İlk Cumhurbaşkanımız

Diyar Budak

Diyar Budak

Qazi Muhamed bir konuşmasında,” Ülkemiz Kürdistan bir bütün iken dörde parçalıyanlar, sonra da 2+2=dört eder diyenlere, hayır dört değil bir eder demeliyim.

Bir insanda iki omuz, iki bacak dört etmez. Bir olur. Beden olur, can olur. Dört parça Kürdistan bir bütündür.” diyor

İkinci Dünya savaşı sonrası Almanya’ya yakın bir siyaset güden İran devleti, Sovyet ve İngilizlerin işgaline uğrayıp eski şah tahtından uzaklaştırılınca yerine “uzun burunlu” oğlu Rıza geçmiştir. Aynı tarihte İran KDP-İ’nin önceli J-KAF kurulur.

Bu işgali fırsat bilen Azeri ve Kürdler kendi ulusal haklarını garanti altına almak için bir mücadele içine girmişlerdi. Bu süreçte Sovyetlerin de yardımı İle  Kürdistan Cumhuriyeti kuruldu.

22 Aralık 1946 yılında Kurucusu olan Qazi Muhamed tarafında kuruluşu ilan edildi.

Ancak Kısa süre sonra yapılan anlaşmalar ve Sovyetlerin İran’dan çekilmesi ile bir kaç aylık geçmişi olan Kürdistan Cumhuriyeti yıkıldı. Aralık 1947 yılında Acem ordusu ve ihanetçi Kürd aşiretlerinin işbirliği sonucu Kürdistan Cumhuriyeti yıkılmıştı.

Cumhuriyetin yıkılışından sonra, Başta Genel Kurmay Baş. M. Barzani olmak üzere, yakın arkadaşları, Qazi Muhamed’in teslim olmamasını istemektedirler. “Gel teslim olma, bu kötülüğü kendine ve Kürd halkına yapma, Şah Pehlevi’nin ağzından çıkan söze güvenilmez” demelerine rağmen, Qazi Muhamed “sizden talep ve ricam odur ki, benden kaçmamı veya ülkemi terk etmemi beklemeyiniz. Yeminime bağlı kalıp, ne pahasına olursa olsun ülkemi  terk etmeyecegim” der.

Qazi Muhamed, kaçması halinde sömürgeci devletin tüm kin ve nefretiyle sivil halktan intikam alacağını düşünerek teslim olur. Bunun üzerine Barzani kendisine bağli Peşmerge güçleri ve Qazi Muhamed’in kendisine teslim ettiği Kürd bayrağını alarak Mahabad’dan ayrılır.

Q. Muhamed ise, bu tavrı İle kendi yaşamından feragat edip, sivil insanların ölüm ve katliamlarını minimize etme, parçanın bütüne kurban edilmesi kuralına uygun davranmaktan çekinmez.

 Kürdistan Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Pêşewa Qazi Muhamed idam öncesi :

“Kutsal kitabımıza, Ülkem Kürdistana tüm inancımlan bağlıyım. Sarı, kırmızı, yeşil bayrağım üzerine büyük yemin ediyorum ki: Bedenimde son damla kan kalıncaya kadar, canım ve malımı onun özgürlügü uğruna feda etmeye hazırım” diyerek sözünü dirayet ile yerine getirir.

Cezaevindeki hücrelerinden çikarılıp idam edilecekleri Çar Çıra meydanına götürüldüklerinde, gözleri siyah bir bezle bağlanınca, Kürd Başkan:

“Ey bahtı olmayan Acemler.

Ben halkımın, beni suçlayacağı değil, övüneceği bir şey yaptım. Gözlerimi bağlamakla, Kürdistan’ın mavi göklerini ve sabahı müjdeleyen şafaklarını görmemi engelleyemezsiniz.

Bıji Azadiya Kürdistan diye haykırırlar...

Başta Qazi Muhamed olmak üzre kardeşi Sadi Qazi amcasının oğlu Seyfi Qazi’yi üç ayaklı sehpaya doğru götürürlerken gözleri bağlı her üçü beraber Kürd avukat Dildar Yusuf’un yazdığı ve Kürdistan Cumhuriyeti’nin, Kürd milli marşı olarak kabul ettikleri Ey Raqip marşını söylerler.

Başları dik yürürler..

Bir anne sıcaklığında kendilerini bekleyen Kürdistan’ın toprağına kavuşma, ona sarılma yolunda adımları sayılıydı.

Hz. Peygamber ile adaşlığının yanısıra Qadılığının bile ona faydası olmamıştır. İslam adına Hz Muhamed ile aynı adı taşıyan suçlu biri affedilirken , Kürd bilgesi olan, Qadi Muhamed İran Şahı rejimi tarafından katledilmiştir.

Sömürgeci rejimler ile aynı dinden olmak Kürdler için hiç bir zaman avantaj olmadığı gibi dezavantaj olmaya devam etmektedir.

Qazi Muhamed ve yanındakiler, dört ay boyunca ağır uygulamalardan geçerler.

Son dört günde vasiyetnamesini yazarak, bilgisizliğe, cehalete karşı, Kürd halkına birlik olma çağrısında bulunur.

Dört Çira anlamına gelen Çar Çıra meydanında sonsuzluğa yürürler. Takvimler 31 Mart 1947’yi göstermektedir.

 

Celat binda kursî kışand

Benda kıindıirê ustî êşand

Rûh nema, can jî lê kişand

Istêr cawên minda aşand

Tarihimize, Kürdistan şehitler günü olarak kazılmıştı.

Mahabad sesiz, Kürdistan yaralıydı.

İdam sonrası üç şehidin cenazeleri, Mahabad halkına verildi.

Kürd halkı dua, zılgıt ve gözyaşları eşliğinde onları sonsuzluğa uğurladı.

Ölümünden sonra da İran hükümeti Qazi Muhamed’ın üç kızını daha öldürür.

Bugün de İran İslam Cumhuriyeti kanımızı dökmektedir.

Kürdistan özgürleştiği gün, şehitlerimize atfen, Mahabad’da istirahatgahlarından  alınacak bir avuç toprak hem diger parçalardaki ebediyete ulaşanlara hem de yeni kurulacak ülkemizin temeline konulacaktır.

Biz ulusal birligimizi sağlayıp, sömürgecilerin koydukları bariyer ve mayınları söküp atmayana kadar bedellerimiz hep ağır olmaya devam edecektir.