Osmanlı’dan “TC.”ye Evrilen Katliamların Kısa Tarihi: 1915’ten Günümüze Kaç Katliam Yaşandı?

Mahmut Uzun

Mahmut Uzun

Bu toprakların tarihi, uygarlıkların beşiği olduğu kadar halkların da  mezarlığıdır. Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kalan zihniyet, kendinden olmayanı ya yok etti, ya sürdü, ya da kimliksiz bırakmaya çalıştı. 
Değişen sadece yöntem oldu; öz hep aynı kaldı: tek millet, tek devlet, tek din, tek dil.

1915 – Ermeni Soykırımı ve Süryani-Asuri-Keldani Katliamı

Bir buçuk milyona yakın Ermeni ölüm yollarına sürüldü. Aynı yıllarda Süryaniler, Asuriler, Keldaniler ve Pontus Rumları da hedef alındı. Bu coğrafyanın kadim belleği, kılıç ve sürgünle silinmek istendi.

1915-1923 – Pontus ve Anadolu Rumları

Karadeniz’in Rum halkı sürgün, katliam ve mübadeleyle yok edildi. Kiliseler, manastırlar, okullar yıkıldı; binlerce yıllık kültür tarihten silindi.

Ezidiler

Osmanlı’nın “cihat” adı altında Ezidi köylerine saldırmasıyla bu halk defalarca katliama uğradı. 2014’te Şengal’de IŞİD’in gerçekleştirdiği soykırım ise bu zincirin devamıydı; çünkü Ezidiler tarih boyunca her dönemde yalnız bırakıldı.

1921 – Koçgiri Katliamı

Sivas ve Erzincan’da Kürt Alevilerin özerklik talepleri kanla bastırıldı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden köyler yakıldı, halk kırıma uğradı.

1925 – Şeyh Said İsyanı ve Katliamı

Kürtlerin kimliğini, dilini ve inancını savunduğu bu başkaldırı, on binlerce ölüm ve yüzlerce idamla bastırıldı. Cumhuriyet, Kürtleri resmen inkar etti.

Ağrı katliamı

1926–1930 yılları arasında gerçekleşen Ağrı Katliamı, Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerinin devlet tarafından diğer benzer katliamlarda olduğu gibi askeri şiddetle ve kanlı yöntemlerle bastırıldığı, bu yönüyle  tarihinin en kritik kırılma noktalarından biri olarak bilinir.

1930 – Zilan Deresi Katliamı

On binlerce Kürt, Zilan Deresi’nde topluca öldürüldü. Dereler günlerce kan aktı, cesetler gömülmeden bırakıldı.

1937-1938 - Dersim Tertelesi

Dersim halkı, “medeniyet götürmek” bahanesiyle yok edildi. Kadın ve çocuklar mağaralarda yakıldı, binlercesi batıya sürgün edildi. Bu, Cumhuriyet’in en büyük kara lekelerinden biridir.

1955 - 6-7 Eylül Pogromu

İstanbul’da Rumlar başta olmak üzere Ermeniler ve Yahudiler evlerinden sürüldü, dükkanları yağmalandı. Yüzyıllık birikim bir gecede yerle bir edildi.

1970’ler - Maraş, Çorum, Sivas Katliamları

Bu kez hedef Alevilerdi. Kadınlar, çocuklar diri diri yakıldı. Devletin gözü önünde yapılan bu katliamlar, “tekçi aklın” sürekliliğini gösterdi.

1990’lar - Kürt Coğrafyasında Köy Yakmaları ve Faili Meçhuller

4 binden fazla köy boşaltıldı, milyonlarca Kürt göçe zorlandı. JİTEM’in faili meçhulleriyle binlerce genç yok edildi. “Beyaz Toroslar” bir halkın hafızasına korku kazıdı.

2015-2016 - Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnak

Tanklarla şehirler yıkıldı. Cizre’de insanlar bodrumlarda diri diri yakıldı. 21. yüzyılın ortasında, dünya gözlerini kapatarak yeni bir katliamı seyretti.

Tekçi Aklın Sürekliliği

Bütün bu kanlı tarihten çıkan gerçek açıktır:

   •   Dün kılıç ve sürgün vardı, bugün asimilasyon ve siyasal tasfiye.
   •   Dün köyler yakılıyordu, bugün şehirler tanklarla yıkılıyor.
   •   Dün “gavur” diye hedef alınanlar vardı, bugün “terörist” damgasıyla yok edilmeye çalışılanlar var.

Devlet aklı hiç değişmedi. Değişen sadece maskesidir.

İhanetin En Ağır Yüzü

Ve ne yazık ki bu kadar acıya, bu kadar katliama rağmen, hala bazı Kürtler kendi cellatlarının yanında saf tutmaktadır. Onların bayrağı altında onur aramak, halkının kanı üzerine kurulmuş sofralara oturmak, tanktan da toptan da daha büyük bir ihanettir. Çünkü düşman, tankıyla Kürtleri öldürür; işbirlikçi ise ruhunu yok eder.

Sonuç

1915’ten günümüze Ermeni, Rum, Süryani, Keldani, Asuri, Ezidi, Yahudi, Kürt ve Alevi halkları ya sürgün edildi, ya katledildi, ya da kimliksiz bırakılmaya zorlandı. Bu zincir, Osmanlı’dan “TC.”ye devrolan tekçi zihniyetin eseridir.

Bu tarih bize bir hakikati haykırıyor: Unutan yok olur, direnen yaşar.
Katliamların zincirini kırmak, sadece Kürtlerin değil; bu topraklarda özgürce yaşamak isteyen herkesin görevidir. Aksi halde tarih, sadece katilleri değil; sessiz kalanları da yazacaktır.

Çağrı

Bugün yapılması gereken bellidir:
   •   Katliamların üzerini örten sessizliği parçalamak,
   •   İnkarı reddetmek,
   •   İşbirlikçiliğe karşı durmak,
   •   Her halkın kendi kimliğiyle özgürce var olacağı bir geleceği savunmak.

Çünkü zulmün tarihi bir zincirdir, ama direnişin tarihi de vardır.
Ve bu topraklarda yeni bir gelecek, ancak o zinciri kırmaya cesaret edenlerin elleriyle kurulacaktır.