SÖMÜRGECİ DEVLETLERİN VE KANDİL’İN MAZLUM KOBANİ HAZIMSIZLIĞI

M. Hüseyin Taysun

Orta Doğu’da ki Türkiye ve İran’ın bölgesel bir güç olabilme iddiaları ve yayılmacı politika hevesleri, başta ABD olmak üzere batı dünyasında büyük rahatsızlıklara neden olmaktadır. Kürdistanı sömürgeleştiren devletlerin mevcut durumdan fazla gelişip güçlenmesini kendi çıkarları ve İsrail’in güvenliği açısından ciddi bir tehdit olarak gören ABD ve batılı ülkeler mevcut gelişmeleri kendilerinin lehine çevirmek ya da en azından kontrol altında tutabilmek için bölgede önemli bir potansiyele sahip olan Kürdlere büyük ilgi duymaktadırlar.

İşte bu ihtiyaç ve sebeplerden dolayı Kürdlerle belli konularda ortaklaşmak isteyen ABD ve batılı devletlerin, geçmişteki pratiği ile adı teröriste çıkmış olan ve mevcut siyasetiyle de İran ve Suriye rejimleriyle flört ederek kontrollü bir siyaset izleyen PKK hareketiyle başı dertte sayılır. Bahsi geçen bu durumu dengelemek üzere ABD ve batılı devletler,yaklaşık iki yıl öncesinden başlayarak Rojava’daki Kürd hareketini Kandil’in denetiminden çıkarmaya çalışmaktadırlar.

Bu konuda Güney Kürdistan yönetimi ile birlikte ciddi bir projeyi hayata geçirmek üzere Mazlum Kobani ve ekibiyle sürekli diyalog içerisinde olan ABD ve batılı güçler, ENKS ve SDG arasındaki birliğin gerçekleşmesi için yoğun bir çalışma yapmaktadırlar. Bu çalışmaların biraz daha geliştirilerek ete kemiğe büründürülmesi hem batılı güçler açısından hem de Kürdlerin kendi aralarındaki birliği sağlaması açısından önemli kazanımlara sebep olacaktır.

Ancak bu gelişmeleri bir türlü içine sindiremeyen Kandil’deki ApocuTuzluçayır ekibi, İran mollalarına, Beşar Esad’a ve Türkiye’de ki Kemalist solculara olan diyet borçlarını ve Mazlum Kobani’ye yönelik hazımsızlıklarını ortaya koymak üzere farklı provokasyonlar ve engelleme taktikleriyle Kürdlerin lehine gelişen bu süreci sabote etmek için olmadık kirli yolları denemektedirler. Kandil’de ki Apocu baronların Kürdler üzerinde oynadıkları bu talihsiz oyunlar bir taraftan Güney Kürdistan yönetimini zora sokarken diğer taraftan Kürdler arası birliğin oluşmasının önüne büyük engeller çıkarmaktadırlar.

Kandil’deki Apocuların çıkardıkları engeller konusunda birkaç örnek verecek olursak; Rojava’da bazı Arap kanaat önderlerine yönelik suikastları, PDKS’nin bürolarının ateşe verilmesini, Güney Kürdistan’daki birtakım kışkırtmaları ve en önemlisi Kürdlerin birliğini sabote etmek üzere Cemil Bayık ve Mustafa Karasu’nun Kürdistani parti ve örgütleri birer düşman gibi hedef gösteren talihsiz demeçlerini sayabiliriz.

Sayın Mesud Barzani’nin büyük bir sabır, tecrübe ve bilgeliği ile Mazlum Kobani önderliğinde Rojava Kürdistan’ında ortaya çıkarılan Kürdler arası birlik ortamı, Birinci Paylaşım Savaşı döneminde statüsüz bırakılan Kürdler açısından oldukça elverişli bir duruma tekabül etmektedir. Geldiğimiz bu aşamada, Suriye’deki iç savaş, Irak’taki kargaşa, İran’da var olan mali ve sosyal çöküntü ve Türkiye’de yaşanan toplumsal rahatsızlıkların tamamı özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi veren Kürdler adına tarihi bir fırsatı ve önemli bir şansı ortaya çıkarmaktadır.

 Ve yine yüzyıl önce Kürdleri köle pozisyonuna düşüren küresel güçler için hem duydukları nedametten ve hem de Orta Doğu’daki yeni gelişmelerden dolayı ve yine kendi çıkarlarını önceleyerek Kürdlere yardım etmek üzere adeta yarış halindeler diyebiliriz. Böylece, Kürdlerin bir asır sonra önlerine çıkan bu tarihi fırsatı büyük bir ustalıkla ve doğru politikalar üreterek mutlaka değerlendirmeleri gereken bir durumdur. Bütün bu gelişmelerden sonra Kandil’deki Apocu baronların mazlum Kürd halkının önüne çıkan bu fırsata engel olmaması ve diğer Kürd siyasi yapılarının da aklıselim ile bu süreci yönetmeleri temennisiyle.

Aksi durumda Kürdlerin bir daha böylesine elverişli koşulları yakalaması zor olacağı gibi mazlum Kürd halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi bir başka bahara kalacaktır. Ve yine umarız ve temenni ederiz ki bütün Kürdler belli bir sorumluluk temelinde olaylara yaklaşır ve kendi partisel ve örgütsel çıkarlarını geriye atarak milli, demokratik bir çizgide kendi halkına hizmet ederler.

 

Saygılarımla

22.08.2020 / İstanbul