Ekim 1917 Rus devriminden yüz yıl sonra Kürtlerin kursağında kalan 2017 Devrimi!

Ekim 1917 Rus devriminden yüz yıl sonra Kürtlerin kursağında kalan 2017 Devrimi!

Hüseyin Şahin

A+A-

Umut ve hüzünlerle bir yılı daha geride bıraktık. Bu yıl 2017 panoramasını yazmaya hiç niyetim yok. Bunun için birçok neden var. En belirgin neden ise hevesi kursağımızda bıraktırılan referandum  meselesidir. Hala birçoklarımız şok altındayız. Hala bizlere doyurucu, tatmin edici bilgiler verilmiyor. Kürtlerin kaderleri başkalarının elinde. Önce Osmanlılar, Persler sonraları ise Türkler, Arablar, İranlılardı Kürdlere yön verip, kullananlar. Şimdilerde ise NATO ve Rusya var işin içinde. ABD 1990ların başında Irak’ı denetlemek, Saddamı güçten düşürmek için Kürtlerin ağzına Güney Kurdistan’da bir parmak bal sürdü. Bu tadla birlikte kontrol Güneyde baştan, başa Kürtlerin denetimine geçti. Ardından Saddamsızda yapamayacağını anlayan ABD, Kürtleri yıllarca bir parmak balla oyaladı, taki Saddamı 2003’de devirinceye kadar.

ABD Saddamı Irakta der, dest ederken yine Kürtlere Güneyde ihtiyaç duyarak, 2004‘te kovanoz dolusu balı gösterdi. Bir parmak balın tadını alan Güney Kurdistan önderlikleri kavanoz sevdasıyla hem Irak genelinde cumhurbaşkanlığı, hemde güneyde baştan,başa iktidarı ele geçirerek, fiili bir iktidar sağladılar. 1990’lı yılları saymazsak, 2004’ten buyana Güney Kurdistan her alanda sunni bir  devletti. Yani başkaları tarafında tepsi üzerinden sunulan ve hiçbir zamanda Kürtlerin olamayan bir devletti. Her şeyiyle dışa bağımlı ve üretimden yoksun sunni bir devlet. Ne unu, şekeri, nede su ve ipliği kendi başına üretebilen bir sistem.

İş ve hal bu olunca hem İran’a hemde Türkiye bağımlı kalmamak elden değildi. Bundan dolayıda kimi partiler İranla, kimileri ise Türkiyeyle ilişkileri üst düzeye çıkarmada bir sakınca görmediler. Bu bağımlı durum hem YNK, Goran, Yekgurti hemde KDP içerisindeki kimi kesimleri bizzat sömürgeci güçlere mahküm etti. Bu ilişkiler sayesinde hem Barzani hemde Talabani ailesinde kimi kişiler dolar milyoner hatta milyarderi bile oldular. Bu durumu fark eden sayın Mesut Barzani 2006 dan itibaren ısrarla hükümette yer alanlara “ya politika, ya da ticaret” dedi. Bu durum karşısında sayın M. Barzani’nin söz ve tespitleri para etmedi. Bu fırsatı değerlendirebilen  M. Noşirwan GORAN hareketini İran desteğiyle kurarak taban buldu. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, Peşmerge ve memur maaşlarını aksatmak GORAN türü partileri güçlendirdi. Bu türden durumların devam etmesi halinde daha ciddi alternatiflerin devreye girmemesi için neden yok. Bundan dolayı  Halebce ve çevresinde yaşanan şu anki olayları bir prova olarak algılamakta yarar vardır. Bu türden olayların Hewler gibi yerlere sızmamasının garantisini kim verebilirki?

Şu anda Kürtlerin dişleri Güneyde çekilmiş durumdadır. Kerkük tecrübesi herkeste bir travma yaşattı. Herkes adımını ona göre atmak durumundadır. En ufak bir hata bizleri “Dimyata pirince giderken, bulgurdan bile edebilir”. Kürtlerin şu anki patronları ABD ve Rusyadır. En baştada düdüğü çalan ABD dir. ABD Güney Kurdistan cephesinde ve Irak genelinde birinci derecede belirleyici Aktördür. Rusya ise bunu hem İran hemde Türkiye ile aynı yatağa girerek test etmektedir.

Kürtler güneyde sakalın ne yukarısına nede aşağısına tükürebiliyorlar. Sakalın yukarı yada aşağısını tercih edebilmek için hem üretim, ekonomi, eğitim, sosyal, kültürel hemde politikada güçlü ve kararlı olabilmek için sağlam temellere ihtiyaç var. Bunun dışında bağımlı ve üretimde sıfırın üstüne çıkamamamış politikaların başarı şansları yoktur.

Bakur tendesli güneye endeksli KDP yanlı partilerinde bu bağımlı politikalarından vaz geçmelerini salık veririm. Yukarıda kısa ara başlıklarla değindiğim tüm konulardan dolayı Güney Kurdistan 25 Eylül 2017 Referandumu, 1917 Rus Devrim başarısı ile karşılaştırılamayacak kadar yalındır. Aradan 100 yıl geçmiş çağ, teknik, bilim, siyaset, savaş gereçleri, patronlar ve cenerasyon değişmiştir. Teknik, bilim, eşitlik, adalet ve yeniliği rehber edenler  mutlaka başaracaklardır....

Yeni yıla 2018´ e sayılı günler kaldı. 365 günü geçmişte devirebilmek her babayiğidin harcı değildi. 1960’lı yıllarda dahi kış mevsimiyle her yer donar, dünyayla olan ilişkiler kopardı. Ben bu cenerasyona mensubum. Çocukluğumun geçtiği bölge bir yanıyla Kayseri /Sarız diğer yanıyla Gürün/ Sıvastı. Bizim yıllarda dahi kimi kış günleri kapıları kar yoğunluğundan dolayı açamaz, tünel kazıyarak dışarı çıkardık. Kışın bizlere tek uğraş olarak hayvanlara ot doğrayıp, su taşımak, ahır temizlemek kalırdı. Bayanlar ise yeni halı, kilim ve çulçaputu, çorap, şal ve kazak örmekle meşgul olurlardı.

Yılın sonuna doğru “Kalki Havada” diye bir Köy seyirliğle karşılaşırdık. Kalki Havada sırtında telisiyle yaşlı biridir ve yanına kattığı genç bir bayanla  ev ve ev dolaşarak katık, yakacak, şeker, lokum gibi değişik eşyalar toplayarak tüm köy ahalisine bir cest sunarlardı. Kalki Havada maskaralık yapıp dolaştığı evlerde hünerinin karşılığında eşya toplardı. Kendini her ev meydanında yere atıp maskaralaşan, espiri yapan, tekerleme ve belden aşağı yarı şaka yapıp, kılam söyleyen Kalki Havada sergilemiş olduğu hüner karşılığında emeğinin karşılığını alırdı. Toplanan tatlı eşyalar gençlerin eğleneceği bir mekanda paylaştırılırlarken, yakıt ve katık gibi eşyalar köyün en fakirlerine dağıtılırdı. Köyün en geniş mekanında gençler için kurulan etkinlikte kürtçe şarkılar söylenir, maskaralıklar yapılırdı. Buda bize deyim yerindeyse ta bahara, zorlu geçen uzun kış günlerine  kadar refaket ederdi.

Şimdi köyümde kışları bir karış kar bile yağmıyor. Kar yağsa bile Kalki Havadayı temsil edebilecek ne kişiler nede onu izleyebilecek çocuklar var artık köyümüzde. Benim köyde bildiğim Kalki Havada 1980’de Berlin’de Noel olarak karşıma çıktığında Kayseri/ Sarız nere, Almanya/Berlin nere diye şaşırdım. Dünya aslında eskidende küçükmüş. Bizler Noeli “Kakli Havada, kimi bölgelerde Kali Gaxan, Köse Gel” olarak kutlayıp, şamata yapmış olsakta, aslında hepside üç aşağı, üç yukarı dünyanın birçok yerinde ne güzelki aynı karekterdeymiş.

Birçok deney sonucu, sanayı artıkları ile birlikte tabiyatımız yara aldı. Mevsimler, iklimler değişiyor, birçok kıtada kuraklıklar başlıyor. Nesli tükenen kimi canlılar gibi kar da acaba bu gidişatla tarihe mi karışacak ?..

Kar eskisi gibi hiç yağmasa ve kapı ve pencereleri kapsamasada, yinede hoş geldin diyorum sana Kalki Havada, Noel Baba. Bu yıl 2017`de de senin için Berlinde kızım, eşim ile birlikte Noel Ağacını yine senin için renga, renk süsledik. 2018‘e ser seran, ser çavan derken, bol karlı bir kış mevsimi beklediğimi, bu yazı ile birlikte deklere ediyorum.

Yeni yılınız ak ve umutlarınız gerçek olsun, değerli okuyucular...

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.