Kürdün Pusulası

Diyar Budak

Milletler kendi soylarını sürdürebilmek için, üremek, çoğalmak ve nüfuslarını artırmak zorundadırlar. Yeryüzünde kaybolmuş ve de olmakla yüz yüze gelmiş değişik halklar ve kültürler bulunmaktadır. Kürd halkının karşı karşıya olduğu durum alarm vermektedir.

Diyarbakır’da, Kürd partilerinin aldıkları Kürd dilini yaygın konuşma kararı, gelecek umutlarımızı büyütme ve diri tutmak anlamında sahiplenilmelidir. Bu karar, ulusal güçlerimizi birleştirmek için yeni fırsatlar yaratabilir, halkımızın haklı mücadelesini yükseltmek ve direniş kıvılcımını yaygınlaştırmak için tetik işlevi görebilir.

Ülkesini koruyamamış, devletini kuramamış halklar ve uluslar işgalcilerin istilası altında mutsuzca yaşarlar. Bu işgalci ve asimilasyoncu kültüre karşı koymanın en büyük silahı kendi dil ve kültürlerine sahip çıkmak ile mümkündür.

Kürd halkı yakın bir geçmişte devlet düzeyinde bir örgütlenmeyi becerememiş, ortak bir alfabe etrafında farklı lehçeleri kendi ulusal potasında yeni bir ana dile evirememiştir. Bundan dolayı ağır bedeller ödemiş ve ulusal kayıplarla karşı karşıyadır.

Aynı toprak parçası üzerinde sömürgeci devlet ve hakim ulus ile beraber yaşamak zorunda olması, kurtuluş mücadelesini olumsuz etkilemeye devam etmektedir.

Bu coğrafi içiçelik büyük bir zorluk, ciddi bir engel ve dezavantaj olarak zuhur etmektedir. Sömürgecilerin dilini ve dinini benimsemek veya aynı dinden olmak mücadeleyi daha da zaafa uğrattığı bir hakikat olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kürd halkının mücadelesi siyahi olan köle, beyaz olan efendisinin mücadelesine benzememektedir. TC devletinin ağır zülüm politikasına rağmen, çelişkimizin dozajı eski jargon ile, aramızdaki antigonizma keskin degildir.

PKK’nin yürüttüğü yanlış silahlı mücadele ve diğer Kürd güçlerinin gerçekçi olmayan, kararsız tespit ve stratejilerinin de olduğumuz olumsuz duruma katkı sunmuştur.

LEHİMİZE OLMAYAN EVLİLİKLER

Büyük şehirlere göç eden veya yerleşen insanlarımızın büyük bir kısmı orda yerleşik yaşarlar. Sömürgeci devletlerin, egitim kurumlarında okuyan, egemen ulus dilini kendi ana dillerinden daha iyi öğrenen okumuş, biraz da kendi kültüründen uzaklaşmış bir kesim oluşur.

Sırf ekonomik amaçlarla şehirlere gelmiş insanlarda kendi kültürüne yabancılaşma daha yavaş bir ivme izlerken, okuyan, diplomalı kesimin büyük çoğunluğu bu kültürel baskının altında kendini korumayıp, değerlerine yabancılaşırlar.

Yurt dışına ekonomik amaçlarla gelmiş insanlarımızın adaptasyonu nerdeyse bir nesil almakta iken, okullarda eğitim görenlerin tam tersi olduğunu görmekteyiz.

Kendi kültüründe olmayan insanlarla evlilikler de bu yabancılaşmayı hızlandıran bir etki yaratmaktadır. Eskiden beyaz ırktan birinin, siyah ırktan bir ile evliliği özel kanunlarla yasaklanmıştı. İnsanlığın bu engelleri aşması, önemli bir kazanımdır. Bugün nerdeyse sayıları bir kaç ülke büyüklüğünde olan bu evlilikler sonucu bir melez insan ve kültür oluşmuştur. Oysa evlilik kurumu çiftlere, iyi günde, zor günde karşılıklı sahiplenmeyi diline ve dinine bakmadan eşit olmayı öğütleyip, bu kuruma insani bir değer biçmektedir.

Ancak Kürd halkının bireyleri olarak evlilik konusunda da eşit olmayan bir adaletsizlikle karşı karşıya bulunmaktayız. Özellikle Arap, Acem ve Türk’ler ile yapılan evliliklerde kültürel sorunlar sert şekilde yaşanmaktadır. Kürd siyasi düzeydeki ileri kadroların bile ne denli asimle olduklarını ve egemen ulus kültür ve politikasından etkilendiklerini üzülerek görmekteyiz. Sadece çocuklarına Kürdçe adlar konulmasına indirgenmiştir.

Bu çok şey ifade eder mi?

Siverekli bir arkadaş, ‘İstanbul’da evli olan kardeşimin çocukları annemi ziyarete geldiklerinde onunla Türkçe konuşamamaları onu hiddetlendirmiş, bunlar hangi gezegenden gelmişler, dilimizi bilmeyenler aileden sayılmaz oğul” diye yakınmıştır.

Tabii ki bizi ailemize ve milletimize bağlayan yegâne araç dilimizdir. Dili bilmemek tek gözlen dünyaya bakmak gibidir.

Kürd halkı özgürlügüne kavuşmayana, statü sahibi olmayana kadar, ağırlıkta ülkede yaşayan insanlarımız değişik parça ve lehçeleri kullanan, kendi kültüründe Kürd unsurlarla evlenmeli ve çokça çocuk yapmalıdırlar.

Ekonomik şartların verdiği, oto- kontol durumu nüfus gelişimini olumsuz etkilemektedir.

Ayrıca devletlerin Kürd nüfusunun hızlan aşağı çekme planı ve projeleri ciddi olarak uygulanmaktadır

Yaşadıkça umutlu bir gelecek için çabamız devam etmeli..

İnsanı diğer canlılardan ayıran umut var olma özelliğimiz olduğu unutulmamalıdır.

Doğru pusula bizi hedefe götürür...