TBMM 28'inci Dönem 4. Yasama Yılı açılışı nedeniyle TBMM Törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la DEM Partililer arasındaki tokalaşmayla ortaya saçılan gülüşmeler birçok dostumuzu şok etmişe benziyor her nedense. Bahsi geçen bu dostlarımız, hayatları boyunca “PKK, Türk devletinin bir yan kuruluşudur” üzerinde kurgulanan bir kurgunun peşinde koşup durdular. Benim anlamadığım ve anlamakta zorlandığım bir konu; kendilerince kendilerini bir nebze doğrulayan bu gülüşlü gidişata karşı ortalığı ayağa kaldırış hezeyanlarıdır. Bu kadar hezeyanlı çığlıklar, bu kadar şoke olma ruhiyatı neyin nesidir gerçekten de anlamıyorum.
Sizce ve kendinizce “olmalı olanın göstergesi” olan bu gülüşlü buluşmaya karşı, şoke olmuş bir çocuğun yürek parçalayan ağlaşmanızı anlamak zor! Yahu be sevgili dostlar, zaten siyasi yaşamınız boyunca “PKK şöyledir, böyledir” diye bir ömür tükettiniz. Ve ne yazık ki tüketilen bir ömrün arkasını boş bırakmakla kalmadığınız gibi, yol ve yordamıyla yol alabilir bir geleceğe de gözle görülür bir katkı sağlamadınız. İnanın ki, hayatınız boyunca sağ-sol vuruşlarla vurduğunuz o PKK’den bir farkınız yok! PKK, yaptığı her yanlışına “düşman” diye tabir edilen düşmanın varlığını gerekçe yaparak örtü siyaseti yaptı. Siz dostlarımıza gelince; başarısız kalmış tüm başarısız kalışınızı PKK’nin varlığını kendi başarısız kalışınıza örtü yaptınız.
Yani sözün kısası sevgili dostlar; keşke PKK’yle harcadığınız aklınızı, kendi siyasi mecranızda “olmalı olanı” yapmakla zaman harcamış olsaydınız. Keşke “PKK şöylesiyle böyledir” demekten ziyade “bizim şöylesiyle böylemiz ya da böylemizle şöylemizin ahvali halimiz nicedir” diye kendinize odaklamış olsaydınız ve olsanız. PKK’yı eleştirmeyin ve “niye eleştiri yapıyorsunuz” demiyoruz; ama ve lakin biraz da kendinizle de artık buluşun diyoruz. Kendinize dönüp bakın dememizin gerekçesi ise; geçmiş zamandan bugüne kadar yığılmış bin bir tane yetmezliğiniz varken, bir başkasının yanlışından hayat bulma çabanıza artık biraz insaf diyoruz.
Hemreş Reşo, Şerefedin Kaya, Ruşen Aslan, İkram Delen gibi daha nice değerli dostlarımızla, 91 yılı olsa gerek, PDK Hevgırtın Partisini kurduğumuzda bu kuruluşun tek başarısı, bir an önce PKK’nin yanlışına endekslenmiş mantığından uzaklaşıp “biz ne yapabiliriz, doğrumuza odaklanmakla olur” demiştim. Ama ne yazık ki parmakla sayılır birkaç dostun dışında kalan diğer birçok dostumuz, daldıkları derin uykularında bile PKK sendromu yaşamaya devam ettiler ve hâlâ da devam ediyorlar! Oldum olası kucağında yığınla yetmezliğin varken, kendi yetmezliğini pas geçip bir başkasının yanlışına odaklanmayı etik ve ahlaki bulmadım. PKK’nin yığınla yanlışları vardır ve bu yanlışlar elbette ki eleştirilmelidir.
Örneğin Selahattin Demirtaş’a “Seni başkan yaptırmayız” söylemini dayatıp söyleten Sezai’lerin, Sayın Erdoğan karşısında sıraya girip nasıl da aşkla baktıklarını biz de gördük ve üzüldük. Ama açık ve net söylemek gerekirse; üzüntümüz, görüntüye mahal olan bu görüntüden dolayı değil. Sevgili Selahattin Demirtaş’a “Seni başkan yaptırmayız” söylemini dayatmakla hem sevgili Selahattin’in hem de Kürt halkının başına bin bir çorap ören bu cenahın akıl almaz cambazlıklarınadır üzüntümüz!
Ama ve lakin her şeye rağmen siz dostlarımıza en dostane nasihatımız; kendi yetmezliğinizi kendiniz için görünmeze alıp, PKK ve Türk sol cenahın yanlışlarını görünüre koyup kendinizi doğrulatma çabanızdan vazgeçin artık! Velhasılıkelam; onun bunun yanlışına “yanlıştır” diye bir ömür harcamaktan ziyade, kendinizce kendi doğrularınızı hayata geçirmek için biraz çaba gösterin artık. Ve inanın ki, elle tutulacak her bir çabanızı baş tacı yapacak aklıselim birçok Kürt aydını vardır. Ve dün olduğu gibi yarın da PKK’nin yanlışını da, sizlerin yetmezliğinizi de aklını vicdanıyla bire bir buluşturan Kürt aydınları hep sahada olmaya devam eder, merak etmeyin!