Genelde Rae haq/Alevi, özelde Dersimlilerin solculuğu

Genelde Rae haq/Alevi, özelde Dersimlilerin solculuğu

Cemal Özel

A+A-

Solculuk; basit anlamda insanlar arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırma veya iyileştirme isteyen, bir ucunda sosyal demokrasi diğer ucunda anarşizmin olduğu politik yelpazenin genelini tanımlar....

Solcu tanımı Fransız devrimi ve akabinde kurulan meclisteki oturma düzeni ile beraber insanlık hayatına girmiştir...

Daha sonra Avrupada ortaya çıkan kapitalist modern üretim ilişkileri insanlık tarihinde yeni sınıfları ortaya çıkartmış ve bu kesimler arasındaki "çatışmalı ilişki" solculuk fikriyatina yeni şeyler katmış ve bunun üzerinden farklı siyasal örgütlenmeler ortaya çıkmıştır....

Doğu toplumlarına kapitalizm geç gelmiş ve bu yüzden modern ekonomik ilişkilerin yarattığı yeni toplum daha geç, yavaş ve güdük olmuştur.

Aleviler genelde "kuş  uçmaz, kervan geçmez" yerlere çekilmişlerdir, ki, sosyal konumlarını tahayyül etmek zor olmasa gerek...

Kapitalist üretim ilişkilerinin daha yok denecek kadar az olduğu, ticaretin gelişmediği ve bilinçli olarak engellendiği başta Dersim olmak üzere Alevi yerleşkelerinde nasıl olurda sol "taban bulmuştur"? 

Daha fabrika görmemiş, "şehirli olmayan" Alevi gençleri nasıl olduda "anti kapitalist" oldu? 

Oysa ki solculuk kapitalistler(,Burjuvazi) ve üretici güçler ( isçiler ve emekçiler) arasındaki çatışmadan doğmuştur...

Bu garabet durum nasıl izah edilmeli?..

Aleviler yüzyıllar boyunca  müslümanlarin baskısı altında kalmış ve hep "öteki" olarak islami yönetimlerce tanımlanmıştır.

İşte bu sebepten dolayı başta ticaret olmak üzere, siyasi ve askeri alana mümkün mertebe sokulmamışlar "yarı kapalı devre" bir hayat sürmüşlerdir...

Osmanlılar devamlı Alevi toplumunu tirpanlayıp asimile etmiş, kapitalizm ile beraber gelişen teknolojiyide kullanarak  yaşam alanlarını daraltmıştır.

l. Dünya savaşında yenilen Osmanlı'nın yerine TC geçmiş, Alevilere karşı eski siyasi bakış açısı ise değişmemiş aksine daha bir katmerleşerek devam etmiştir. 

Bu anlamda devlet politikasinda bir devamlılık söz konusu olduğu görülmektedir...

Osmanlı ve akabinde TC dış dünyada gelişen teknolojiyi devlet mekanizmasına sahip olma avantajından dolayı elde etmiş ve böylece Alevi coğrafyasını daha bir kolay yutmuştur. 

Tarihsel olarak insanlık için büyük bir sıçrama olan kapitalizm, içine kapanık, yarı kapalı devre yaşayan Alevi toplumu için bu anlamda pekte olumlu olmamıştır.

Yarı kapalı Alevi toplumu dinsel ve etnik olarak TC`den baskı görüp dışlanırken diğer yandan sermaye yoğunlaşmasını (kapitalin) ellerine geçmesi-oluşması mümkün mertebe engellenmiştir. 

Alevi toplumu tamda bu yüzden kapitalizmin getirdiği sosyal-siyasal sisteme dengeli olarak uyum sağlayamamıştır. Daha doğrusu bu durum engellenmiştir... 

Türkiye`de 1950'li yılların başında kapitalizm atağa kalkmış, neticesinde kırsal alanda yaşayan bir çok Alevi şehirlere göçmüştür..

İşte bu şehirlere göçen kitle başta olmak üzere Alevilerin geneli kapitalizmin nimetlerinden faydalanmak istemiş, tam da bu yüzden oylarını ekseriyet ile kapitalist DP`ye vermişlerdir..

2. Dünya savaşından sonra  gelişen sol hareket, Türkiye'yi de etkilemiş ve solculuk göreceli olarak yoğunluk kazanmıştır...

Böylece "baskıcı devlete" muhalefet eden solcular hem dinsel hemde etnik baskı gören, kendini ifade edemeyen,  vede üstüne engellenen  Alevi toplumunun önemli bir kısmına sempatik gelmiş ve bu kesim solcular üzerinden siyasi ortama girme imkanı elde etmiştir....

Böylelikle, solcular icin ezilen Alevi toplumu potansiyel taban olmuştur....

Kuşkusuz bunda solcuların "her melanetin sorumluluğunu kapitalizme fatura etme" zihniyeti de etkili olmuştur.

Başka bir deyişle hatırı sayılır bir kısım Alevi icin artık kapitalizm " tek dişi kalmış  bir canavar!" görüntüsündedir....

Yani batıdaki gibi gelişen kapitalizm ve onun getirdiği olumsuzluklara karşı bir tepki hareketi olan solculuk bizde islam ve Türkçülüğün baskısı altında olan Alevi toplumunun kendini ifade edebilme aracı olmuştur...

Aynı durum, Lazlar başta olmak üzere, Karedenizde asimile edilmiş ama bir türlü "Türklüğe" tam olarak uyum sağlayamamış kesimler ve Nusayriler üzerinde de rahatlıkla görülmektedir.... 

Aslında Alevilerin solculuğu daha açık izah edecek olursak; tarihsel olarak müslüman-Türklere karşı  "yenilgiyi kabul etmiş" Alevi toplumunun zihniyeti olmuştur. 

Bu anlamda tarihsel yenilginin yani "iktidarsızlığın" ve ironik olarak tutunmaya çalışmanın sığınağıdır "solculuk"...

Şu an içinden geçtiğimiz zaman dilimi dahilinde normal şartlarda kapitalizmin yarattığı nimetlerden yararlanmak ve modern dünya ile entegre iliskiler kurmak isteyen Alevi toplumu, Türk ve İslam'ın baskısından dolayı garip Türk solculuğunun ve Türk ulusalcılığının esiri olmuş bulunmaktadır

Yada farklı bir ifade ile; bu iki kesimin elinde "rehin durumdadır!"....

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.