonu olarak devam etmeyebilir.

Öte yandan, kendi adaylarıyla çıkan Millet İttifakı’nın 2. Tur’da tekleşebilecek mi sorunu var. Lider ve parti merkezlerinin alacakları tavırlar katı taraftarlar için etki sağlar. Her partinin katı olmayan, duruma göre değişen bir seçmen profili de var. Bunlar, partilerin verecekleri karardan çok, duruma göre mobilize olurlar. Ya da oy kullanmazlar.

Muhalafet otomatik olarak tüm Erdoğan karşıtı oyları birleştiremeyeceği gibi, daha üstünde bir orana da yükselebilir. Bu 2. TURU 1.TURA dönüştürecek stratejinin etkilerine bağlıdır. Erdoğan’ın düşme ihtimali belli bir kesimi daha motive edici bir rol oynarken, zaten kazanır düşüncesiyle hareket eden belli bir Erdoğan küskünü AK Parti ve muhafazakar seçmeni daha da aktif bir hale getirme ihtimali taşır.

Demirtaş ironi ağırlıklı bir söyleme sahip. Bu liberal bir stratejidir. Bugün Türkiye’deki trajedilere mizahsal yaklaşım, otoriter ciddiyeti ve resmiyeti gülünç duruma düşeren bir etkiye sahiptir. HDP’nin çok ağır şartlardaki durumuna rağmen, çatışmacı değil, ironi, mizah ağırlıklı bir seçim söylemini ileri sürmesi kazandırır. Ne yazık ki, HDP’ye hakim solcu totalitarist resmiyetin Demirtaş’ın bu etkileyici imajını seçmene götürmede kırılma olacaktır. Hapis bir yandan bu traji komikliğe artı etki yaratırken, bunun ciddi yüzlü totaliter meraklı-aracılar tarafından insanlara ulaştırılmasında bir kırılma söz konusu olacaktır. Bu anlamada, CHP tarafından yükseltilen Demirtaş’ın serbest bırakılması isteği önemlidir. Serbet bırakılmış bir Demirtaş’ın seçim kampanyasına pozitif bir etkisi olacak, bundan siyaset kazanacaktır. Mağduriyeti ön plana çıkarmama durumu da, mevcut durumu traji komik bir seçim uygulaması yönünde iktidara negatif olarak dönebilir. Yarın en katı türkler için de bile, Demirtaş’tan bu kadar mı korkuyoruz, bu haksızlıktır gibi sesler yükselebilir. Demirtaş Cumhurbaşkanlığı önünde engel olmaması için belki de hapse tıkıldı, ancak, bugün oradan daha etkin bir biçimde adaylığının konulmuş olması önemli bir etkiye sahiptir.

Aynı zamanda da muhalif aday iktidara sahip olma, alma, düşürme, zafer kazanma vs. bibi heyecanları oluşturabilecek bir aday olmalı. Kazanma hırsı olmadan kazanma mümkün olmuyor. CHP 7 kere yenildi, insanlarda kazanma azminin olmadığı algısı oluştu. İnce ana muhalaefetin iktidarı kazanma hırs eksikliği algısını ortadan kaldıracak görünüyor. Bu açıdan bir avantaj. Ayrıca, İnce’nin güçlü retoriği icabıyla siyaset konuşma, rasyonel argümanlarla diyalog imkanı yaratma, yani siyasi alanı genişletme imkanı oluşacaktır. Hain, ihanet vs. gibi ideolojik etiketlerle ortamı boğmanın yerini, siyasi argümanlarla tartışma alabilir.

Erdoğan Tek Adam siyasetine ağırlık verdiği, Cumhurbaşkanı’nın “Hezarfen” biri olma algısını inşa etmek istediği için, Yardımcıları’nın kimler olacağı sorunu pek bir önem arzetmeyebilir. Ancak, Demokrat İmge ile hareket eden Ana muhalefet Adayı’nın, gecikmeksizin Cumhurbaşkanı yardımcıları’nın kimler olduğunu göstermesi gerekir. Hezarfen tek adam algısı ile, demokrasi ile yöneteceğini iddia eden aday profilleri arasında büyük bir özellik farkı var, her şeye çare olarak kendisini gösteren birinin ağırlığına denk bir ağırlığı İnce, Yardımcıları aracılığıyla büyük bir avantaja dönüştürebilir. Şimdiden, anasorun konuları iyi anlayan, bilen ve çözme kabiliyeti olan Cumhurbaşkan yardımcıları belirlemesi otoriter başkan yerine, her alanda liyakat sahibi Başkanlık Kurumu algısını güçlendirir. Büyük bir ihtimalle, İnce ikinci tura kalacak, Demirtaş, Akşener, Karamollaoğlu, ve Alevi bir siyasetçi ile Cumhurbaşkanı yardımcılıkarı için anlaşabilirler.

Akşener, kendi partisinin durumu hakkında reel bilgiye sahip olamadığı için çok rasyonel bir davranış takınabilmesi kolay olmayacaktır. Tansu Çiller limitini yakalama hedefi ile seçim barajını aşabilme limiti arasında siyasi düş güçleri gidip geliyor. Bu nedenle, İyi parti, ittifak açısından kaygan bir durumdadır. İnce’nin adaylığı – aynı seçmen profiline seslenme anlamında – Akşener’in siyasi düş gücüne bir sınır koydu sanırım. Bu durum ilk turla tamamen açıklık kazanacaktır. Aynı durum, Saadet Partisi için de geçerlidir, Saadet partisinin baraj sorununu aşmış olması durumunun seçmene nasıl yansıyacağı konusu henüz açık değildir.

  • Erdoğan beni indirecekseniz de ne yapacaksınız diye sordu? Erdoğan inerse ne olur?

Erdoğan, devlet ve iktidarda olmanın avantajlarını kötüye kullanma algısı yaratmadan seçimi kaybederse, tekrar, ileriki bir seçimde iktidara yeniden gelebilmenin imkanını kendisi için yaratmış, AK Partiyi büyük bir yükün altından kurtararak ona yeniden kendisini dönüştürme – demokrasi imkanı vermiş olacaktır. Erdoğan düşerse, hakkında oluşturulan, kişisel güvenlik vs. kaygılarının oluşacağı durumuna imkan vermiyorum. Çünkü, AK Parti düşse de, büyük bir iflas ile düşmeyecek, her an yeniden kendisini zorlayarak iktidara gelebilme imkanını içinde taşıyan bir küçük kayıpla düşmüş olacaktır. Şunu da, eklemek lazım, bugün artık Ak Parti düşse de, Erdoğan Ak Parti içinde bir liderlik sorunu yaşamayacaktır. Çünkü, AK Parti’deki bir kriz anında Erdoğan’a alternatif olarak çıkacak tek kişi olan Abdullah Gül’ün siyasi liderlik hayatı, bu seçim arifesinde bitmiş bulunuyor. A. Gül artık ne AKP’de ne de başka bir siyasi çevrede lider olamaz. Erdoğan’ın bu seçimdeki ilk başarısını A. Gül alternatifini tamamen ortadan kaldırmış olmasında görebiliriz.

  • HDP’nin her iki ittifaktan dışlanmış olmasına Kürtler içinde; ”kardeşlik dediğiniz bu muydu” diye içerlenenler var, bu durumu ne demek gerekiyor?

Millet İttifakı ile HDP arasında ittifak rasyonel değildir, her iki taraf için de zarar verir. Ancak, HDP’nin baraj altında kalması da muhalefetin bütün oyunlarını bozar. Öte yandan, görünen o ki, AK Parti’nin mecliste çoğunluk sağlama imkanı HDP’nin meclis dışında kalmasına bağlı. HDP Meclise girerse, muhalefetin milletvekili sayısı Cumhur İttifakı’ndan daha fazla olacağı için, 1.TUR’un ardından bu, 2.TUR da Erdoğan aleyhinde bir etki yaratır. Türkiye’de uzun bir zamandır, kuvvetler ayrılığı’nın istikrar için zararları anlatılıyor. Seçmende, İktidar ve meclis çağunluğunun aynı siyasi cephede olmasının faydalarının olduğu algısı yaratılmış, şimdi bu algı onu yaratanlar için kötü rol oynayabilir. 1.Tur’da muhalefet meclis çoğunluğu sağlamış ise, istikrar adına, 2.Tur’da Cumhurbaşkanı adayının da muhalefettten olması yönünde bir eğilim güçlenebilir.

Kürtlerin bu İttifakın olmamasına “içerlenmeleri” yersiz bir şey. Çünkü, Kürtlerin bu seçimlerde ortaya koymaları gereken esas siyaset; ayrı bir özne olarak şöyle bir toplmsal güce sahipiz ve bunu hiç bir şey değiştiremez mesajını vermelidir. En büyük vazifeleri bu. Bu anlamda, ittifak Kürtlere istemeden bir iyilik yapmıştır. Kürtlerin birleşerek ortak bir irade ortaya koymaları için teşvik edici olmuştur. Kürtler Demirtaş ismiyle, %15’in üzerinde bir oy, milletvekilleri seçimi ile de 90 milletvekili üzeri bir imkanı yakalamalıdırlar. Bunu yaptıklarında, ikinci tura kalan adaylar Kürtlerle pazarlığa oturacaktır. O zaman işte Kürtler siyasi maheretlerini göstermelidir. Bunun için ciddi bir ittifak gerekiyor.

HDP Yeni dönemde de PKK ile bağlantılı bir siyaset ile devam edemez. Bugün böyle bir siyasetin ağırlığı altında bütün HDP’li, özellikle de Kurdi kesimden temsilciler bitab düşmüşler. Büyük bir yorgunluk içindedirler. HDP, siyasal hayatın içinde bir parti olarak kendi kaderini kendi eline almak, gündelik yaşamdan izole merkezlerin, ideolojik hegemonya ve kutsiyet dayatmalarından kurtulmak zorundadır. HDP kendisine oy veren 5 milyon seçmenin profilini iyi tarif etmek ve ona sadık kalmak zorundadır. Bugüne kadar onların hiç bir somut isteklerini kabul ettiremedi, inşacı olamadı. HDP içindeki Türk Solu, Millet ittifakının Kürtlere bakışını devam ettiren bir politika izliyor, daha görüşmelere başlanmadan, HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, HÜDA-PAR ile ittifakı kesip atması, Türk efendinin Kürd’ü ötekileştirme politikasının bir devamı olarak okunabilir Kürtler tarafından. Bu da HDP içinde Kürtler Türkler arası bir siyasi çekişmeye işaret ediyor. Gerçek HDP’liler bu konuda ciddi bir sorumluluk almak zorundadırlar. Ayrıca, bu görüşmelere Kürt ulusal kesimi ile HDP arasında bir yol ayrımı görüşmeleri olarak da bakılabilir.

  • Kürt partileri arasında ‘İttifak’ görüşmeleri başladı. HDP, PAK, KDP-BAKUR, KDP-T, AZADİ, PSK arasında geçtiğimiz hafta içinde bir görüşme gerçekleşti. Bu görüşmeden nasıl bir sonuç çıkacak?

Daha öncesinde HDP dışındaki partiler Kürt Demokratlar Bloku adı altında bir ittifak ilan ettiler. Bu görüşmelerin sonucu ortadadır. Daha öncesinde 5 parti ve bir hareket Kürt Bloku’nun çekirdeğini oluşturmak için ittifak imzaladı, beyanda bulundu. Amaçları bu birlikteliği genişletmek. HÜDA-PAR, HDP ile görüşmeler yapılıyor. , HÜDA-PAR’ın seçim ittifakına katılması için Kürdistan Demokratlar Bloku HDP üzerinde baskı oluşturması gerekir. HDP artık, Kürtlerin gündelik yaşamından izole merkezleri değil, Kürtleri dinlemek zorundadır.

Bu seçim Kürtler için önemlidir. Önemli bir fırsat söz konusudur. Bu ittifak ya Kürt Bloku’na güçlü bir temsil imkanı tanır, ya da Kürt Bloku geri kalan Kürt taraflarıyla birlikte, bağımsız olarak seçime gider.

  • HDP ittifaka yanaşırsa ve yanaşmazsa, Kürt Bloku nasıl siyaset izlemeli? Bu konuda farklar nedir?

Her iki durumda da ittifak yapsa da yapmazsa, Kürt Bloku Kürt şehirlerindeki siyasi ikili kutuplaşma hegemonyasına –dikotomik hegemonyaya – karşı bir çıkış yapmalıdır. Bu siyasi otoriter denklem iktidar ve PKK’yi birbirinin ilan edilmemiş ittifakçısı durumuna getirmiştir. Kürtlerin siyasi arayışları gibi, HDP de bu arada eziliyor. Kürt Bloku demokrasi ve ulusal hakların gerçekleşmesi için çoklu sistemin sahi bir şekilde oluşması için dikotomik otoriter sisteme karşı alternatif söylem geliştirmesi gerekir. HDP bu görevden kaçarsa, bu dikotomik sistemin hem ezileni hem de oyuncağı olmaya devam eder. Demirtaş, HDP’ye kimler tarafından neler dayatıldı, oluşturduğu samimiyet ruh içinde açıklama yapmalıdır. Bu HDP’nin yeniden yapılanması için bir imkan olabilir. HDP’nin İktidar ve PKK mengenesinden kurtulmasının yolu Kürt Bloku ile ittifak yapmasındadır.

  • Kürtler İttifak’a yakın mı?

Çekirdek oluşmuştur. Kürtler Mecliste ve Cumhurbaşkanlığında etkin bir çekim merkezi oluşturabilirler. AK Parti, CHP içindeki kürt ve kürt dostu olan temsilciler de dahil, bir Kürt Çekim Merkezi formel olmayan şekilde oluşabilir. Bu iş için HDP’nin ideolojik temsilcileri dışında gerek HDP’ten ve gerekse, HÜDA-PAR, Çekirdek Kürt Bloktan oluşacak güçlü bir Kürt siyasi temsilcilerinin ortak olarak meclise girmesi gerekiyor. Kürt Bloku’nda etkin siyaset yapan insanlar vardır. Bunların kamusal alanda artacak rolü Kürt siyasetinin yüzünü değiştirir. İyi bir siyaset izlenirse, Mecliste bir Kürt Çekim merkezi etrafında 150-200 arası bir milletvekili lobisi oluşabilir, Cumhurbaşkanlığı’nda da ağırlığı olan bir Kürt Cumhurbaşkan yardımcısı olabilir.

 

  • HÜDA-PAR’ı ayrıca konuşmak istiyoruz. HÜDA-PAR ve İttifak konusunda neler düşünüyorsunuz? HÜDA-PAR’ın da İttifakta yer almasına dair toplumsal bir talep bulunmakta.

HÜDA-PAR adaylarının seçimde “kazanma opsiyonu” Kürt şehirlerindeki siyasi dengeyi ciddi bir şekilde değiştirebilir.HÜDA-PAR dikotomik sisteme hizmet etmemeli, özerk bir Kürt muhafazakar öznesi olarak varlığını korumalıdır. Bunu yaparken Kürt siyasetinin çoğullaşması için görevini yapmalı, bu yöndeki Kürdi blok ile birlikte hareket etmelidir. Bunun için HÜDA-PAR’ın Kürt Bloku içinde yer alması ve HDP ile ittifak yapılacaksa, Hüdapar’ın da içinde olacağı bir şekilde yer almalıdırlar. HDP bu konuda Türk Solcu söylemine teslim olmamalıdır. HÜDA-PAR konusunda Kürt Bloku ve HDP’nin daha yapıcı ve cesur davranması gerekiyor. Siyaset, önyargıları yıkma, yenilik yaratma ve inşa sanatıdır.

 

  • 1 Kasım 2015 seçimlerinde HDP, geniş olmayan bir ittifak gerçekleştirmiş. İttifakla seçilen milletvekillerinin ‘pasif’ kaldığı yönünde halkın eleştirileri olmuştu. Kamuoyu ‘’Yeni İttifakta böyle olacak.’’ Şeklinde tartışmalar yürütmektedir. Siz bu tartışmalara nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçmişte olana “ittifak” demek doğru olmaz. HDP Eşbaşkanı’nın açıklamasından da anlaşılan o ki, onlar Kürdi Blok’la geçmişe benzer bir “katılım” ve “aynılışma” bekliyorlar. HDP’nin “bu görüşler bizim de görüşlerimiz” demesi de bu açıdan, aslında sorunlu bir açıklama ve “ittifak” yerine “katılımı” amaçlayan bir açıklama. Kürd Blok’u İttifakı esas almaz, “katılım” sağlarsa, eskiden olan tekrar olur. Güçlü bir Kürt Bloku varlığı olmayacaksa, ve birlikte olmayacaksa, tek tek siyasi kürt lider temsilcilerinin birey olarak HDP listesinde yer almalarının da hiç bir anlamı olmaz. Kurdi Blok, yıllardır Kürt şehirlerinde ciddi çabalar gösteren, PKK’nin yarattığı felaketlerden HDP’liler “görünmezlik” siyasetine girdiklerinde Kürt sivil nufüzün yanında yer alan siyasi kesimlerdir. Parti kimlikleri ve çizgileri vardır. Kurdistani olma gibi özgül bir ağırlığı taşıyorlar. Ayrıca, Kürtlerin en büyük Sosyal Partisi, örgütlü olmayan insanlardan oluşuyor. İttifak onları da etkileyecektir. Kurdi Blok ve Hüda-par’ın meclise girme HDP ile her ittifak ilişkisi, eğilimi, özellikle, ulusal Kürt siyasi temsilcileri için bugüne kadar pozitif bir etki yaratmamıştır. Önceki pratikler kötü sonuçlanmıştır. Bu yöndeki eleştirileri ciddiye almak, iyi değerlendirmek gerekiyor. Ancak, burada söz konusu olan şeyin sadece HDP’nin başkalarına karşı eşit olmayan, teslim almak isteyen, siyasi görüşlerini ciddiye almayan yanı değil, ittifak yapanların kimlikleri ile de alakalıdır.

HDP PKK ideolojisi ve etkisinden uzaklaşmak zorundadır. Toplumsal esaslarını kaybetmemek için Kürtlere yüzünü yeniden dönmek zorundadır. HDP ile olan Kurdi ilişkilerin olumsuz pratiği bir yanda, diğer yanda onurlu bir ittifak ihtiyacının her iki taraf için de elzem olma durumu var; burada Kürt sivil toplumu’na büyük korektiflik rolü düşüyor, özellikle de, HDP içindeki Kürt yurtseverlerine. İmkanları sonuna kadar zorlamak, siyaset hünerini akıllı bir şekilde devreye sokmak gerekir. Kürtler Türk solcularına HDP sizin babanızın malı değildir, demek zorundadırlar. HDP’ye katı karşıtlık üzerinden alternatif olmak isteyen Kürt siyasetleri de bilmeli ki, HDP’yi Kürt-olmayan olarak total olarak ötekileştirme ve “Türk cephesine” itmenin faydası yoktur.

Bu kez daha eşitlikçi ve dürüst bir diyalog içinde olunmazsa, HDP Türk solunun elinde bir oyuncak olur, Kürt tabanı da daha büyük sorunlar yaşar. Parlamentoda Kürt Bloku temsilinin en az Turk solu ve diğerleri ölçüsünde temsil hakkına kavuşması gerekir. HDP ile kuralları belli, şeffaf ve eşit haklı bir ittifak, onurlu bir ittifak oluşturulmalıdır. Bu yapılmadığı taktirde, Kürt Bloku Kürtlük ikesi yönünde kendisiyle birlik olacak herkesle bağımsız olarak seçime girebilmelidir.

 

  • İttifak görüşmeleri Kürtlerin büyük kısmında heyecan yaratırken, Kürt karşıtlarında ciddi bir tedirginlik yarattığı anlaşılmakta. Kürtlerin heyecanı ve Kürt karşıtlarının tedirginliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bütün Kürtlerin ortak bir siyasi temsille seçimlerde toplumsal güçlerinin ortaya çıkma ihtimali, Türkiye’de eşit haka sahip ikinci “Asıl Öge” ihtimalini ortaya çıkaracağı için korkulur. Çünkü, İkinci Asıl Öge algısının taşıdığı temsil kodu iki uluslu devlettir.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.