Karakaş: ”Zalimler Kürd Narin’ın narin bedenini copladılar!”

Karakaş: ”Zalimler Kürd Narin’ın narin bedenini copladılar!”

70 yaşında Türkçe bilmeyen biri niye orda tutulsun adam koyundan ve köyünden başka bir yer bilmiyor. Niye işkence görüyor? Kürt olduğu için.

A+A-

 

reh-roza.jpg

Söyleşi: Roza Kurdi

Rahime Kesici Karakaş kimdir? Kısaca bize tanıtırmısınız?

1961 mart 25 te Siverekte doğmuşum. 7 yaşından beri Diyarbakırdayım. İlk orta lise ve üniversite hayatım da burada geçti . D.Ü Eğitim Fakültesi ingilizce bölümü 1986 mezunuyum. Emekli öğretmenim evliyim ve 3 çocuğum var halen Diyarbakır`da yaşıyorum.

-Kitap yazma fikriniz ne zaman oluştu ve yazmanız çok zaman aldı mı?
Kitap yazma fikrim erkeklerin yazıp kadınların yazmamasına takılarak oluştu! Biraz diğer kadın arkadaşlarımdan da güç alırım diye onlara açtım hepsi gayet güzel bir şey olur dediler ama uğraşıları ve de bazı problemlerden dolayı onlar çekildi, bende yaklaşık 1,5/2 yıldır kendimle cebelleşerek birçok eksiğe rağmen çıkardım .

-Kitap yazarken ne gibi güçlüklerle karşılaştınız?
Kitap yazarken karşılaştığım güçlükler çoktu. Kaynak ve materyallere ulaşamadım ne yazıkki vardı onlar ama şu yada bu şekilde ulaşamadılar. Bilgisayar duygularımı köreltiyordu elle yazınca onu aktarmak, en yakınımdakilerin bile uğraşılarının oluşu beni çok zorladıç Tamamıyle kendimleydim vede bu dehlizden çıkıp sesimi duyurmak benim işimdi . Öyle yaptım

-Kitabınız Diyarbakır zindanı ve oradaki yaşam hakkındadır. Bir kadın ve kürt olarak başınızdan geçen en sarsıcı olayı söylermisiniz?
Kadın olmak ve Türkiye'de yaşamak çok zor iken bunu Kürt kadını olarak yaşamak daha zordu! Ama yıllardır hem kadın, hem kürt, hem farkında, hem taviz vermeden kendinden vede düşüncelerinden yaşamak zordu tabiki! Hele 5 nolu askeri cezaevinde 1981/1982 yıllarındaki vahşet "saygon zindanları" kitabının birkaç katı zor ve mücadele gerektiren bir şeydi!

O mücadele kendinle ve kişiliğinle alakalıydı! Kitapta bahsettim İNAT la tavizsiz olacaktın. Başka yolun yoktu çünkü taviz vermeye iyi niyetle başlarsın "ne olacak basit bir cevaptır" dersin ama o çorap söküğü gibi devam eder. Yükün ağırlaştıkça sen konuşur, konuşurken yükünü ağırlaştırırsın ama inatlaşıp hiçbirşeye (basit karmaşık) ne olursa olsun cevap vermemek en iyisidir! Biraz acır canın ama kuş gibisin taşıyacak belini bükecek bir yükün yoktur, hem tarih önünde hem de vicdanında!
Unutamadığım anımda Hakkariden getirilen Narin dir.

Bizim ellerimize sac levhadan üzerinde rakamların yazdığı bir levha tutuşturup yandan ve önden fotoğraf çekmek için saçlarımızı kestiler ama çok komik koyun kırpar gibi aldırış etmedik ama Narin’in beyaz "çefi" sinin altında "kürtlerin uğruna savaşların çıkabilecegi (kadının saçı, atın kuyruğu vede erkegin bıyığı) üç şeyden birini "örüklerini" kesmek isterken alınmaya çalışılan çefisi ve kestirmemek için direndiği örükleri ve onun her tokatla savrulan narin bedeni ve inip kalkan joplardı.

rehime1.jpg

-Kitabınız da,  1980’li yıların vahşet dolu askeri cuntansının genel olarak kürt halkına ve özel olarakta kürt kadınına yaptığı ınsanlık dışı eziyet ve işkenceden bahsediyorsunuz. Bunu, bazen rahat ve mizahi bir dillen işliyorsunuz. Neden mizahi bir dil? 
İşte bu vahşeti yazarken bile ağlıyorum ben, araya mizah katmasaydım hiç yazılamazdı bunlar! Yanyana geldiğimiz cezaevindeki arkadaşlar anlatırkende gülüyoruz, çünkü gözyaşlarımız pınarlarından akmasın diye belki
 

Aslında hepimizin psikolojik tedavi görmesi gerek çünkü bu bir travma ve bunu anlatarak yazarak ağlayarak hatta gülerek tedavi edilmesi gerek diye düşünüyorum.

-Cezaevinde çıktığınızda, normal halk size hangi gözle bakıyordu?
Bu soru kadınlar tarafından can yakıcı bir sorudur, çünkü o dönemler feodalitenin ve onların değer yargılarının yoğun yaşandığı dönemlerdi! Bazılarına göre kirletilmiştin…

O dönemler cinsellik tabu idi üzerine konuşulmaz ve de tartışılmazdı! Kimi lütfedip anamdan istemişlerdi (bunlar devrimci arkadaşlarımızdı). Olumsuz bakınca da onlar vazgeçmiş saydılar kendilerini ve aileler karalayıp (arı deliğine parmagımı soktuğum için tutuklandığımı) onların bir sürü tanıdık "telebe" (Siverekte devrimciler için kullanılan bir terimdir) kızlarının olduğu ama bunların kapısına gitmediklerini ona söyleyincede kendimi kibirli yaptığımı falan söylemişlerdi!
Yani ben hem eksiktim onlara göre ve nasıl da "gururluydum"…  Çok fazlaydı bu topluma böyle bir kişilik.

Ama bu reddedilmenin acısıydı bence! Çünkü evlilik olmadan çok onurlu bir sevgi seli vardı herkes kucaklıyor ve de kutluyordu bu duruş kadın olduğumu (cinsiyetçi yaklaşmatanlar için) unutanlar için geçerliydi.
Yaşlı görüşçü arkadaşlarımın aileleri zaten kendi erkek çocuklarından çok beni önemsiyor ve değer veriyorlardı. Davada tek kadın bendim ve ben onların hepsinin kızı veya kardeşi konumundaydım.

-Bir kadın yazar olarak kitabınızı kimlerin okumasını istiyorsunuz?
Kitabımı her kesimden kişinin okumasını isterim, çünkü orada kadın, erkek ve çocuk kürt halkının fertleri var! Oradaki zulüm her yaştaki insana, yatan yatmayan görüşçülere, nefes alan uçan kuşa bile uygulanmış yani! Ve ne için sadece kürt oldukları için, başka birşey değil… 70 yaşında Türkçe bilmeyen biri niye orda tutulsun adam koyundan ve köyünden başka bir yer bilmiyor. Niye işkence görüyor? Kürt olduğu için.

Şuana kadar yazılan cezaevini anlatan kitaplardan farklı, çünkü bir ana yüreginde hissettiklerini yazmış, abartı olmadan sadece hissettikleriyle anı oluşturmuş, onun için mizah ta var. Yaşamdan kopmamaktır gülmek, tokat atmaktır sömürgecilere vede inadına tutunmaktır yaşama.

-Genel olarak kadınların durumunun içaçıcı olmadığını biliyoruz.  Buna birde kürtlüğü eklersek, kürt kadının durumu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Mevcut siyasi partiler kadınlara yetişmek ve organize etmeleri için ne yapmalılar?

Kadınlar dünyanın heryerinde o ülkenin gelişmişlik düzeyine göre az yada çok hep çeken, idare eden, aile birlikteliğini bozmak istemeyen, sorunları çözmeye çalışan, çoğu zaman görmezden gelen, öteleyen bir profil çizmiştir herzaman ve her ülkede! Tabi kürt kadınları bu profilin dışındadır. Halen sömürülen ve türlü ayak oyunlarıyla bağımsızlığından gün geçtikçe uzaklaştırılan bir toprakları yok! Ve geniş bakıldığında erkekler "ERK"lerini EGO larını terketmedikçe ne temiz siyasete ne çok kirletilen kadına mücadele ve bağımsızlık için yol açık degil maalesef.

Toplumdaki iktidar ilişkileri, kadınların kimlik tanımları etnik ve milli çelişkiler kadınları feodaliteden koparıp sokaklara saldı ve içinde biriktirdikleri yılların kalıplaşan öfkelerini sokaklarda haklı haksız gösterilere dönüştürürken aslında altında ezilip geceleri yastıklarını ıslatıyorlardı gözyaşlarıyla . Ve kadınların öfkesini doğru örgütsel alanlara çekip onlara öğretilerle geliştirmekti zor olan. Bu yapılmalı!

Direnmek daima zorlu yollardan geçiyor bizim payımıza da bu düşüyor! Geliştirmek, öğretmek, farkındalık yaratmak ve de üretmek çünkü üretmek emek ve değerini öğretecek onlara
Teşekkür ederim

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.