Kürt katliamı ve vandalizim

Diyar Budak

Diyar Budak

23 Aralık, Cuma günü bir arkadaş beni arayarak, Paris Kürt enstitüsüne saldırı sonucu ölü ve yaralıların olduğunu haberini ulaştırdı. Bunun üzerine orda yaşayan Koçgirili avukat bir arkadaşımı aradım. Yeterli bilgi alamayınca, Faysal arkadaşı arayıp gerekli bilgileri aldıktan sonra. Kendi sosyal medya sayfamda bu duyuruyu yazarak paylaştım.

Kürt halkının dikkatine!

Paris’te polis ile gerginlik Kürtler’in yararına degildir. Sorun sömürgeci devletlerdir. Organizatörler kitlenin rotasını yanlış yere yönlendirmemelidir. Fransa devleti Kürtlerin hakları konusunda olumlu bir rol oynamaktadır.

Bunu tersine çevirmek isteyen güçlere dikkat edilmelidir.

Taşkınlık ve saldırganlıktan sakınmalıyız.

Mahrum ve mağdur bir halk olduğumuz unutulmamalıdır. Bu duyurudaki öngörü gereği, Kürt tarafın sakinleşmesini sağlamak ve aklı başında davranışı teşvik etmek amaçlıydı. Paris katliamını paylaşan bir çok arkadaşın sitelerine gönderdim. Biz yurt dışında yaşayan Kürtler olarak biri birimizi dinleme ve ortak akıl yürütmeden ziyade, Kürt görünümlü, kötü niyetli “şefleri “dinleyerek, duygusallığa kapılarak, provakatif haraket etmemiz en başta Kürdün özgürlük talebine zehir olmakta ve zarar vermektedir. Kurumlarımızı teslim alan, sömürgeci zihniyet ve yöneticilerden kurtulamadığımız sürece işimiz giderek zorlaşmaktadır.

Bugün istihbarat ajanslarının paylaşımında görüleceği gibi bu eylemlerin diğer başka ülkeler de de teşvik edildiği görülmektedir. Adeta eskiden Türk reisin söylediği gibi, “beslediğiniz yılan sizi de bir gün sokar“ devlet öngörüsünün gerçekleştiğini çok memnun bir şekilde dile getirmektedirler.

Başta sömürgeci devletler, bu katliamı yapanlar ve protesto için toplanan kitlenin içindeki sokakları terörize eden provakaörler ve yönetenlerin aynı odak tarafından sevk be idare edildiği görüntüsü vermektedir. Bazı yönetici arkadaşların olumlu müdahaleci tavırlarına rağmen, gösteri tamamen vandalcıların denetimine girmesi büyük bir sorumsuzluktur.

Türk devleti de, her zamanki tavrı ile el altında ,Her bijî Apo, Her bijî Imralı, her bijî Kandil, her bijî HDP, her bijî Hikmet, diye tempoya eşlik etmektedir.

Bu vandallar Avrupa’da kazanım, destek ve ittifak halindeki dost güçlere darbe vurmuştur. Bu saldırgan siyaseti güdenler çarpım tablosunu bile bilmeyecek kadar zarar ve öç alma duygusu ile hareket eden devletin gönüllü gönülsüz elemanlarıdır.

Paris hükümeti 1988 Halepçe katliamından sonra Kürt halkıyla aktif bir insani yardım ve dayanışma içinde olduğu her kesim tarafından bilinmektedir. Körfez savaşında dağa kaçıp sığınan çoluk, çocuk karın üzerinde çıplak yürüyen insanlarımızın hali aklınızdan gitti mi?

Yoksa bu halk sizin halkınız sayılmıyor mu?

Bu zor durumda halkımıza destek sunup sahiplenen Fransa Hükümeti ve Mitterrand ailesinin katkılarını unutunuz mu?

Bu dönem mevcut iki parçadaki statü sahibi olmamızda bunların gayretini bilmezimsiniz?

Fransız politikası son dönemlerde Kürtlerden yana bir tutum sergilemişlerdir.

Bir kaç defa resmî heyetler, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde Kürdistan’ı ziyaret ve desteklerini sunmuşlardır.

iŞİD’in yenilmesinde büyük bir ittifak güç olduklarına herkesten fazla, 15 bin şehit bir o kadar yaralısı olan Rojava yönetimi başta olmak üzere, Mazlum Kobani, Salih Müslüm ve Güney Kürdistan yöneticileri Barzaniler, Talabani’ler şahittir. Sizin bu yaptıklarınız Rojava ve Güney hükümetinin tepkisini çekeceği aşikardır.

Bu süreci anlatan Peşmerge filiminin yapımcısının da Fransız biri olduğunu unuttunuz mu?

Bu denli nankörlüğü Kürt halkı yapamaz, yapmaz. Bunu yapanlar ancak sömürgeci devletlerin görevli elemanları ve de emir kulu olanlar yapar.

Yukarda saydığım Fransa devletinin yardımları, biraz eski bir tarih olduğu için, unutanlar veya yaşı genç olanlar anımsamıyabilirler.

Ancak bir kaç yıl önce İŞİD’in Güney ve Rojava Kürdistan’ını işgal girişimi, katliam, yıkım, ölüm ve Kobani savaşını hatırlamanız lazım. Eğer hatırlamıyorsanız, belki de sömürgeciler hafızanızı dumura uğratmış veya tümden ele geçirmiş olabilirler mi?

Bu kadar unutkanlık, körlük ve de nankörlük bizim ulusal ve ruhi şekillenmemize yabancıdır. Kürdün mayasında dostlarına bunu yapmaz. Ya biz Vandalizme, sokak savaşına karşı olanlar, ya da siz daha kimin yaptığı bile belli değilken Paris’i hedefe koyup, araba yakanlar, sokağı terörize edenler Kürt çıkarlarını kötü kullanan işbirlikçilersiniz.

Unutmayın Paris ihtilale öncülük yapmış bir devrim şehridir. feodal egemenler, soylular iktidarı Paris’te yenilgi almıştır. Hitlerin ordularıda Zafer elde edemediler. Siz bu yöntem ile zafer elde edeceğinizi sanıyorsanız ahmak olmalısınız.

İslam teröründen kaçıp, ders almadan gelen ve Avrupa’da İslamcılık yapan müslümanlara benzemektesiniz. Devlet teröründen kaçıp, geldiğiniz yerde terör yapansınız.

Daha önce Sakine Cansız ve iki arkadaşı da Paris’te katledilmişti. Ve bu katil PKK’nin içinde görev almış biriydi. Siz bir özeleştiri verdiniz mi?

Üç insanımızın ölümünü gerekçe gösterip, taşlı sopalı saldırıların bir kısmı Sakine’nin katili olan Ömer Güney’in içinize soktuğu elemanlar olması büyük bir ihtimaldir.

Yüzü gözü kapalı olanlar araştırılmalı ve gerekirse geri gönderilmelidirler.

Dostlara saldırmamız düşmanımıza saldırmaktan daha acımasızsa bu ihtimalin olduğuna kuşku yoktur. Fransa’daki Kürt kuruluşlar acilen bu vandalizmi taassup etmediklerini açıklamalıdırlar.

Tv kanallarında bu olayı servis eden sömürgeciler oldukça heyecanlı bir anlatımla PKK’nin ne olduğunu bundan böyle Avrupalılarında anlamış olmalarından oldukça memnun kalmışlar. Sökülen kaldırım taşları, yakılan yolcu bekleme durakları,yakılan, tahrip edilen arabalar, önlerinde kaçan polisler, taşınan Apo bayrakları ve sevinçle izleyen sömürgeci devletler.

İran, Esad, Rusya ve TC blokunun çok işine geldiğine çok belli değil mi?

Sanki göstericiler Türk polisi, kendilerini korumaya çalışan Fransızlar ise HDP’li Kürt taraftarlar..Türk tv lerinde Kürde yapılanlara alışık olduğumuz görüntüleri bu defa masumiyet adına bizim yapmamız. Bazı Türk sol örgütlerinin bu saldırıyı başlattığını söylemek hem acizlik hemde bizim kuşkularımızı doğrulamaktadır. D.Perinçek, Y. Küçük ve diğer sırlı unsurlar görevlerini yapmaktadırlar.

Bu tablo, hakkımızı arama, katillerden hesap ve sorgulanma talepli olması gerekirken, sömürgeci devletinin kolluk görevlilerine benzer bir barbarlık göstermek tam bir Kürt düşmanlığına hizmet etmektedir.

Diasporada yaşayan Kürtler, bizim her türlü varlığımızı inkar eden sömürgeci devletleri unutup Avrupa devletlerini hedefe koymamız büyük bir hedef şaşırtma ve sömürgecilerimize hizmet olduğu unutulmamalıdır.

Sorumluluk sahibi her insanımız yaşadığı her yerde yanlışa ve provokasyonlara karşı gelmelidir. Bizi mürid veya tarikat üyesi olmaktan ayıran ölçü ulusumuza verdiğimiz kar ve zarardır. Bu ölçüyü kaçıranlara dikkat!

25 Aralık 2022