PAK-PDK- Bakur-PSK: "Tercihimiz, Demokratik ve Federal Bir Anayasa’dan Yanadir"

Diyarbakır'da toplanan Kürdistani partiler olarak tanımlayan PAK, PSK ve PDK-Bakur 16 Nisan'da yapılacak olan referandumda sandığa gitmeme kararı aldılar

Diyarbakır'da toplanan Kürdistani partiler olarak tanımlayan PAK, PSK ve PDK-Bakur 16 Nisan'da yapılacak olan referandumda sandığa gitmeme kararı aldılar.

Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Mesut Tek ve Kürdistan Demokrat Partisi-Bakur (PKD-Bakur) Genel Başkanı Sertaç Bucak ile parti yetkilileri Diyarbakır'da Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde  bir araya gelerek 16 Nisan'da yapılacak olan refarandumda sandığı gitmeme kararını bir basın toplantısıyla açıkladılar. 

 

PAK, PDK-Bakur ve PSK: Referandumu protesto ediyoruz, halkımızı sandığa gitmemeye çağırıyoruz

PAK, PDK-Bakur ve PSK bugün (03.03.2017)  Diyarbakır'da ortak bir basın açıklamasıyla referandum kararlarını açıkladılar.

Açıklama PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik, PDK-Bakur Genel Başkanı Sertaç Bucak, PSK Genel Başkanı Mesud Tek ve partilerin yönetici ve dostlarının katılımıyla Diyarbakır Gazeteciler Cemiyeti'nde yapıldı.

Toplantıda her üç parti adına PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik Kürtçe bir konuşma yaptı ve partilerin kararını açıkladı. Mustafa Özçelik açıklamasında;

"Bizler PAK, PDK-Bakur, PSK olarak referandum kararı alındıktan sonra,dedik ki beraber ortak bir tavır koyalım. Partilerimiz içinde de demokratik bir tartışma başlattık. İsterdik ki daha geniş kesimlerle ortak bir tutum gerçekleştirebilelim . Fakat sonuç olarak bizler bu 3 parti olarak birlikte karar aldık. Bu çerçevede de ortak bir açıklama hazırladık.

Bizler buradan tüm partilere sesleniyoruz. Herkes referandum ile ilgili farklı görüş ve tutumlara saygı göstermelidir ve bu farklılıklarımız Kürt partileri arasında olumsuzluklara sebebiyet vermemelidir.

Türkiye'nin yönetim sistemi ve kanunlarındaki her değişiklik elbette ki bizi ilgilendirmektedir. Mevcut ana yasa da, değişikliğe sunulan 18 madde de bizleri ilgilendiriyor. Bundan dolayı da, bizler Kürdistani bir taraf olarak, siyasi bir duruş sergiliyoruz ve bu referandumu protesto ediyoruz. Halkımıza sandığa gitmeme çağrısı yapıyoruz. " şeklinde dile getirdi.

Mustafa Özçelik daha sonra konuşmasına;

"Bugüne kadar yapılan tüm anayasalar Kürt milletini ve ulusal demokratik hak ve özgürlüklerini yok saymıştır; ayrıca bu değiştirilen 18 madde de Kürt milletine ve bütün etnik, dini ve mezhepsel kesimlere de hiç bir hak ve özgürlük içermemektedir. Bundan dolayı da bizler bu mevcut temel anayasayı da, otoriter, tek kişi yönetimini getiren 18 maddeyi de protesto ediyoruz. Biz demokratik ve federal bir anayasayı tercih ediyoruz. Bizler bu savaşı da, OHAL'i de, halkımıza yapılan haksızlıkları da protesto ediyoruz. Protesto ulusal ve Kürdistani bir çağrıdır. Halkımız bu savaşa razı değildir, yıkım ve öldürme politikasına razı değildir. Protesto, halkımızın bu tepkisini de ifade etmektedir." şeklinde devam etti.

Mustafa Özçelik'in konuşmasının ardından PDK-Bakur Genel Başkanı Sertaç Bucak söz aldı ve;

"Ortak kararımız Sayın Mustafa Özçelik tarafından söylendi ancak bir kaç şey eklemek gerekirse; Kürtlerin referandumla hiç bir alakası yoktur demiyoruz. Kürtlerin alakası vardır ki biz bu protesto kararını açıklıyoruz. Bizler ortak ulusal bir karar gerçekleştiriyoruz. Protesto ile alternatifimizi ortaya koyuyoruz. Tercihimiz demokratik ve federal bir anayasadan yanadır." dedi.

Konuşmanın ardından söz alan PSK Genel Başkanı Mesud Tek de ;

"Ortak görüşümüz, basın açıklamasında ortak olarak beyan edilmiştir. Her iki arkadaşımız da kararımızı dile getirdi. Ama ümit ediyoruz ki referandum hakkındaki farklı görüşler, Kürtler arasında sorunlara sebep olmaz. Diğer görüş ve tutumlara saygımız var. Üyelerini serbest bırakadan ya da hayır diyen tutumlar da meşrudur. Ancak bizler "protesto" kararı mevcut şartlara göre daha doğru bir karardır. Bu referandum bizim irademizin dışında gerçekleşiyor." şeklinde dile getirdi.

Daha sonra PSK Genel Başkanı Mesud Tek referandum hakkında Türkçe olarak da her üç partinin görüş ve tutumundan bahsetti.

Basın toplantısı konuşmaların ardından soru-cevap kısmıyla son buldu.

 

Ortak açiklama metni

PAK, PDK-Bakur, PSK :"Tercihimiz, Demokratik ve Federal Bir Anayasa’dan Yanadir"

Türkiye, yaklaşık yüzyıldır Kürt ve Kürdistan meselesinde inkâr, asimilasyon ve şiddeti esas alan bir politika sürdürüyor. 

Söz konusu politikasının kaynağı ise Türk devletinin tekçi ve militarist kurucu felsefesine dayanıyor.
Türk devleti, üzerinde inşa edildiği coğrafyanın çok uluslu gerçeğini yok sayarak tekçi, Türk kimliğine dayalı homojen bir ulusal devlet olarak kuruldu. Kürt halkının varlığına karşı katı bir ret ve kıyım politikası geliştirildi. Kürt kimliğinin bastırılması, dil ve kültürünün asimile edilmesi için her türlü yönteme başvuruldu. Kürt ve Kürdistan gerçeğinin ortadan kaldırılması amacıyla jenoside varan uygulamalara girişildi.
Türkiye’nin söz konusu tekçi ve militarist zihniyeti 1924 ve 1961 anayasalarına da olduğu gibi yansıdı. 
1982 anayasası ise sistemin ırkçı ve otoriter niteliğini daha da katmerli hale getirdi.
Yürürlükteki 1982 Anayasası, 12 Eylül askeri darbe rejiminin topluma zor ve hile ile dayattığı bir anayasadır. Bu yönüyle her türlü meşruiyetten yoksun, temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı bir niteliktedir. Türkiye’nin bugün yaşadığı bütün sorunların temelinde 82 anayasasının belirleyici bir etkisi var. Demokrasi alanında yaşanan patinajın nedeni de, Kürt meselesinin kanlı bir düğüme dönüşmesinde de 12 Eylül darbe zihniyetinin payı büyüktür.

Öte yandan şimdiye kadar mevcut Anayasa’da 20 kez kısmi değişikliğe gidildi. Ne var ki bütün bu değişiklikler, 1982 Anayasası’nın tekçi ve militarist ruhunu değiştirmeye yetmedi.
Gelinen aşamada toplumun hemen hepsi 12 Eylül darbe anayasasının anti demokratik niteliği konusunda hemfikirdir. İktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasi partiler her fırsatta bu anayasanın değiştirilmesinin gerektiğini söylüyor. Ak Parti’nin de yeni bir anayasa yapma iddiası ile iktidara geldiği biliniyor. Ne var ki 14 yıllık iktidarı boyunca o da verdiği vaadin gereğini yapmadı.

Toplumun yeni bir anayasa beklentisi apaçık bir biçimde ortada iken, AKP iktidarı, arkasına aldığı MHP’nin desteğiyle toplumun beklentisi ile ilgisi olmayan bir anayasa değişikliği paketiyle ortaya çıktı.
MHP’nin bu işe dört elle sarılması, tek başına yapılmak istenen değişikliğin hayırlı bir şey olmadığının işaretidir. Öte yandan referanduma sunulmak üzere parlamentodan geçen 18 maddelik pakette temel sorunlarımızdan hiçbirine ilişkin bir çözüm söz konusu değil. Paket ne Kürt meselesi ne de demokrasi ve öteki temel sorunlar için herhangi bir çözüm içeriyor. Üstelik hükümet, başkanlık sistemine geçme iddiası ile yola çıktığı halde, değişiklik paketinin son hali dünyadaki hiçbir modele uymuyor.

18 maddelik anayasa değişiklik paketiyle, zaten işlemeyen kuvvetler ayrılığı ilkesi iyice ortadan kalkmaktadır. Cumhurbaşkanına tanınan sınırsız yetkiler nedeniyle sistemin daha da otoriterleşmesine, giderek iktidarın kişiselleşmesine kapı aralanmaktadır. 
Türkiye elbette başkanlık, yarı başkanlık ya da parlamenter sistemden birine geçebilir. Önemli olan benimsenecek sistemin demokratik içeriği ve Kürt meselesine getireceği çözüm perspektifidir.
Bu bakımdan;
Yeterince sorunlu olan sistemi daha da otoriterleştirme potansiyeli içerdiği,
Toplumun enerjisini böylesi bir gündem nedeniyle gereksiz bir biçimde tükettiği,
Türkiye’nin hiçbir temel sorununa çözüm içermediği, 
Daha da önemlisi yeni, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapımını ötelediği için, bu değişiklik paketi kabul edilemez.
Biz Kürdistan siyasi parti ve hareketleri olarak demokratik ve federal bir anayasa yapımını yakıcı bir ihtiyaç olarak tespit ediyoruz. Mevcut kaotik durumun aşılması, savaş ve çatışmalı ortamın son bulması, Kürt meselesinde adil ve onurlu bir çözüme ulaşılması için, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa yönündeki irademizi güçlü bir biçimde beyan ediyoruz.
Biz Kürdistan siyasi güçleri olarak yeni bir anayasaya ilişkin görüş ve önerilerimizi aşağıdaki başlıklar altında kamuoyu ile paylaşmayı uygun buluyoruz.

1. Yeni bir anayasa yapımı için barışçıl ve demokratik bir ortam oluşturulmalıdır
Yeni bir anayasanın yapılması için öncelikle ihtiyaç duyulan şey, barışçıl ve demokratik bir ortamdır. Bunun için çatışmalı süreç sonlandırılıp görece barışçıl bir ortama geçilmelidir. Demokratik tartışmayı, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayan OHAL kaldırılmalı, bütün kesimlerin yeni anayasa tartışmalarına katılımını sağlayacak demokratik bir iklim oluşturulmalıdır. 

2. Yeni bir anayasa bütün ulusal ve toplumsal kesimlerin katılımı ile yapılmalıdır
Yeni bir anayasanın güçlü bir meşruiyet zemininde yapılması için gerekli koşullardan biri de bütün ulusal ve toplumsal kesimlerin anayasa yapım sürecine katılımına imkân sunmaktır. Yeni bir anayasanın toplumsal bir sözleşme özelliğini kazanması, bütün toplumsal taraf, grup ve sınıfların anayasa yapımında yer almasına bağlıdır. Yeni bir anayasa kapalı kapılar ardında ve sadece parlamentoda kotarılacak bir konu değildir. En başta Kürt siyasi aktörlerinin, etnik, dini ve kültür gruplarının özgür katılımını esas alan, karşılıklı diyalog ve gerçekleştirilecek çok yönlü müzakereler sürecinde yeni anayasa yapılmalıdır.

3. Yeni anayasa özgürlükçü ve çoğulcu bir anlayışla hazırlanmalıdır
Yeni anayasa yapımında değişmez hiçbir madde bulunmamalı, hiçbir ideoloji referans olarak gösterilmemeli, askeri vb. vesayete imkân tanınmamalıdır. Yapılacak yeni anayasa özgürlükçü bir anlayış ile yapılmalı. Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü bir bütünsellik içinde garanti altına alınmalıdır. Şiddet önermemek ve kullanmamak şartıyla örgütlenme özgürlüğü güvence altında olmalıdır. Anayasa çok uluslu, çok kültürlü, çok dilli , çok dinli ve çok mezhepli yapıya dayanmalıdır. Bütün etnik, dini ve kültürel topluluklar kimliklerini özgürce yaşayabilmeli, dil ve kültürlerini serbestçe kullanabilmelidir. Temel hak ve özgürlükler alanında Türkiye’nin de çoğuna taraf olduğu ilgili uluslararası belge ve değerler esas alınmalıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin hakkını içeren ilgili BM sözleşmeleri yol gösterici olarak kabul edilmelidir.
 

4. Yeni anayasada Kürt milletinin meşru hakları tanınmalıdır
Yapılacak bir anayasaya yeni diyebilmek için her şeyden önce onun Kürt ve Kürdistan meselesine adil ve eşitlikçi bir yaklaşım ortaya koyması gerekir. Çünkü Kürt meselesi herhangi bir mesele değil, 30 milyonluk bir halkın ulusal özgürlük meselesidir. Kürtler, Ortadoğu’nun en kadim ulusal, tarihsel ve kültürel bir gerçeğidir. Yüzyılların baskı, zulüm ve soykırımlarına karşı ayakta kalma iradesini gösteren ve bölgenin sayıca en kalabalık toplumudur. Kürtler, bin yıllardır kendi ülkeleri Kürdistan’da yaşamakta, her türlü mezalim ve göç ettirme politikalarına rağmen hala Kürdistan’ın başat unsuru durumundadırlar.
Bu kapsamda;

a-Yapılacak yeni anayasada Kürt halkının ulusal kimliği tanınmalı, onun ulus olmaktan kaynaklanan ulusal ve meşru hakları tanınmalıdır.

b-Kürtçeye ilişkin her türlü yasak ve engellemeye son verilmelidir. Kürtçe Kürdistan’da eğitim dili olarak kabul edilmeli, Türkçenin yanında resmi dil statüsüne kavuşmalıdır.

c- Kürtler bakımından ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki her türlü yasak ve engel kaldırılmalı. Kürtçe ve Kürdistan ismiyle örgütlenmek ve faaliyet göstermek açısından tam bir serbestlik sağlanmalıdır.

d- Kürdistan’a federe bir statü tanınmalıdır.

5. Yeni anayasada federal sistem esas alınmalıdır
Türkiye’nin temel sorunlarından birisi de sistemin tekçi ve uniter yapısıdır. Bu niteliğiyle Türk devlet sistemi, farklı kimliklerin siyasal sürece katılımına kapalıdır.
Bu nedenle yapılacak yeni anayasa federal bir anlayış ile hazırlanmalıdır. Türkiye, farklı ulusal ve toplumsal grupların yönetime katılımına el veren federal bir sisteme geçmelidir. Ancak böyle bir sistem Kürtler, Türkler ve öteki halkların eşitlik temelinde bir arada yaşamasına zemin hazırlayabilir. Federal bir sistemde Kürdistan federe bir statüye kavuşmalı, federe Kürdistan’ın kendi parlamentosu, yürütme erkini kullanacak bir hükümeti olmalıdır. 
Federal bir sistem, aynı zamanda Kürt meselesinde yüz yıllık çatışma ve gerilimi ortadan kaldıracak, her iki halkın hak eşitliği temelinde bir arada yaşamasına zemin hazırlayacaktır.
Kürtler böylece kendi ülkelerinde özgür ve onurlu bir şekilde yaşama imkânı bulacaklardır. 
Biz Kürdistani partiler olarak ilkesel duruşumuzu bir kez daha teyit ediyoruz.
Yurtsever halkımızı, değişim, demokrasi ve barıştan yana olan tüm güçleri, yukarıda çerçevesi çizilen yeni, demokratik ve federal bir anayasa talebi etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz.
Önümüzdeki olası referandumda bize dayatılmak istenen kırk katır ya da kırk satırdan birisini tercih etmek zorunda değiliz.
Bizim tercihimiz net: Kürdistan’a özgürlüğü getirecek, demokratik federal sisteme dayalı yeni bir anayasa diyoruz.
Bütün bu çerçevede, biz aşağıda imzası bulunan partiler olarak 16 Nisan 2017de yapılacak referandumu protesto ediyor, halkımızı sandığa gitmemeye çağırıyoruz. 
 

KÜRDİSTAN Haberleri

Özçelik Rûdaw'a konuştu
PAK'tan 21 Şubat mesajı: Kürtçe bilmeyenler için başlangıç olsun
PDK Bakur: Yurtsever Demokrat adayları destekliyoruz
Merve Demirel suç duyurusunda bulundu
Van'da çocuklara işkence skandalı