"Gölge CIA" diye adlandırılan ABD'li düşünce kuruluşu Stratfor'dan Afrin analizi

"Gölge CIA" diye adlandırılan ABD'li düşünce kuruluşu Stratfor'dan Afrin analizi

ABD'li düşünce kuruluşu Stratfor'da çıkan yazıda da, YPG'ye karşı sabrı tükenen Türkiye'nin çok yakın bir zamanda Afrin kantonuna ya da muhtemelen Menbiç'e tek taraflı bir saldırı başlatabileceği belirtiliyor.

A+A-

Bu zamana kadar Türkiye'nin ancak ve ancak Rusya ve ABD'nin desteğini aldıktan sonra Suriye'de belirli askeri operasyonlar gerçekleştirdiğine dikkat çeken yazı, "Eğer Türkiye bu yaklaşımdan uzaklaşırsa, kaçınılmaz bir şekilde hem Rusya ile hem de ABD ile ilişkilerine zarar verecek ve tehlikeli bir kaza riskini önemli ölçüde arttıracak" yorumunu yapıyor.

 
İşte o analiz:
 
ABD ve Rusya'nın Suriye'deki son birkaç yıldaki faaliyetleri Türkiye'nin emellerini bir kenara itti ama şimdi Türkiye'nin sabrı tükeniyor. Türkiye'nin Suriye'deki öncelikli amacı Suriyeli Kürtlerin Halkın Koruma Birlikleri'nin (YPG) kontrolündeki iki kantonun birbirinden uzak kalmasını garanti altına almak. Türkiye bu amaç için düzenleyeceği askeri operasyonları doğrudan ABD ya da Rusya ordusuna iliştirilmiş bir YPG ile karşı karşıya gelmemek için durdurmuştu ama kanıtlar, şimdi YPG'ye yönelik tam kapsamlı bir askeri saldırı planladığını gösteriyor, bu durum Türkiye'nin hem Rusya hem de ABD ile ilişkilerine zarar verecek.
 
Türkiye YPG'ye yönelik bir saldırı için Amerika'nın Suriye'deki varlığının sona ermesini ve Rusya'dan onay almayı bekliyordu. Buna karşılık Suriye Başkanı Beşar el Esad'ın görevden alınmasına ilişkin arzusundan feragat etmiş ve Suriye'deki iç savaşı sona erdirecek diplomatik bir çözüm için Astana süreci olarak bilinen barış görüşmelerinde Rusya ile çalışmayı kabul etmişti. Ama seneler süren bekleyişten ve Rusya destekli güçlerle Türkiye destekli isyancılar arasında savaş kıvılcımlarından sonra Türkiye bu planı terk edecek gibi görünüyor.
 
Şimdi, İslam Devleti, Suriye'deki konvansiyonel savaş gücü olmaktan çıkınca, savaşın odağı batıya, Rusya ve İran destekli rejim yanlısı güçlerlerin ortadan kaldırmaya çalıştığı Türkiye'nin diplomatik görüşmelere rağmen desteklemeye devam ettiği isyancılar arasındaki çatışmaya kaydı. Son birkaç ayda, Rusya ve İran destekli Suriye hükümeti isyancıları kuzeybatı şehirleri Halep, Humus ve İdlib'den sürmek için birbirinden bağımsız bir dizi saldırı düzenledi. Türkiye'nin desteklediği ve silahlandırdığı sayısız grubun da aralarında olduğu isyancı güçlere yönelik saldırıların sonuncusuna Suriye ordusunun Kaplan özel kuvvetlerinin öncülük etti ve isyancıların elindeki Ebu Duhur havaalanını ele geçirdi. Sonuçta, Kazakistan'ın Astana şehrindeki görüşmelerde Rusya, Türkiye ve İran'ın tarafından belirlenen parametrelere göre gerilimi düşürme bölgesinin bir parçası.
 
Türkiye, Suriye hükümetini gerilimi düşürme anlaşmasını ihlal etmekle suçluyor ve Rusya'nın bu saldırıları önlemek için daha fazlasını yapmasını talep ediyor. Rusya ise İdlib'deki operasyonların terör örgütlerini hedef aldığını ve gerekli olduğunu savunarak Lazkiye'deki hava üssüne yönelik drone saldırısından Türkiye'yi sorumlu tutuyor. Bozulan ilişkileri toparlamak için Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mevkidaşı Vladimir Putin ile 11 Ocak'ta telefonla görüştü. Telefon görüşmesinin ardından Putin, drone saldırısından Türkiye'nin sorumlu olmadığını ve bu saldırının Türkiye ile Rusya ilişkilerinin altını oymak için düzenlendiğini açıkladı. İki liderin de dik başlı olmasına rağmen Suriye'deki çatışma konusunda farklılıklarını bir kenara bırakıp beraber çalışmaları ilişkilerini güçlendirecek.
 
Türkiye destekli isyancılar Rusya destekli rejim yanlıları ile kuzey Suriye'deki korkunç savaşlarda karşı karşıya gelirken Rusya ve Türkiye de tam olgunlaşmamış bir vekalet savaşı yürütüyor. Türkiye'nin Astana sürecine katılmasının en büyük sebebi Rusya'nın YGP'de daha fazla baskı yapmasını sağlamak ama Rusya bu konuda taviz vermiyor. Türkiye'nin YPG'ye askeri bir saldırı düzenlemesine izin vermemenin ötesinde, Rusya güçlerini Türklerin Afrin'deki Kürt yerleşimlerine ulaşmasını engelleyecek konumlandırmış durumda ve YPG'nin siyasi temsilcisi Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenecek olan barış görüşmelerine katılmasını istiyor.
 
Kremlin, YPG'nin çatışmanın önemli bir paydaşı olduğunu ve ABD'nin desteğini aldığını göz önünde bulundurarak, barış görüşmelerine mutlaka dahil edilmeleri gerektiğine inanıyor. Buna karşın Türkiye, bu konuda aynı ölçüde tavizsiz ve Suriye sınırı boyunca YPG'nin güçlendirilmesi karşısında gittikçe sabrını tüketiyor. Bu nedenle Rusya'nın onayı olmaksızın YPG'ye karşı bit hamle yapmaya hazır olabilir.
 
Hafta sonu boyunca Türk topçularının Afrin'deki YPG konumlarına saldırıları arttı ve Türk güçlerinin Afrin sınırının diğer bölgelerine hareket ettiğine dair haberler var. Bu sırada Birleşik Devletler de, Suriye sınırında, YPG'lilerin de dahil olduğu 30 bin savaşçılık bir ordu oluşturmaya ve eğitmeye destek vereceğini açıkladı. Türkiye, İslam Devleti'nin yenilgisinden sonra dahi bir ABD-YPG işbirliği ihtimaline karşı öfkeli ve bunu kabul etmeyecek. Türkiye başka bir saldırıya hazırlanırken, hatalı bir Türk saldırısının Rus ya da Amerikan zayiatlarına sebep olabileceği ve bunun çatışmayı tehlikeli bir şekilde tırmandırabileceğine ilişkin endişeler artıyor. Bu tehlike ve ABD'nin YPG desteğinin geçici olduğuna ilişkin varsayım, Türkiye'nin YPG'ye tam savaş açmasını engelledi. Ama şimdi ABD YPG'ye desteğini arttırır, Türkiye-Rusya ilişkileri gerginleşirken, Türkiye'nin olası bir saldırının doğurduğu riskleri göğüslemeye daha istekli görünüyor.
 
(Ahval)
 
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.