Güney Kürdistan Bağımsız Bir Devlete Dönüşebilir mi?

Resul Amed

Güney Kürdistan Bağımsız Bir Devlete Dönüşebilir mi?

Güney Kürdistan uzun yıllar tam anlamıyla kendi özgün yapısıyla yönetilen, geniş çapta özerk bir bölge olarak varlığını sürdürüyor. Ancak bu fiili bağımsızlığın karşısındaki büyük melek, bölgenin kendi bünyesinde siyasal parçalanmışlık, kurumsal istikrarsızlık ve güç paylaşımındaki derin rekabetlerdir. Yargı ve yürütme arasındaki işleyiş sorunları, denetimin zayıflamasının zayıflığı, yaygın yolsuzluk iddiaları ve siyaset–çıkarların geniş bir coğrafyada sınırlanmayı sağlayan temel faktörler arasında yer alıyor. Bu durum, zaman zaman kürt ve Kürdistan, söylemlerle örtülmeye çalışılsa da yapısal sorunların varlığını koruyor.

Benzer bir tablo Türkiye’de de görülüyor. Yolsuzlukla anılan kesimlerin sıklıkla milliyetçi söylemleri öne çıkarması ve güvenlik politikaları üzerinden meşruiyet üretmesine dikkat çekiyor. Uluslararası petrol ticaretinde yaşanan işlemlerin işleyişinde Güney Kürdistan'daki bazı iktidar çevrelerinin yer alması, bu bitkilerin bölgesel siyasette yarattığı gerilimleri artırdı. Ona bir göz atmanın iyi bir fikir olduğunu hatırlamanın önemli olduğunu hatırlamak önemlidir.

Bu nedenle iyi bir referansa ve bu konuda birçok bilgiye sahip olmanız gerekir. Mesut Barzani'nin "belgeyi cebinde taşıdığı" yönündeki beyanı, uygun koşulların saklandığını gösteren bir işaret olarak yorumlandı.

Bu noktada Rojava’nın statü kazanma süreci kritik bir rol oynuyor. Suriye Democratik Güçleri'nin (SDG) ülkedeki bölgelerde sorumluluğu üstlenmesi ve Rojava'nın uluslararası alanda giderek daha görünür hale gelmesi, Güney Kürdistan için önemli bir ahlaki ve politik destek oluşuyor. Bölgedeki bu gelişmeler karşılıklı olarak birbirlerini güçlendiren bir sinerji yaratabilir. SDG ve ona baglı HAT aynı zamanda Sara ‘ın Batı ekseninde oturmasının  kolaylık sağlayacağı gibi, aynnı zamanda Alevi halkı ve Dürz halkının çetelere karşı  güvencesi olacaktır. şara şam’ da yaşamanın koruyucusu olur. 

Suriye'nin Türkiye'nin genişleme alanından büyük ölçüde çıkması ve Rojava'nın uluslararası aktörlerce korunan bir alan haline gelmesi Kürt siyasi hareketi açısından dikkate alınmayan değer bir tutulabilir olarak görülüyor.

Irak’ın geleceği ise daha karmaşık bir tablo sunuyor. Ülkedeki Haşdi Şabi güçlerinin İran'ın bölgedeki yayılımı önemli bir yayılımı oluşuyor ve bu dağılımın varlığı ABD ile İsrail tarafından bir güvenlik sorunu olarak değerlendiriliyor. Irak'ın, Iradeye sahip olmadığı yerde değerlendirmeleri mümkün olacağı gerçeğinden yararlanabilmesi gerekirken, bu müdahale ihtimalinin güçlendiği ifade ediliyor. Böyle bir müdahale çoğaltılırsa, bölgesel dengelerin dağıtılmasıyla birlikte Kürtlerin Kerkük dahil bazı bilgisayarların yeniden idare edilmesinin sağlanmasının açılabilir. Ancak kontra güc olarak Türkiye tarafında zoraki bir araya getirilen bir kişi Türkmen sorun yaratacak mahiyete dir. Türkiye bunları Güney güclerine karsi kullanmak isteyecektir . 

Elbette Güney Kürdistan'ın gidişatında yeni fırsatlar sunabiliriz. Bu, Rojava'nın güçlenmesi ve ABD tarafından yönetilen profesyonel SDG güçlerinin Güney Kürdistan ile daha yakın koordinasyon içinde hareket etmesi, bölgesel Kürt siyasi yapılanmaları arasında Bunu yapmak istiyorsanız, okuyabileceksiniz.

Tüm bu dinamiklerin göz önünde bulundurduğu, Güney Kürdistan’ın oranlarının çözümü masada birlikte; bunun devam ettiği, iç siyasi bütünlüğün devam ettiği, kurumsal reformlara ve bölgesel gelişmelerin doğru zamanda doğru şekilde değerlendirilmesine bağlı görünüyor.