Kurde Karşı İlan Edilmiş Bir Savaş!

Şeyhmus Özzengin

 

Kurdistan’da şehirler bombalanıyor. Hastahaneler,. Okullar Türk bombalarıyla yerle bir ediliyor. Kurd kadın ve çocuklarının cesetleri havada parçalanıyor. Topraklarını, evlerini, şehirlerini terk eden katar katar Kurd göçü. Su akan, hayat akan Kurd çeşmelerinden Kurd ulus’unun kanı akıyor!

Bu zulmün mimarı; Türk devleti, IŞİD’e bağlı gruplardan Suriye kökenli ve Katar destekli Müslüman kardeşler, Suriye Milli ordusu, Türkmen Cephesi ve Suriye muhalefeti denilen istihbarat piçleri..

Bütün bu grupları organize eden Kurd düşmanı, katil Türk devleti, vampir gibi Kurd kanına doymuyor. Kurd düşmanlığı ve zulüm üzerine kurulu bu devlet, tarihe yeni bir Kurd jenosidi ile sahnede.

Sınır boyunda dizili Kurd kasaba ve köyleri bombalanıyor. Batı Kurdistan, Kuzey Kurdistan, ayırım yapılmaksızın bu vahşeti yürüten Türk devleti elindeki bütün teknik imkanları kullanarak, dünyanın gözü önünde yeni bir Kurd jenosidine imza atıyor.

İŞID’e karşı, bütün dünya kurdlerden destek ve işbirliği istedi. Kurdler kendi topraklarını korumak ve bu islamist, barbar ve insanlık düşmanı saldırılardan korunmak için, başta Amerika birleşik Devletleri olmak üzere; Uluslararası Koalisyonda yer alan bütün devletlerle işbirliği yaptı. Karşılıklı destekle İŞİD savaş cephesinde bertaraf edildi. Ama bugün, bu güçler Kurd jenosidine göz yummaktadırlar. Onların Türkiye’ye verdikleri silahlarla yeni bir Kurd jenosidi yaşanmaktadır.

Türk devleti, savaşta bertaraf olmuş İŞİD militanlarını „Surîye Milli Ordusu“ adı altında bir cephede topladı. Bu güçleri bir çatı altında birleştirdi, eğitti, organize etti, silahlandırdı ve katil Türk ordusu emrinde kurdler üzerine saldı.

İŞİD organizatörleri başta Tür ve Katar devleti olmak üzere, Kurdlere karşı çıkarları üst üste düşen birçok devlet, katil sürülerini ve istihbarat piçlerini Kurdler üzerine saldı. Başarılı olamadılar. Türk ve Katar devleti önderliğinde yeni bir saldırı sürece sokuldu. Açıktan dünya, Türk devlet destekli bir İŞİD saldırısıyla karşı karşıya. Kurd ulusu, kendi topraklarında yeni bir Türk-İŞİD imha hareketi ile karşı karşıya.

Türk Müslümanları, Türk camilerinde „fetih duaları“ okur. Türk parti, kurum ve kuruluşları Türk mehter marşı eşliğinde „amin“ naraları atıyor. Bu Kurdle karşı ilan edilmiş bir savaş. Kuzey, Güney, Doğu, Batı Kurdistan’a, Kurd ulusuna karşı ilan edilmiş bir savaş. Kurdleri jenositten geçirme, topraklarına, hayat kaynaklarına savaş zoruyla el koyma savaşıdır. Bir ulusu yok etme savaşıdır. Devletsiz ve savunmasız bir ulusu yok etme savaşıdır.

Afrin ve Carablus’ta Türk ordusunun bu savaş yamları ile birlikte, istihbarat güçleri, islamist çapulcu güçlerle birlikte yürüttüğü yoketme hareketinin sonuçları belli. Bu sonuçlar, hem Birleşmiş Miletler dosyalarında, hem Amerika ve Rusya’nın dosyalarında, insan Hakları savunucusu örgütlerin dosyalarında açık kayıtlarla yer almaktadır. Türk devleti ve İŞİD kökenli islamist barbarlarla, Kurdlere karşı başlatılan bu savaş, Şimdi bütün Güney Batı kurdistan’da denenmektedir.

Afrin ve Carablusa onay veren Amerika ve Rusya, bu alanlarda kurdleri topraklarından sürüp, Kurd topraklarına el koydular, Kurd topraklarına 350 bin arap yerleştirerek, bölgenin demografiyle oynadılar. Bu bölgede kurdleri vatansız, muhacir bir halk durumuna getirildiler. Şimdi bu Plan Bütün Güney Batı Kurdistan’a yayılmakta.

Birleşmiş Miletlerin, NATO’nun, Uluslararası Koalisyon‘un, Avrupa Birliği’nin diplomatik sözleri, bu savaşı durdurmaya yetmiyor. Birleşmiş Milletler Konseyine gelen „Uçuşa yasak bölge ilanı“ önergesi, başta dünyanın iki aktörü Rusya ve Amerika tarafından „veto“ edildi. Bu veto, kurd imha hareketine onay verme anlamına gelmektedir. Çıkarları gereği Türk devleti, İŞİD ve uzantılarının ortak başlattıkları jenosid hareketine onay vermek demektir.

Kurd ulusu; bu toprak parçasında önderlik eden siyasi ve askeri güçleri hatalarından geri döndürecek birleştirici zorlamayı yapmak zorunda. Başta Güney Batı Kurdistan siyasi ve askeri güçleri, kendi halkını ve topraklarını savunmak için, kenetlenme ve topyekun bir direnişi organize etme sorumluluğuyla baş başadırlar.

Ulusal duruşu engelleyici her türlü girişim, Kurd ve Kurdistan’a zarar veren duruşlardır. Ayrıları, hataları tartışmanın zamanı değil. Ulusu ve toprakları Türk ve destekçilerine karşı savunmanın zamanı.

Unutmayalım, bu barbar güçler, eğer bu savaşta galip gelirse, bu Güney Batı Kurdistan topraklarının kurdsüz kalması demektir. Eğer kurdler işgal altındaki topraklardan sürülmek istenmiyorsa, bu savaşta mutlaka kazanmalı. Uluslararası ivmeyi kendi lehlerine çevirmeli ve harekete geçirmeli.

Gün, Kurd ulusuna, Kurdistan’a sahip çıkma günüdür.

13.10.2019