Trump neden bu kez Erdoğan'a 'hayır' dedi?

Şimdiye kadar Erdoğan'ı neredeyse hiç üzmeyen Trump, böylece Erdoğan sevgisinin de bir sınırı olduğu, o sınırın el-Sisi ve Putin'e sevgi sınırlarını dokunduğu yer olduğunu da göstermiş oldu.

İlhan Tanır

ABD Başkanı Donald J. Trump'ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ocak ayının ikisinde bir telefon konuşması yaptığı duyurulduğunda ilk olarak refleks, bu kez Erdoğan'ın Trump'dan neler kopardığı yönündeki beklentileri tartışmak oldu. Ne var ki ilerleyen saatlerde Beyaz Ev'in resmi olarak yaptığı açıklamada Trump'ın bu kez Erdoğan'a, Libya ile ilgili olarak ''yabancı bir müdahalenin Libya'daki durumu karmaşıklaştırdığı'' yönünde bir uyarı yaptığı ortaya çıktı. 

İşin daha da ilginç yanı ise ABD'nin Libya'da bir Türk müdahalesine karşıtlığını bizzat başkanının ağzından hatırlatması, tam da Libya ve diğer yabancı ülkelere müdahalelere izin veren tezkerenin TBMM'de Cumhur ittifakının oylarıyla geçtiği güne, hatta saatlere denk gelmesi oldu. 

Erdoğan yönetimine büyük darbeler indirebilecek ambargoları tek eliyle (Senato lideri Mitch McConnell yoluyla) durdurmayı başaran, Erdoğan'ın istemediği Ermeni Soykırımını Tanıma Kararlarına defalarca (dört farklı senatör tarafından) engel koyan ve hepsinden de öte bütün Washington kurumları karşı iken Suriye'nin kuzeydoğusuna bir Türk operasyonuna açıkça yeşil ışık yakan Trump'ın iş Libya'ya geldiğinde neden bu en çok sevdiği yabancı liderlerden biri olan Erdoğan'ın talebine karşı çıktığı ilk aşamada anlaşılamamış olsa da, Libya'nın jeopolitik fotoğrafına bakıldığında bazı ipuçlarının ortalıkta olduğu anlaşılıyor. 

Bu ipuçlarının en önemlilerinden biri yine Trump'ın en beğendiği yabancı liderlerden olan, hatta geçtiğimiz Ağustos ayının son günlerinde Paris'te yapılan G-7 zirvesine özel olarak davet edilen Mısır'ın darbe ile güç kazanmış lideri el-Sisi ile 26 Aralık tarihinde yaptığı telefon görüşmesinde gizli. 

O görüşme sonrasında yine Beyaz Ev'den yapılan açıklamada Trump ve Sisi'nin Libya'da ''yabancıların sömürülerine'' karşıtlıkta görüş birliği içinde oldukları dünyaya ilan edilmişti. O görüşme açıklamasında bu 'sömürüyü' kimin yaptığına dair bir açıklama yoktu. İşte tam bir hafta önce Trump'ın Sisi ile yaptığı o görüşmede ''yabancıların sömürüsü'' olarak geçen terim, Trump ile Erdoğan'in telefon konuşmasının Beyaz Ev tarafından yapılan açıklamasında ise karşımıza ''yabancı müdahale'' terimine dönüştürüldü ve Erdoğan'a 'uyarı' olarak ete kemiğe bürünmüş oldu. 

Böylece, Paris'teki zirvede heyetler arası görüşmeye geç kalan el-Sisi için bütün yetkililer önünde ''benim dünyadaki en favori diktatörüm nerede'' diye soracak kadar Sisi'yi beğendiğini ilan eden ve el-Sisi'nin insan hakları konusundaki çok kötü karnesini hiç bir zaman sorun etmeyen Trump'ın, Libya konusunda zıt taraflarda bulunan bu iki favori otoriter liderinden Sisi'nin yanında yer aldığını görmüş olduk. 

Ama konu bu kadarla da bitmiyor. Suriye savaşında 2016 ortasından itibaren aynı kamplarda yer almaya başlayan Erdoğan ile Rus lideri Vladimir Putin aynı zamanda ABD ordularının Suriye'nin kuzeydoğusundan çekilmesinde de aynı yönde istekli ve görüş birliğinde idiler. Trump belki de bundan dolayı bütün yetkilileri, Pentagon'un yalvarmaları ve Kongre'ye rağmen ordularını Kuzeydoğu Suriye'den çekip, Putin ve Erdoğan gibi iki hayran olduğu liderinin talebini yerini getirmeye istekli görünmüştü.

Libya'da ise Putin de Erdoğan'ın karşısında. Putin'in son yıllarda ismi çokça duyulan Wagner özel ordu birimlerinin sahada General Hafter'e desteklemesinin yanı sıra siyasi olarak da General Hafter'in yanında bulunması ve Erdoğan'ın karşısında olması, muhtemelen Trump'ı Erdoğan'ın karşısına diken bir diğer unsur oldu. 

Şimdiye kadar Erdoğan'ı neredeyse hiç üzmeyen Trump, böylece Erdoğan sevgisinin de bir sınırı olduğu, o sınırın el-Sisi ve Putin'e sevgi sınırlarını dokunduğu yer olduğunu da göstermiş oldu. 

Anlaşılan o ki Trump'ın sevgi sıralamasında Erdoğan, Putin ve Sisi'ye karşı kaybetti. Türk askerlerini tezkere sonrası Libya'ya gerçekten gönderirse sahada kazanır mı bilmiyoruz. Ne var ki bu kumarın sonunda tazecik gençlerin Libyan'ın güneyinde bulunan Fizan bölgesine gerçekten giderek, hayatlarını orada kaybetmesi gibi çok yüksek bir maliyet karşımızda duruyor. 

Ahval Türkçe

YAZARLAR Haberleri

Önemli Bir Portre: Numan Efendi
Aziz Özdemir yazdı: Irkçılık Ya Da Işıl Özgentürk
İrfan Aktan: Işıl Özgentürk’ün çukuru
Yeni Amedspor yönetimi ve transfer politikası
Binbaşı Kasım Ataç: Bir Ajanın Anatomisi