Yaz Yangınları: Demokratik Devlet Kurmaya Çalışanlar Görev Başına!

Şefik Çolak

Üretme yeteneği olan ve başkalarını sömürme amaçları olmayanların demokrasi talep etmesi kadar daha doğal bir davranış olamaz. Demokrasinin olabilmesi için uluslararası şartların oluşması tek başına yeterli değildir. Tarafların da hevesli olması ön gerekliliktir.

Mazlumların demokrasi talebi anlaşılır ama egemenlerin demokrasi talebine yanıt verebilmesi için öncelikle üretme yeteneklerinin gelişmesi ve düzenin devamında kazançlarının kalmaması önemli etkendir. Aşırı kazanç isteği aynı zamanda egemen ulusa da yaşam standardı yönünden zarar verir. Onların hangi yolla olursa olsun elde ettikleri mirasın da kaybına neden olur.

Yaz aylarında orman yangınları dünyanın her yerinde çıkıyor ve bundan sonra da çıkabilir. Doğal olay olmakla beraber önlenebilme ihtimali olanlar için doğal görmek mümkün olmamalıdır. Türkiye’de doğal yolların dışında yöntemlerle çıkan yangınlara çok sık rastlanılmaktadır. Bunların bir kısmı kaza sonucu veya ruhsal durumu uygun olmayanlar tarafından çıkarılmakta. Sayısal veriler mutlaka ilgili kurumların elinde vardır ama kamuoyunun takip edebildiğine göre bu durumda olanlar küçük kısmı oluşturmaktadır.

Yangınların çıkma nedeni ve toplumda oluşturduğu tepki ölçütü ve şekli bakımdan ikiye ayırmakta yarar vardır. Kurdistan’da ve batı illerindeki yangınlar bu yönü ile farklı özellikler taşımaktadır. Son eli yılda kurdistan’daki ormanlık alanların %65’nin yok olduğu basında da artık düzenli konu edilmektedir. Bunların önemli kısmı yakılarak yok edildiği gibi yok edilirken rant da elde etmeye çalışıldığı da göz ardı edilmemelidir.

Batı illerinde doğal yolla çıkan yangınların dışında kalanların %90’na yakını rant amaçlı veya enerji hatlarının çıkardığı yangınlardır. Enerji hatlarından kaynaklanan yangınların da yüksek kar hırsından kaynaklandığını söyleyebiliriz.

 Batı illerinde çıkan yangınlara 2-5 günlük süre içinde organize görüntülü tepkiler verilir ve ardından unutulur. Kürdistan’daki yangınlara karşı tepki verme Kurdlerin dışında görülmez, görmezlikten gelinir. Sessiz kalanlar bu yangınların arkasında neler olduğunu bilir. Devletin ve kurumlarının zarar görmemesini esas aldıklarından tepki vermeden kaçınırlar. Bu tutum yıllardır aldıkları eğitimin gereğidir.

Çetin iktidar ve kısmı yönetim mücadelesi içinde olan devlet partileri sonuçta devletin zarar görme olasılığı olan konularda ortak tutum almaktan kaçınmazlar. Belediyeler veya bazı kurumlar rant amaçlı olanlar ile özünde kar hırsı sonucu enerji hatlarından kaynaklanan yangınların peşine isterlerse rahatlıkla düşebilirler ve deşifre edebilirler. Sorumluları açığa çıkarabilirler. Ama demokratlıklarının sınırı vardır. Burada durmayı iyi bilirler.

Enerji hatlarından kaynaklanan yangınlarda hukuksal anlamda organize dolandırıcılık vardır. Enerji hatlarının bakımı ve geçtiği yerlerde yangını engellemek için ağaç ve ot temizliği yapmak amacıyla ihaleler yapılmaktadır. Enerji Dağıtım şirketleri yapılan bu harcamaların karşılığını devletten almaktadır. Bu harcamalar elektrik fiyatına yansıtılmaktadır. Bunun karar verici ve denetleyici kurumları TEİAŞ ile EPDK’dır.

Büyük ihtimalle bu ihaleler kâğıt üzerinde yapılmakta ve ilgili devlet kurumları onaylamaktadır. Bedel paylaşılmakta ve paylaşılan bu paralar halktan tahsil edilmektedir. Gerçek bu ise dünyanın her yerinde yapılan suç olup organize dolandırıcılık olarak görülmektedir. Devlet kurumlarının dışın bunların belgelerine ulaşma şansı olan kurumlar Elektrik Mühendisleri Odası ile Belediyelerdir.

Batı illerindeki belediyelerin bunu yapmayacağını düşünüyorum ama Kurdistan coğrafyasındaki belediyeler ve diğer kurumlar Kurd kurumu gibi davranırlar ise bunu rahatlıkla yapabilirler. Ziraat odaları, Ticaret odaları, Belediyeler ve Mühendislik odaları zarar görenleri organize ederek gerek yerel gerekse de uluslararası hukuk kurumlarının gündemine taşıyabilirler. Baroların destek vereceğine inanmak için elimizde yeterince veri vardır.

Enerji nakil hatlarının sigortası vardır ve bu sigortalar uluslararası sigorta şirketlerine mutlaka satılmıştır. Orman yakmalar, enerji hatlarının neden olduğu yangınlar ve ağaç kesme olayları tazminat talebi ile hukuk zeminine taşınırsa ciddi sonuçlar alınabilir.

Kurdistan sorunu çözülmeden Türkiye’de demokrasinin olup olamayacağı veya sömürge bir ulusun sömürgeci bir devleti veya ulusu demokrat yapabileceği ayrıdır. Bana göre tartışma konusu bile değildir. Benim görüşümün yanlış olduğunu varsayalım.

Her söylemin başına demokrasi veya demokratik tanımını getirmek kulağa hoş gelebilir. Demokrasinin olduğu bir devlette bu kadar doğa gereği olmayan yangınlar ve ağaç katliamları olamaz. Çözüme yönelik olarak sorunu hukuk zeminine getirme şansına sahip olan kurumlar ne yazık ki ağırlıkla demokratik toplum oluşturma paradigması etrafında siyaset yapanların kontrolü altındalar.

Demokrasi söylemle oluşturulamaz, uygulama çalışmaları gerektirir. Bu bir samimiyet testidir. Doğanın katledilmesini engellemek için kurumları harekete geçirin. Beraber demokratik toplum oluşturmak istediklerimizin bu demokratik tutuma destek verip vermeyeceğini görelim.

Şefik Çolak

Endüstri Mühendisi

29.07.2025