GEL HELE OTUR BİR İKİ KELAM  EDELİM  AYTEN

Hüseyin Akıncı


Bir aşağı bir yukarı iniş çıkışlardan hemen sonra marş marş başa dön komutuyla irkiliyoruz. Sil baştan başa dönüşlerle sorgusuzluğun dalışlarıyla önü arkası belirsizliklere mi oynuyoruz Rustem?


-İllegal dünyasının mantıksal ruhiyatı, legal dünyasına her gölge ettiği günden bugüne olağan sorunlar yaşandı. Yaşanan her sorun yükselen Kürt toplumunun legal demokratik yükselişinden bir şeyler alıp götürdü. Alıp götürenlerin muhasebesi nedenleri ve sonuçları yapılmadan aynı koşu bandında koşmaya devam edeceğiz. Kürtlerin demokratik legal siyasetin güçlenme amacıyla yaşadığı her süreçte(!) savaş zeminine çok sert bir şekilde dalmanın yaşattığı çelişkileri masaya yatırılmazsa, evet o oyunu her zaman oynama riski var Ayten.
Kürtlerle Devlet arasında yaşanan geliş gidişin getirip götürdükleriyle, yaşanan iniş çıkışları masaya yatırılmalı. Aksi taktirde her geçen gün, dünden kalan günün devamını yaşayacağız demek mi istiyorsun Rustem.


-Kürtlerin kendine özgü demokratik talepleriyle kendilerini ciddi anlamda devlete dayatması başlı başına bir başarıydı. Bu başarı kimin tavuğuna kış dedi de sil başta kanlı bir savaşa dönüşüm komutu verildi. Yani anlayacağın başarıya koşan demokratik bir koşuyu, kanlı bir savaşa dönüşen sırrının mutlaka açığa çıkartılmalıdır Ayten.


Yani herkesin kendi menfi gerekçeleriyle gelişen bir başarıdan ciddi bir anlamda çok ciddi korkmalar başladı diyorsun Rustem.


-Malesef korkulanın bedelini Kürt halkı olarak ödemeye devam ediyor. Zira birileri Kürt halkının genel çıkarlarının yerine, sil baştan geçerliliği olmayan argümanların peşine düştü! Devlet ise, kendi geçmişinin inkarcı yüzüne dönüşerek, Kürt halkının üzerinde uygulanan baskı ve inkarın sopasına sarıldı! Sorunun çözülmesi adına bu kadar bedel ödetilerek sil başta sıfırı eksilere dönüştürme vebalini hemen herkesin kendisine sorması lazım Ayten:
Komşuya bile sesi duyulan her türlü sesler susturulmalı gibi bir düşünsel garabetle, kimin hangi doğruyu söyleme şansı var! Kanun nizam benim ötesi beka sorunudur diye diretenle neyi nasıl çözersin Rustem?


-Şu garabetin yada bu vahametin sonuçlarıyla yaşadığımız süreci yaşamaya devam ediyoruz evet! Özelikle Kürt halkının demokratik hakkaniyetine bakan pencere, şovenizmin kirli artığıyla kapatıldığı da doğrudur. Kürt halkının evrensel demokratik hak hukuk ne gibi arzusu varsa, şunun bunun varlığına bağlı hale sokulduğu da bir gerçektir! Peki bütün bu acı verici gerçekler var diyerek, ne yaptığımızı ve ne yapacağımızı bir kenara mı koymamalı sevgili Ayten?


Yani diyorsun ki, özelikle Kürtler ve sonrasından da ne gibi demokratik düşünceye sahip olan varsa ölsün! Var dediğime evet var, yok dediğime evet yok, sağa dön sola dön komutuma harfiyen dönüşmeli diyenler, kendi varolmak istediği gibi varoluşlarını sürdürmek adına, her zaman yapabileceklerini zaten yaparlar yapıyorlar diyorsun Rustem.


-Evet evet öyle diyorum, tabi ki, şu ilaveyi ekleyeyim müsadenle. Diyorum ki, sana karşıt olan karşıtlığın doğasında ne varsa alır başına çalar. Önemli olan başına vurulan karşıtlığın tomağından aklının korunmasını sağlayabilmektir. Aksi taktirde, acıtan ve acıyacak aklın acısıyla önü arkası hesapsız belirsizliklere oynarsın! Oynamakla kalmaz Ahmed'in kucağından Mehmed'in kucağına gel gitlere mahkum olursun diyorum Ayten.


Anladığım kadarıyla inkâr ve baskıcı tomakçının ne yaptığı ve ne yapacağını anlamak önemli diyorsun. Ama bir başka pencereyle de kendine özgün amasını da bir önlem olarak koyuyorsun Rustem.


-Oldum olası amalardan hep çekinmişimdir. Örneğin, Kürtlerin hakkaniyetine karşıt  Devletin her zaman bir aması olmuştur. Yeri gelmiş Seyit Rızayı gerekçenin aması yapılmış, bir başka mekan ve süreçte Şeyh Sait gerekçe gösterilerek amanın arkasına sığınılmış, bir başka günde bir başka amayla Kürlerin hakkaniyeti gözardı edilmiş! Gençliğimizden yaşlılığımıza kadar hep bu amalarla ömür tükettik. Oysa benim bahsettiğim ama Kürtlerin de kendi mecrasında kendi ekip biçtiklerine bir göz atma amasıdır.


Anladığım kadarıyla diyorsun ki, Kürt siyaseti olarak, Kürt halkının hakkaniyetine karşıt duran Devletin yaptıklarına karşıt olmalıdır. Ve diyorsun ki, Kürt siyaseti de kendi yaptığı yetmezlik ve yanlışlarının da karşıtlığını samimice göstermelidir diyorsun Rustem:


-Sevgili Ayten, çok geçmişe gitmeden geçen geçmiş yakınımıza bile bir göz atsak, elde edilmiş kazanımları elde tutulmayacak kazanımlara nasıl da kurban ettiğimizi görürüz. Dolayısıyla Kürt siyasetinin yetmezliğiyle ortaya çıkan akıl acıtıcı sonuçları ıskalama lüksü olmamalı diyorum. Velhasılıkelam Kürt siyaseti kendi halkının demokratik hakkaniyetini kararlıkla savunmasına evet ama kendi yetmez ve yanlışlarına karşı da samimi bir kararlılıkla karşı durdukça anlam kazanır diyorum Ayten.